İlker DEMİR
"Al birini vur ötekine!" de, yesinler birbirini de denemiyor, zira olan hep halka oluyor.
Yoksulluk, acı çeken, geleceği kararan halk, ölen halk çocukları.
Türkiye egemen güçleri 12 Eylül’den beri halkları yönetirken baskıları bir standarta oturtamadı ve bir güç göremediğinden olsa gerek, sanki oturtmak da istemiyor.
Devletin bu kararına devlet içi muhalefet de referanduma tam donanımlı hazırlık yapmayarak ve sonuçlara itiraz hakkını kullanmayarak onay vermiş olmalı ki devamında da yüzeysel konularla halkı oyalıyor.
Mesela çok hassas bir konu, “savaş politikasını bırak, halk çocuklarını ölüme gönderemezsin” demiyor, “şehide neden tane dedin?” diye muhalefet ediyor.
Yani onlar da savaş politikasını destekliyor, hükümetin dil sürçmesinden puan almaya çalışıyor.
Dolayısıyla tek adam rejimi, güçlü, içinden bir engelle karşılaşmadan sürüyor.
HDP’nin muhalefeti halkı sararsa diye korkuluyor, hep beraber HDP’ye hakları kullandırılmıyor.
Bunlar devlet kararıyla oluyor.
Mesela Başkan Tayyip Erdoğan, tek adam, o gitse bu kararlar bitmiyor, anti Erdoğan olmak meseleyi çözmüyor.
Erdoğan'ın sözcü veya direksiyon mutabakatı olan rejim ittifaklar üzerinde duruyor.
Birileri negatif sonuçları sürekli Erdoğan’ın üstüne yıkmaya çalışıyor.
Eskiden olsa, yorumlanırdı; egemen kültürlü sığ bir yenme yöntemi olan çelişkiler tasnifinin bir gereği olarak hedef küçültülüyor ve yenmesi kolaylaşsın denirdi, ama o eski, egemen taklitçiliği, barışçı halk kültürünü misillemeci bir kısır döngüye dönüştürüyor.
Zulmün biçim değiştirmişine yönlendiriliyor.
Mevcut rejim kötü, sözcü adı üstünde alınan kararı ifade eden, karar alanlar asıl ve onlar oligarşileşti, sürekli oligarklar üretiyor.
Halkların üzerinde ikameler değişse de sistem sürüyor.
Devlet içi muhalefet kendi ikamesini savunuyor.
Bu muhalefette halk yok, bu doğru devlet sesleri hengamesinde kaynıyor, halkın farketmesi engelleniyor.
HDP’ye “ya bu ikameyi savun ya da öbürünü” diye soruluyor, hdp “hiçbiri” deyince sistem dışına sürülmek isteniyor.
Bu sürgüncü mutabakat içi muhalefet sanki rejim değişikliği yapacakmışcasına “güçlendirilmiş parlamanter sistem” öneriyor.
Madde madde inceleniyor, demokrasimsi bile bulunamıyor.
Halk oyalanıyor.
En ele gelen vaad, katılımcı demokrasi, ki o bile her konuyu halka soran ama tek cevabı kendisi veren rahmetli cunta lideri Kenan Evren'in katılımcılığından öte bir vizyon içermiyor.
Öneri, önceki sistemi demokratikleştirmeyi değil, GÜÇLENDİRMEyi yani vur deyince öldürmeyen bir otoriterleşmeyi öneriyor.
Doğrudan demokrasiyi savunacak halleri yok ya!
Zira zümresel çıkarlar çatışıyor, ama her iki ittifakın dayandığı egemen sınıf aynı, mutabakatlarda bütün parmaklar kalkıyor, sistem demokrasi, haklar gelir diye hiç endişe etmiyor.
Öyleyse halkın bu politik çekişmeden demokrasi ummaması gerekiyor.
Doğru yer apaçık görünüyor.
O doğru yer halk güçlerinin demokrasi ittifakı.
Demokrasi İttifakları, angajmanlara girmeden devlet içi ittifakların demokrasi yolunda her adımı ortak imzayla halka ilan ederek kapısını açıyor.
Çünkü o ittifak artık demokrasinin, halkların, hakların adresi.
Adres/adresler oluşmadan demokrasi/haklar teminata kavuşmuyor.
Kuyrukçulukla veya dolgu malzemesi olarak özne değil sisteme bir tamlayan olunuyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.06.2025
16.05.2025
3.05.2025
2.04.2025
23.03.2025
14.03.2025
7.03.2025
1.03.2025
18.02.2025
29.01.2025