İlhami IŞIK
Hayattaki en derin teslim oluşlarımızın aslında ne kadar keyfi dayanaklar üzerine kurulu olduğunu kabul ederek, onlarla alay edebiliriz belki ama bu onların üzerimizdeki boyunduruğunu gerçekten gevşetmeye yetmez; çünkü alay, inanç kadar derinlere inmez.
Bu düşünce bir nebze olsun avutucuysa, kısmen bizi bir yığın yorucu zihinsel işe gark olmaktan kurtardığı, kısmen de kültürümüzde gerekçelendirilmesi oldukça güç şey olmasındandır.
Hayatımız, akli sorgulamalara kapalı olan belirli inançlar üstüne kuruludur.
Benim kültürümle sizinki arasında bir yargılama yapamam; çünkü benim yargım benim kültürümün içerisinden tanımlanmaya mahkumdur, dışarısındaki tarafsız bir noktadan değil. Dışarıda tutunacak bir dal yoktur. Yani ya içerideyiz ve yargıya dahiliz ya da dışarıdayız ve konu dışıyız.
Neyse ki, her yaptığımızı kuramsal açıklamalarla desteklememiz gerekmiyor; zaten bunu yapmak da olanaksızdır. Aslında, gerçekliğin hiçbir konuda hiçbir görüşü yoktur. Ahlaki değerler, başka her şey gibi, rastlantısal şekilleniş ile, kültürel geleneklerin yüzer-gezerliğiyle ilgili bir meseledir. O halde kültür inişli çıkışlı bir dip çizgidir; ama yine de bir dip çizgidir. Köklerimizdeki en uç noktaya kadar uzanır.
Aslında onun ötesine bakabiliyor olsaydık bile gördüğümüz şeyin kendisi yine kültür tarafından belirlenmiş olurdu. Kültür, inceleyemeyeceğimiz kadar derinlere işlemiş olan bir kendiliğinden alışkanlıklar kümesidir ve bu yapısı, onu eleştiriden muaf tutar.
Kültürün genel olarak eleştiriden muaf olan karakteri, toplumsal hayatımıza ahlaki değerler ve etik duruşlar biçiminde intikal ettiğinde, hiç kimse, hiçbir davranış ve tutumu eleştirinin sert oklarından azade tutamaz. Çünkü ahlak ve etik, kültür gibi ucu bucağı belirsiz genellemelerin arkasına sığınıp orada dokunulmaz olarak varlığını koruyamaz.
İyi kötü ayrımı, doğru yanlış denklemi öyle sanıldığı kadar kültürel genellemeler belirsizliği içinde sebat edemez. İnsan doğası, iyi ve kötüye, doğru ve yanlışa sanıldığından çok daha duyarlıdır. İnsan doğasının en köklü temellerinden biri sevgidir. İnsan soyunun devamlılığını sağlayan en güçlü, duygu sevgi olduğu içindir ki, hem sahiplenme hem de koruma dürtüleri olağanüstü gelişmiştir.
Koruma ve sahiplenme dürtülerinin kaynağında iyi ve doğrunun sarsılmaz meşruiyeti bulunur. İyi ve doğru olmadan ya da iyi ve doğrunun meşruiyeti olmadan, hiç kimse hiçbir şey için kılını bile kıpırdatamazdı. İyi ve doğrunun kültürel kavramlar olduğu aşikar ama bu kavramlar Ahlak ve Etik giysileri içinde gerçek işlevlerine kavuşunca, belirli bir konuda yargı ve karara dönüşürler.
Yargı için etik, karar için ahlak, elzemdir.
İnsanlara doğruyu, sadece doğruyu söylemek, bir kültürel kod değil ama hem ahlaki bir görev hem de etik bir sorumluluktur. Bazen bu doğrular, çok şiddetli tepkilere neden olsalar bile, bunu söylemek, bu doğrularda ısrar etmek, erdemli olmanın gereğidir.
Herkesin farklı doğruları olabilir. Bu normal ve meşru bir olgudur; çünkü her insan ayrı bir hayat yaşar ve bu hayata dair çok farklı düşünceler geliştirir. Esasen farklı düşüncelerin var olma ve giderek gelişme sebebi, hepimizin farklı hayatlar sürdürüyor olmamızdır. Hepimiz kendi toplam hayat pratiğimizden etkilenir ve ona göre psikolojik bir karakter kazanırız.
Peki bu farklılık, farklı düşünceleri dile getirmeye engel mi? Hayır. Peki, bu farklılığa rağmen kimi düşüncelerin yanlış ya da doğru olduğunu söylemek mümkün değil mi? Elbette mümkündür. Hatta mümkün olmaktan öte, gereklidir. Esasen, bu düşünce alışverişine yasak koyduğumuzda sosyal varlık olma şansımızı da yitiririz.
İnsanoğlu sosyal bir varlıktır ve ancak bir başkasının katkısıyla hayatını idame edebilir. Bu katkıların en değerlisi hiç kuşku yok ki düşünsel zihinsel katkılardır. İyi ve doğruyu tartışmayan, kötü ve yanlışa mahkum kalır. Ortak iyiler ve ortak doğrular, aslında üstüne hayatımızı ve uygarlığımızı inşa ettiğimiz temel zeminlerdir.
Yazarlar
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUMuhalefet barış sürecinde yer alacak mı? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasCHP artık iktidar alternatifi mi 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGazze’nin tarihe düştüğü kayıt, dünyaya verdiği ders 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURNetanyahu’nun üstadının yolu İstanbul’a nasıl düşmüştü? 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKendi halkına cihad ilan etmiş bir Diyanet İşleri Başkanı 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunSuyun akışı ya da meramı barış olmak 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCan Atalay 'komisyon' üyesi olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuKomisyon ve SDG… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer Tahincioğluİnsanlığa karşı suç için “Hitler” kriteri: Bombayla öldürülen, yaralanan insanlar “mağdur” sayılmadı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRHer yangın yeni ihale demek... Beslenme sırası felaket tüccarlarında: Tomruğa hücum! 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Türkiye’yi Sarsan Bir Yıl… 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYeni çözüm süreci 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGECibuti Başkonsolosu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞ“Terörsüz Türkiye (!!!)” Komisyonu aritmetiği ve CHP 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilNeden gelişmiş bir ülke değiliz? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERPatrona hediye gibi kanun, işçiye erteleme 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezKuznets Eğrisi Hipotezi ve Türkiye 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDört Tarz-ı Siyaset 31.07.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKomisyon oturumları canlı yayınlansın 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUN“Siz de Çekoslovakyalılaştıramadıklarımızdan mısınız?” 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİOrmanlarımızı kim mi yakıyor? 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025
16.03.2025