Kadri GÜRSEL
Dün Başbakan Binali Yıldırım’ı İsrail’le anlaşma hakkında beklenen basın toplantısını yaparken izledim... Sorulara yüzeysel retoriğin ötesine geçen bir yanıt vermemesini dosyaya olan “yabancılığına” bağladım. Başbakan birkaç kez altını çizerek, “Ambargo Türkiye’nin öncülüğünde kalkmış oluyor” deyince “bilgisizliği” hakkındaki kanaatim yerleşti.
Söyledikleri doğru değildi ve kamuoyunu yanıltıcı mahiyetteydi.
Gerçek ise şuydu: Türkiye ve İsrail arasında, 31 Mayıs 2010 tarihli “Mavi Marmaraolayı”ndan kaynaklanan krizi çözen anlaşma, Erdoğan’ın “deniz ablukasının kaldırılması” önkoşulundan vazgeçmesi sayesinde mümkün olabilmiştir.
Gazze’ye deniz ablukası yerinde duruyor. Kalkmayacağını Türkiye’deki siyasal İslamcı iktidar da en başından beri biliyordu.
2011’de Arap Baharı ülkelerindeki sözde “siyasal İslamcı uyanış”a önderlik edip Doğu Akdeniz havzasında Tunus’tan Suriye’ye uzanan bir İhvancı ülkeler kuşağı oluşturmak gibi hülyalara kapılmışlardı. İşte o koşullarda Arap sokağına “İsrail ile anlaşan ülke” gibi görünmek işlerine gelmedi. Bu maksatla “deniz ablukasının kaldırılması”nı İsrail’le Mavi Marmara anlaşmasının üçüncü resmi koşulu haline getirdiler. İlk ikisi malum, özür ve tazminat idi.
Erdoğan ve Davutoğlu ikilisinin amacı, İsrail’le ilişkileri, çözümsüz Gazze’ye ipotekleyip sürekli bir kriz ve soğuk savaş durumunda tutmaktı.
Lakin 3 Temmuz 2013’te Mısır’daki Sisi darbesi, Erdoğan’ın “Müslüman Kardeşlerkonfederasyonu”nun lideri olma hayalini Akdeniz’e gömdü.
Nihayet 2015’in Eylülü’nde Rusya’nın Suriye’ye müdahalesi neticesinde Erdoğan, Şam’a karşı sürdürdüğü vekâleten savaşı kesin olarak kaybetti.
İsrail’le ilişkileri krizde sabitlemek artık fevkalade lüzumsuz bir hal almıştı.
Erdoğan, taslağı üzerinde aslında 2011’in Haziranı’nda genel hatlarıyla mutabık kalınmış olan özür ve tazminat anlaşmasına bu nedenle rücu etti.
Bu noktadan sonra bütün mesele ablukanın kaldırılması koşulundan çark etme manevrasının, AKP seçmenine nasıl yutturulacağında düğümleniyordu. Bu seçmen, Hamas odaklı dış politika yıllarından bu yana tırmandırılmış ve hatta antisemit bir karakter kazanmış olan söylemlerin etkisinde Türkiye’nin yeni ölümcül düşmanının İsrail olduğuna iyiden iyiye inandırılmışken, rejimin işi kolay değildi ve zamana ihtiyacı vardı.
İşte bu amaçla, dünkü Binali Yıldırım da dahil olmak üzere iktidarın sözcüleri, “ablukanın kaldırılması” önkoşulunu zamanla “ambargonun kaldırılması”na çevirdiler. Seçmenlerinin “ambargo” ile “deniz ablukası” kavramları arasındaki farkı tefrik edemeyeceğini varsaydıklarından olacak, onları kandırmayı denediler.
Şimdi bir an için, söz konusu “deniz ablukası” koşulunun gerçekten de “kara ambargosunun kaldırılması”na dönüştüğünü varsayalım...
Türkiye ile İsrail arasında varılan anlaşmanın cüzü içinde yer aldığı dün Binali Yıldırım tarafından açıklanan insani yardımlar sayesinde de bu ambargo kalkmış olmuyor.
Buna göre bir Türk gemisine Gazze için yüklenen 10 bin ton insani yardım malzemesi İsrail’in Aşdod Limanı’na boşaltılacak ve ilaveten Gazze’de elektrik, su ve sağlık tesisleri kurulacak.
İsrail Gazze’de halen uyguladığı esnek ve kısmi ambargo rejimini Türkiye’den gönderilen yardımın ulaşması için daha da esnetecekse amenna... Ambargo bu anlaşma sayesinde gerçekten de bir süreliğine hafifletilmiş olur. Ancak bu yardım, İsrail’in güvenlik tehdidi değerlendirmelerine göre kapsamını gözden geçirebildiği mevcut ambargo rejimine tabi olunarak yapılacaksa, değişen bir durum yok demektir.
Dolayısıyla Başbakan’ın sözleri şimdilik iddia olmaktan öteye gitmiyor.
“Normalleşme” de başka bir sahte kavram.
Türkiye ve İsrail’de, kendi tarzlarında aşırıcı olan bu iki iktidar varken, karşılıklı güvensizlik her alanda bu kadar derinken, büyükelçi atamakla ilişkiler normalleşmez. Büyükelçi teatisi kozmetik bir adımdır.
Normalleşme için iyi niyet, kararlılık ve uzun yıllar gerekir. Ve bu arada ekonomik işbirliğinin kurumsallaştırılması, politik diyalog, stratejik ve askeri konularda işbirliği lazımdır. Düşmanca söylemlere kalıcı biçimde son verilmesi önkoşuldur.
Yazarlar
-
Taha Akyol‘Azerbaycan Turan yolu’ 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİKomisyon'un çimentosu Bahçeli 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURRojbaş İmamoğlu, geçmiş olsun Evre ve yeni YAE’cilere dostane uyarılar… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciDemokrasi işgal edilirse… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur Akgün8 Ağustos mutabakatı… 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidar, Bahçeli’nin hukuk uyarılarını dikkate almalı 13.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020