İlhami IŞIK
Aklı; duygu, karakter ve tecrübelerin sezgisel uyarılarına açık tutanlardan biriyseniz ve duyguyu, karakteri ve tecrübeleri en az aklın rasyonel yasaları kadar dikkate değer bulan ve bu durumu olgunca aklın vasıtalarına dahil edenlerdenseniz, böyle biriyseniz, Erdoğan’ı anlamanız karmaşık ve zor bir mesele olarak orta yerde durmaz. Elbette, Erdoğan’ı anlamak, Erdoğan’ı onaylamak gibi otomatik bir sonuç doğurmaz. Prensip olarak birini anlamak ona katılmak anlamına gelmez. Ama belki de dünyanın en zor ve en anlamsız pozisyonu, birini anlamadan ona karşı olumlu ya da olumsuz pozisyon almaktır. Olumlu pozisyon almanın bazen tolere edilebilir kimi koşulları ve şartları olabilir ama anlamadan birilerini olumsuzlamanın kabul edilebilir, elle tutulabilir hiçbir yanı, dünyanın hiçbir yerinde yoktur.
Önce anlamak lazım gelir. Hani şu ünlü deyişimizde söylendiği gibi "anlamadan fikir sahibi olunmaz" demezler mi adama "Önce git anla, sonra gel ahkam kes"…
Bir prensip olarak karmaşık şeylerin, illa da anlaşılmaz olmaları gerekmiyor. Anlaşılmazlık asla bir içerik meselesi değildir. Her içeriğin kendine göre basit ve anlaşılmayı kolaylaştıran temel özellikleri mutlaka vardır. Eğer bu doğruysa o zaman anlam ya da anlaşılır olmama, konuların ya da şeylerin özüne dair değildir, sunumlarıyla ilgili bir meseledir. Elbette herkesi ilgilendiren konu ya da şeylerin illa da basit olmaları gerekmiyor. Bir sorun zor bir sorun olabilir ama hiçbir sorun karmaşık ve anlaşılmaz değildir.
Sözgelimi özellikle 2010 yılından bu güne kadar Erdoğan şahsında somutlandırılmak istenilen otoriter ya da diktatör kavramlarına daha da yakından bakalım. Konunun detaylarına inmeden önce bu kavramların yanlış bilinç ürünleri olduklarına inanmadığımı belirtmeliyim. Bu kavramlar ne yanlış anlama ne de yanlış bilincin eseri değildirler. Burada açıkça çok bilinçli bir propaganda makinesi devrededir. Belli bir stratejiye dayalı, amaçları apaçık olan bir karalama kampanyası devrededir.
Özü itibariyle seküler dünyanın kuşku ve kaygılarından çok nefret ve kinin belirlediği bu devasa kampanya, belli bir dünya görüşünün sözcülüğünü yapmaktadır. Bu anlaşılır bir durumdur. Eski cennetlerini yitirenlerin, köşelerine çekilip kaderlerine razı olabileceklerini düşünmek en azından siyaseten saflığın kanıtıdır. Doku uyuşmazlığının şekillendirdiği köktenci karşı duruşlar sadece gerçeklerden beslenmezler, onlar için her yol Roma’ya çıkar ve bu yolda kullandıkları her şey mubah ve meşru olur.
Erdoğan karşıtlarının 2010 yılına kadar olan süreçleri kısmen olumlamalarının nedeni, alternatifsizlik ve deyim uygunsa uygun zamanı kollama niyetleridir. 2010 yılına kadar kabaca söylemek gerekirse, Erdoğan da muhaliflerinin gerçek niyetlerini çözebilmiş değildir.
Mesela Gülenist cemaatla ilişkiler bu türdendir. Demokratik süreçlerin demokrasi dışı güçlerden arındırılması hedefine bağlı olarak şekillenmiş siyasal ittifakların, doğal mecrasında evrilmesi bekleniyordu. Ama kısa süre sonra durumun bu olmadığı anlaşıldı.
O zamanların cemaati, daha çok siyasal güç talep ederek, adeta iktidarın tümünü istemeye başladı. İktidarın tümünü istediğini 15 Temmuz darbe kalkışmasından ötürü artık tartışmasız olarak biliyoruz. İktidarın tümünü talep etmeyen bir güç neden darbe yapmaya kalkışsın ki?
Bu süreçlerin detaylarına girmeden, orada kaybolmadan, hemen sormak istiyorum; Bir zamanlar birlikte işbirliği yaptığınız birilerinin zamanla size karşı darbe yapmak suretiyle, varlığınıza kast etmesi durumunda siz neler duyardınız? Ortaya nasıl bir karakter koyardınız ve yaşadığınız tecrübeler kulağınıza neler fısıldardı? Kolay değil, Marmaris’te ele geçirebilselerdi, sizi infaz edebilecek olanlara karşı nasıl davranırdınız? Hangi tedbirleri geliştirirdiniz. Hem size hem de seçilmiş iktidarın tüm organlarına yönelen bu açık tehdit değil, tehlike karşısında siz nasıl hangi refleksler geliştirirdiniz. İktidar organlarının tümünü gasp etme niyetine ve kapasitesine sahip olanları, devletten diğer bir değimle iktidar imkanlarından soyutlamak için siz hangi tedbirlere baş vururdunuz?
Açık ve yakın bir tehlikeyi bertaraf etmek sizi nasıl otoriterleştirebilir? Daha da doğrusu, darbecilere karşı ödünsüz tavır nasıl olur da sizin otoriterleşmeniz olarak anlaşılır ya da kabul edilir? Bir tür meşru müdaafa durumu nasıl olurda diktatörlük kavramıyla özdeşleştirilip size karşı bir karalama kampanyasına dönüşebilir?
(Bu konuya devam edeceğim)
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025