İlhami IŞIK
Sabah namazını kalmak için çıkarılan ayakkabı, bir daha sahibini bulamadı. Belki de ayak izlerinin silmenin en iyi yolu budur diye düşünmüşlerdir. Kim bilir belki de sahipsiz bırakılan her şey gibi, o da kolayca hafızalardan silinir ve hiçbir etki yaratmadan buharlaşıp, kimsesizler mezarlığında yerini alır diye murat etmişlerdi. Oysa yalın ve çıplak bir ayağın en derin ve en silinmez izler bıraktığını, adeta bir kimlik mührü gibi geriye bir hikâye bıraktığını, herhâlde akıl edemediler. Bir insana namazını kıldırmamanın günah olduğunu da hiç umursamadılar. Sanki bir bedenleri yokmuş gibi, sanki acıya duyarlı bir etten yoksunmuşlar gibi, kim, bir anda merhametten, sevgiden ve inandığını gururla ifade ettiği o inançlarından bu kadar zalimce uzaklaşır? Kimin bu kadar zalimce vakti azalmış olabilir? Kim bu kadar nobranca her şeyi acil ilan edip, görgüsüzce telaşlanabilir?
Shakespeare Kral Lear’ı 4.perde 6. Sahne de şöyle konuşturur "Evet" dediğime "evet" "hayır" dediğime "hayır" dediler hep. Yaltaklanmayla söylenen "evet" ile "hayır" tanrıya inananlara yakışmaz! Ama yağmurlar iliklerime işleyip rüzgarların beni titrettiği gün; gök gürültüsü çağrılarıma kulak asmayıp gürlemeye devam edince, ne mal olduklarını anladım, foyaları çıktı ortaya. Hadi oradan, onlar sözünün eri adamlar değil! Bana her şeye kadir olduğumu söylüyorlardı. Yalan, Koca bir yalan! Bak işte, ateşler içinde kıvranıyorum’’
Bir tweet paylaştı diye önce mahkûm ettiler; sonra da milletvekilliğini düşürerek, yalın ayak gözaltına alıp ondan kurtulmak istediler. Peki kurtuldular mı? Hiç sanmıyorum; çünkü Gergerlioğlu bir büyük ayna oldu. O aynaya her baktıklarında görecekleri tek şey onun nurlu gözleri olacak. Gergerlioğlu hem dini bütün biri hem de sapına kadar demokrat bir insan. Onların geçmişte olmak istedikleri o iyi ve güzel şeylerin tümünü hala temsil ediyor ve onlara göre de kabul edilemez olan da budur. Suçu bu Gergerlioğlu’nun "sen nasıl temiz kalırsın."
Gergerlioğlu dünya nimetleri için inançlarını sırtını çevirmedi. Maddi bir mülkiyet fazlalığı için ne duyarlılıklarından vazgeçti ne de onu o yapan inançlarından. İnsan bazen şaşkınlıkla bazı şeylerin nasıl olurda bu kadar kökten değiştiğine inanamıyor. En çok demokrasiye ihtiyaç duyanlar neden en çabuk demokrasiden vazgeçip onu kurban haline getirebiliyor? Anlaşılan en çok demokrasi, demokratlık diyenlerin ne demokrasiye ne de demokratlığa ihtiyacı yokmuş; çünkü demokrasiyi geliştirme imkanına sahip oldukları bir an da üvey bir evlatmış gibi ona sırtını dönmeleri başka türlü izah edilemez. Demek ki bu insanlar demokratlık rolünü oynamış ve demokrasiyi bir peçe olarak kullanmış. Biz görememişiz. Onların demokrat olduğuna kendi kendimize inanmışız.
Bir şeyi gözden kaçırmışız. Mal, mülk ve servet biriktirmenin o dehşet verici değiştirici gücünü küçümsemişiz. Keşke daha önce Terry Eagleton’un sözlerine ciddi bir ağırlık kâtıp, önemsemiş olsaydık. Şöyle diyor Eagleton "İktidarın bedeni olsaydı, iktidardan çekilmeye zorlanabilirdi. Zira kendi yarattığı sefaletin acılarını duyumsayamamasının nedeni etsizliğidir. Onun duyularını körelten ise maddi mülkiyet fazlalığıdır. Kendisine ait bir bedeni yoksa bile, sahip olduğu maddi şeyler, adeta bir tür kalın, yağlı et tabakası gibi etrafını sarmalayarak onu merhamet duygusundan yalıtır."
AK Parti iktidarı diğer bütün maddi mülkiyet fazlasıyla plazlaşmış iktidarlar gibi, sadece kendisinin "şimdisini" savunuyor. Bu şimdiyi kaybetmemek için, inandığı her ne varsa ondan gözünü kırpmadan vazgeçmeye hazır. Şimdiyi sonsuz sanıyor ya da sonsuzu şimdi haline getirmek istiyor.
Yazarlar
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
14.07.2025
1.07.2025
9.06.2025
18.05.2025
8.05.2025
28.04.2025
21.04.2025
13.04.2025
1.04.2025