İlhami IŞIK
Allah şahidimdir ki, bazen kendi kendime şöyle düşündüğüm olmuştur; 22 Temmuz gecesi Ceylanpınar’da işlenen hunharca iki polis cinayetinden sonra -ki bugün o cinayetlerin açık provokasyon olduğu mahkeme kararlarıyla tescil edildi- HDP’nin açık bir dille PKK’yi kınayıp şöyle dediğini hayal etmiyor değilim...
Daha doğru bir ifade ile ‘’Ey PKK, sen ne yapıyorsun? Senin derdin ne? 7 Haziran’da bu halk bize demokrasiyi geliştirme görevi verdi. Tarihin hiçbir döneminde biz bu parlamentoda 80 kişilik bir varlığa sahip olamadık. Halk biz 80 kişiyi demokratik mücadeleyi güçlendirmek için yan yana getirdi. Sokakları tekrar ateşe vermek için değil. Tekrar şiddet sarmalına dönmek için değil. Kürdüyle Türküyle bu halk, bize çözüm sürecini başarılı bir şekilde nihayetine erdirme görevi verdi. Biz bu görevi sonuna kadar götürmeye kararlıyız. Bu sürecin kesintiye uğramasına asla izin vermeyeceğiz. Şiddeti reddediyoruz. Şiddette ısrar edersen, 80 milyon insanın huzurunda ilan ediyoruz ki, seni de reddedeceğiz’’.
Ben inanıyorum ki, HDP böylesine açık ve ilkeli bir duruş sergileseydi, ne hendek/çukur vahşeti yaşanırdı, ne 16 Nisan referandumu yapılırdı ve ne de o günden bu güne on binlerce insanın kanı akıtılırdı.
Demokrasiye, demokratikleşme süreçlerine ve çözüm sürecinin nihayi hedeflerine bağlı kalan bir HDP, kimbilir belki de 15 Temmuz darbesine bile etki eder, darbecilerin bu heveslerinin kursaklarında kalmasını sağlayabilirdi. Türkiye’nin bugünkü Türkiye’den daha iyi olacağı neredeyse kesindi.
Ama olmadı. HDP demokrasiyi ve halkın kendisine verdiği görevi omuzlama başarısı göstermedi. PKK’nin devletlerarası ilişkilerin labirentlerinden, daha iyi bir sonuç çıkarabileceği vehmine kapıldı. Oysa bugün hepimiz çok iyi biliyoruz ki, özellikle son Afrin hadisesinden sonra, PKK devletlerarası ilişkinin adeta değil düpedüz bir piyonu konumunda.
PKK şiddetinin son kırk yıllık tarihine baktığımızda bu şiddetin Kürt hak ve özgürlükleri uğruna realize edilmediğini görürüz. PKK şiddeti son tahlilde bu şiddete cevaz veren devletlerin çıkarına hizmet etmiştir. Afrin’nin boşaltılması kararı, ister ABD ile yapılan pazarlıklar isterse de Rusya ile yapılan pazarlıklar sonucu alınmış olsun, son kertede bu karar ve pazarlıklar sadece iki devletin çıkarlarına hizmet etmektedir. Yani Kürtler hariç, herkesin çıkarına hizmet eden anonim bir şiddet türüdür burada söz konusu olan. Herkesin oyuncağı olan ve bedelini Kürtlerin ödediği mantıksız ve mesnetsiz bir şiddet.
Afrin gerçeği gösterdi ki PKK şiddeti, bumerang gibi dönüp kendisini vuran bir şiddet türüdür. Bu şiddetin dünyada bir önceliği ve ehemmiyeti yoktur. Kendisine ”Kürt dostuyum” diyen devletlerin hiçbiri, Kürt meselesinin çözümünü öncelikleri arasına almıyor. Çünkü bu şiddet ve aslında bu zihniyet bir güç ya da ciddiye alınabilir bir haklılık ve mağduriyet değil, tersine kullanışlı aptallık mertebesinde, herkesin kullandığı ve işi bittikten sonra kirli bir mendil gibi orta yere attığı, kimliksiz kişiliksiz bir nesnedir.
Bunun biricik nedeni şudur; bütün dünya alem biliyor ki, PKK’nin birinci önceliği Kürtler ve dolayısıyla Kürtlerin hakları değil, sadece ve sadece PKK’nin örgütsel diktatörlüğüdür. PKK, kendisi için bir iktidar alanı arıyor. PKK, Kürtler için makbul ve kabul edilebilir bir çözüm peşinde değil.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025