Kadri GÜRSEL
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu dün Twitter hesabından, “Sabah 09.15 itibarıyla Türkiye topraklarından ayrılıp Edirne’den Yunanistan’a geçen göçmen sayısının 130 bin 469 olduğunu” açıkladı. Toparlak hesap da değil, kesin rakam: 130 bin, artı ‘469’…
Devlet bu sayının kaydını küsuratına kadar tutabildiğine göre içişleri bakanının tweet’inde bir düzeltme yapılması ihtiyacı doğuyor. Tweet’teki “Yunanistan’a geçen göçmen sayısı” şeklindeki ifadede yer alan ‘geçen’ sözcüğü, ‘geçirilen’ olarak tashih edilmeli. Demek ki Bakan Soylu, yasadışı ticaretleri çoğu zaman görmezden gelinen insan kaçakçılarının çap ve yeteneğini çok aşan bu sınır geçirme işleminin devletin bilgisi ve kontrolü altında cereyan ettiği gerçeğinin zımnen ifşasında bir sakınca görmüyor.
Bu, Yunanistan’a ve oradan da Avrupa’ya ‘geçirme’ hareketinin gerçekte bir operasyon olduğunun iyice algılanması amaçlanmasaydı, 28 Şubat’tan beri ‘geçirilenlerin’ artan sayısı hemen her gün en yetkili ağızlar tarafından güncellenir miydi? Elbette hayır. Bakan Soylu “Görün” diyor, gösteriyor; biz de görüyoruz.
Devletler doğaları gereği örtülü operasyonlar yürütürler, bu anlaşılır bir şey… Lakin ‘Yunanistan’a sığınmacı geçirme’ operasyonunun neden örtülü olarak değil de böylesine aleni bir şekilde yürütüldüğünü anlamak için gösterilenle yetinmemek gerekiyor. Dahası, icrası ve halkla ilişkiler modeli önceden planlanmış, zamanlaması da bazı ihtimallerin gerçekleşmesine göre ayarlanmış bir operasyon bu. Başka türlü olamazdı.
İdlib’de Suriye’yle açık, Rusya ve İran’la örtülü bir savaşa tutuşmuşken, 36 şehit verildiği günün ertesinde Yunanistan’a ve Avrupa’ya sığınmacı gönderme operasyonu başlatılıyor…
İktidar, Türkiye’nin ‘Avrasya güçleri’yle savaş alanında karşı karşıya geldiği bir sırada, üzerine sığınmacı göndererek ‘Avrupa’yı tehdit etmenin akıllıca, faydalı bir iş olduğunu mu düşünüyor? Öyleyse, bu fayda ne olabilir? En basitinden, Türkiye’deki ‘Suriyeli krizi’nin yükünü, bu insanların bir kısmını Avrupa’ya göndererek hafifletmek mi?
Yunanistan ve Bulgaristan 2015’teki gibi hazırlıksız yakalansaydı bu mümkün olabilirdi. Ama şimdi bu iki ülke sığınmacı akınına karşı sınırlarında sert tedbirler alıyorlar. Şişme botlarla Yunan adalarına geçmeye çalışanların denizlerde, kara sınırlarını aşmak isteyenlerin ara bölgelerde yaşadıkları trajedi ve özelikle de çocukların maruz kaldıkları yürek burkan durum, sığınmacıları almayı reddeden Yunanistan ve Bulgaristan’ın omuzlarına bir ahlaki ve vicdani sorumluluğun ağırlığını bindiriyor, doğrudur. Ancak bu ağırlığın büyüğü, sığınmacıları gönderen ve bunu adeta bando mızıka ile ilan eden Ankara’nın omuzlarındadır maalesef.
Öncesinde Cumhurbaşkanı Erdoğan, Avrupa’nın liderleri ve kamuoyunu, ‘kapıları açıp sığınmacıları kendilerine göndereceği’ hususunda defalarca uyarmıştı. Ve kabul, dediğini yapan bir lider olduğunu bir kez daha ispatladı ama bu yaptığı Türkiye’nin Suriyeliler krizini hafifletmeyecek. Çünkü fark edilirse Suriyeliler, denize açılanların, ara bölgede yığılanların içinde sadece küçük bir azınlığı teşkil ediyor.
“Sınırı açtık, buyurun gidin” denilince yola koyulanların çoğu Afgan. Onları İranlılar ve Pakistanlılar takip ediyor. Olay yerindeki meslektaşlarımdan aldığım bilgiye göre içlerinde iktidarın açık kapı politikası neticesinde ‘ekonomik mülteci’ olarak Türkiye’ye gelip aradıklarını bulamayan Faslılar bile var.
Bu gruplar, Ankara kendilerini Avrupa’ya göndermeye karar verince fırsatı değerlendirmek istediler ve büyük sıkıntılara katlanmayı göze aldılar. Buna karşılık Türkiye’de sayıları üç buçuk milyondan fazla olan Suriyelilerin ezici çoğunluğunun bir yere gittiği yok.
Bakınız, Türkiye’deki kayıtlı Suriyeli sayısında 2018’den beri bir tırmanma eğilimi görülmüyor. Son yaşanan büyük sıçrama Şam’ın Halep’in kontrolünü geri aldığı 2016’da olmuş; sığınmacı sayısı 2016-17 arasında 500 bin kadar artmış ve sonra üç buçuk milyonda stabilize olmuş.
Anlamı şu: Suriyelilerin büyük çoğunluğu Türkiye’de kendilerine iyi kötü bir yaşam kurdu. Şimdi bu Suriyeliler kendi istekleriyle ne bugünkü Suriye’ye dönerler ne de Ankara kapıyı açtı diye sınır boylarındaki rezilliğe katlanırlar. Kendilerini adreslerinden toplayıp Meriç’in kıyısına getirseniz de karşı tarafa geçmezler.
İktidarın İdlib’de bir hava saldırısında 36 şehit verilmesinin hemen ertesi günü Avrupa’ya sığınmacı geçirme operasyonu başlatmasının dış politikanın acil ihtiyaçlarıyla açıklanabilecek herhangi bir mantığı yok. Bu hamle, İdlib’de yaşanan facianın kamuoyunda neden olduğu infiali hafifletmek için yapıldı. İktidar bu kararı aldığı sırada Yunanistan ve Bulgaristan’ın yanı sıra sığınmacıların hedef ülkeleriyle ilişkilerin bozulacak olmasını düşünecek halde değildi.
31 Mart ve 23 Haziran yerel seçimlerinde iktidarın uğradığı ağır yenilgide ‘Suriyeliler krizi’nin payı vardı. İstanbul’da sayıları yarım milyona yaklaşan kayıtlı Suriyelilerin yüzde 73’ünün AKP’li belediyelerin sınırları içinde yaşıyor olmasının, iktidarın aleyhinde siyasi sonuçlar doğurmadığını düşünmek mümkün değildi.
İktidar bu gerçeği gördü. İstanbul’daki Arapça tabelaların kaldırılmasına karar verilerek kentte kayıtlı olmayan Suriyelilerin sokaklardan toplanması, yüz kızartıcı seçim yenilgisinin ardından iktidarın kendisini seçmenine affettirme çabasıydı.
Şimdi ise ‘Yunanistan’a geçirilen göçmen sayacı’ çalışıyor. Burada maksat Yunanistan’ın kendisine her gün ne kadar göçmenin geçirildiğini öğrenerek kahrolması değildir. Maksat, seçmenin “En azından sığınmacılardan kurtuluyoruz” diyerek teselli bulmasıdır.
Ama Türkiye’nin ‘Suriyeliler krizi’ siyasi sonuçlar doğurarak devam edecek. Çünkü Avrupa’ya geçirilenler Suriyeli değil.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020