İlhami IŞIK
Edgar Allen Poe’nun, girdaba yakalanmış 'üç denizci' hikâyesini bilirsiniz. Hikâyedeki denizcilerden ikisi ölüyor. Ölüm nedenlerinin, öfkeli denizdeki girdaba çekilmekten çok, ümitsizlik ve korkudan doğan felç olma haliyle geldiğini uzun uzun anlatır Poe. Üçüncü denizci etrafına dikkatle bakar ve bazı yuvarlak cisimlerin batmadan yüzdüklerini fark eder. Yuvarlak cisimler aslında gemideki fıçılardan başka bir şey değildir. Denizci bir fıçının içine yerleşir ve hayatını kurtarır. Bu hikâyeden benim çıkardığım ahlaki sonuç şudur; Fırtınanın ortasında bile akıl, mutlaka çıkış yolunu gösterecektir.
Esasen dış politikanın bugün içinde yüzmeye çalıştığı fırtınalı girdabı, Türkiye’nin soğukkanlı aklı 2009’da sezinlemeye başlamıştı. O zamanlar 'milli birlik ve kardeşlik açılımı' adıyla başlatılan ilk çözüm süreci, bu fırtınaya verilen en doğru tepkiydi. 2013’te yeniden başlatılan çözüm süreciyle de ana halka yakalanmış ve inisiyatif bütünüyle ele geçirilmişti. Bir taraftan Kürdistan Bölgesel Yönetimiyle geliştirilen ve neredeyse stratejik nitelikler kazanan ilişkiler ile 'İmralı’da sürdürülen görüşmeler' hem süreçlerin kontrolüne imkan sağlıyordu hem de çok ihtiyaç duyduğumuz demokratikleşme taleplerine tatminkar yanıtlar verebiliyordu.
Hepimiz çok iyi biliyoruz ki, bugün gerek Ortadoğu’da, gerek ABD ile ve gerekse de Avrupa Birliği'yle yaşadığımız sıkıntıların merkezi sorunu Kürt sorundur. Kürt meselesinin uluslararası bir nitelik kazanması ve özellikle de Suriye iç savaşıyla birlikte Kürtlerin bir siyasi aktör olarak global düzeyde ittifaklar oluşturması, Türkiye’yi hem Batı'dan uzaklaştırdı hem de hiç ihtiyacımız olmadığı halde, Rusya ve İran’la aynı eksende buluşuyor olmamızı koşulladı.
ABD’nin PYD/YPG ve FETÖ sorunlarından stratejik müttefik konumuna uygun davranmayı reddedişi, içeride haklı bir tepkiye yol açtı. Ama artık bu haklı tepki bile yönetilebilir konumda değil. Çünkü serinkanlı akıl kayboldu. Son yıllarda stratejik ortaklığı kurumsallaştıran bütün yapılarda çok ciddi bir gerginlik ve agresif bir enerji hakim. Nitekim son NATO rezaleti, karşılıklı algıyı her türlü nezaketi bir tarafa iterek deşifre etti. Açık ki ABD ile Türkiye arasında oluşan mesafe kısa sürede aşılamayacak.
Peki; bunun alternatifi Rusya, diğer bir deyimle alternatif Avrasya ekseni midir? Ben o kanıda değilim. Hemen, hiç uzatmadan, kestirmeden fikrimi söyleyeyim. PYD/YPG meselesinde Rusya ile ABD arasında üstüne kendimize özgü bir politika inşa edebileceğimiz önemlice sayılabilecek bir fark yoktur. Tek fark, Rusya avucumuza sıcak patatesi beyaz eldivenle koymaya çalışıyor. Gerçekçi olmak gerekirse, müstakbel Suriye’de Kürtlerin müstakbel statüsü konusunda ABD ile Rusya arasında değil siyaset farkı, görüş farklılıkları bile yoktur.
Peki; ne yapmak lazım gelir? Benim bu konudaki önerim şudur; yukarıda anlattığım hikâyedeki denizci gibi bize ait olan bir fıçıya binmektir.
Daha önce de defalarca bu köşede yazdığım gibi 'her kale esasen içten fethedilir'. Kalenin içten fethedilmemesi için yapılması lazım gelen en hayati hamle, demokrasi hamlesidir. Toplumumuzu oluşturan bütün inanç gruplarını, bütün etnik yapıları kucaklayan ve hepsine eşit mesafede duran bir demokratikleşme hamlesi, her tür dış virüslerin ilk ve en etkin panzehiri olacaktır.
Böyle bir çaba her şeyden önce ahlaki kaygıları ortadan kaldıracaktır. Toplumun bütün kesimleriyle sadece onlar için, hiçbir çıkar gözetmeden sırf onlarla ilgilenmek, kendini korumanın şartlarıyla ilk bakışta çatışıyor gibi gözükse de, her zaman etkili siyasi sonuçlar doğurmuştur. Toplumun ezici çoğunluğunun katılımı olmadan bu fırtınalı girdaptan çıkmak hiç de kolay olmayacak.
ABD’nin dayatma ve oldubittilerine karşı sarsılmaz bir birlik oluşturmak, daha çok demokrasiden geçiyor. Rusya’nın Avrasya bataklığında yolunu kaybedip, çıkmaz sokaklara toslamak bizim kaderimiz olamaz.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025