İlker DEMİR
Afrin'de 8. gün, "15 şehit, 484 etkisiz."
Devlet bülteni medyada haberler böyle duygusuz, sanki basket maçı skoru gibi veriliyor.
Oysa bu bir ölüm..
Her ölünün dışarıda cayır cayır yanan yüreği var.
Bu bir film, tiyatro sahnesi değil!
Stop/dur deyince yattıkları yerden kalkamıyor..
O iri gözler kapalı, ışıl ışıl bakamıyor..
Her sabah saçlarını düzeltemeyecek, anaları onlara "oğlum aynayı çatlatacaksın" diyemeyecek..
Analar ninnileriyle büyüttüğü, küçücük rahatsızlığına dayanamadığı yavrusunun güzel yüzünü bir daha göremeyecek..
Bir zulüm gibi, savaştakilerin ana babaları ölümden beter bir sessizlik içinde haber bekliyor.
Canı almanın/vermenin gerekçesi olamaz, kimsenin böyle bir hakkı ve yetkisi yok!
İktidarı paylaşın, bitsin bu egemenlik kavgası!
Ve fakat bu işgal esasında küresel sermayenin Ortadoğu'da paylaşım kavgası üretimi.
Ne yerli ne de milli.
Çünkü yerli, içerde yapılan, içeriye özgü nitelikler taşıyana deniyor.
Yerli, yerinden yönetim, kendi kendini yönetmek.
Yerli, rengi, dini, cinsi, milliyeti önemsiz, ülkede yaşayan halk ve üretilen ürün demek.
Savaş, silahla kendi dediğini zorla yaptırmak, üretimi ve yaşamı öldürmek.
Komşusuna askeri çıkarma yapıp bomba atana yerli denmez.
"Komşu komşunun külüne muhtaçtır", komşuda bir kusur varsa, önce komşuyla konuşulur, çözülmezse uluslarüstü mahkemelere taşınır.
Devletler coğrafiliği dışında yerli olamıyor.
Devlet yani sermaye yerli değilse de milliye giriyor.
Çünkü milli tanımı o ülkede yaşayan tüm sınıf ve tabakaları kapsıyor.
Ama millilik epeydir siyasal olarak müzede.
Sermaye tanım olarak millilik içinde kalıyor ama çıkarı için sınır, değer tanımıyor, ta düşünceye kadar her şeyi alıp satıyor.
Sermaye düzeninde sahiplik ve söz hakkı hissesi kadar oluyor yani "parası olan düdüğü çalıyor".
Mesela devlet köprü fiyatını düşürdüğü zaman yapım ortağı şirket, sözleşmeye aykırı diye devleti mahkemeye veriyor.
O eski bağımsız devlet tavrı, milli sermaye tarih, artık devletler sermayeye değil, sermaye devlete hakim oluyor.
Eski ülke sermayesi diktatörlüğüydü, şimdiki ise küresel sermaye diktatörlüğü, halkın diktatörlük altında yönetilmesi değişmiyor.
Dolayısıyla sermaye düzenine, kapitalizme karşı olmadan anti emperyalist olunmuyor.
Ama pes doğrusu, şu son aylarda ağzı olan kendine yerli, tutumuna anti emperyalist diyor.
Hele emperyalisti taklit ederek hiç anti-emperyalist olunmuyor!
Emperyalist ABD'nin yayılmacı dış politikası dünya halklarına ölüm kusturuyor.
Milyonlarca Iraklıyı öldürdü, kalıntıları hala ölüm üretiyor.
Bölgenin nisbi istikrarından ABD'nin çektiği tuğla, halklara her gün kitlesel ölüm riski içinde yaşatıyor.
ABD öyle gerekçelendirdi ama amacı Irak'a demokrasi getirmek değil, bölgedeki zengin enerjiye nüfuz etmekti.
Peşinden dünya sermaye güçleri bölgeye girdi, şimdi ittifaklar kurup itttifaklar bozuyor.
Müttefikleri vasıtasıyla bölgeye konuşlanan ABD ve Rusya doğrudan, AB devletleri politikalarıyla, paylaşımın istediği rotada sürmesi için her türlü numarayı sergiliyor.
Mesela ABD'nin Irak'ı işgaline ülkesini kullandırmama kararı alan Türkiye, Suriye sınırı içine girip Efrin'i işgale devam ediyor.
Ama herkes ve TC de biliyor ki terör, güvenlik bahane, işgalin amacı Ortadoğu'daki enerji paylaşım kavgasında/denklemde söz sahibi olup pastadan pay almak.
Devletler irili ufaklı, birbirine benziyor.
Bu noktada insan sormadan edemiyor, Efrin Hristiyan olsa, Efrin işgal edilir miydi?
Bunun sorgulanması gerekiyor.
Bunu daha çok Müslüman dünyanın sorgulaması gerekiyor.
Bu soruyu TC'nin kendine sorması gerekiyor.
Bu soruyu Ak Parti'nin parti olarak özellikle sorması gerekiyor.
Ak Parti'nin militanlaşmamış tabanı, menfaat için Müslüman kanı dökülmesini onaylamıyor.
Keza devletin çekirdek yapısında yer alan CHP'nin de.
Zira CHP üst yönetiminin onayına çoğu üye, parti politikası zarar görmesin anlayışıyla susuyor, ama partinin savunduğunu söylediği "yurtta sulh, cihanda sulh" anlayışı gereği ve siyaseten de bu savaşa karşı çıkıyor.
İşgal bir suç.
İşgalde sadece işgal edilen ülke halkı değil, tüm bölge insanlarının hayalleri, gelecek planları, huzur, yaşama umutları ölüyor.
Savaşta, söz ve gerçek susuyor, susturuluyor.
Ama vicdanlar susmuyor.
Yazarlar
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları













































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.11.2025
31.10.2025
4.10.2025
17.09.2025
28.08.2025
10.08.2025
28.07.2025
17.07.2025
6.07.2025
23.06.2025