Kadri GÜRSEL
Yargıya hükmedenler kendi çıkardıkları kanunlara saygılı iseler, 18 Şubat’ta beraat ettiği gün yeniden içeri attırdıkları Osman Kavala’yı 25 Şubat salı günü serbest bırakmakla yükümlüler. Kamuoyunda ‘birinci yargı paketi’ olarak da tanınan yasanın hiçbir yoruma yer bırakmayan hükmü açısından işte bu kadar net.
24 Ekim 2019 tarihli ve 30928 sayılı Resmi Gazete’de yayımlanarak yürürlüğe giren 7188 sayılı “Ceza Muhakemesi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun”un 18’nci maddesi, Kavala için de uygulanmak zorundadır.
İlgili maddede, ‘soruşturma evresinde tutukluluk süresinin en çok bir yıl altı ay olabileceği, bu sürenin gerekçesi gösterilerek altı ay daha uzatılabileceği’ yazıyor. Açıklaması şu: Şüpheli, aleyhinde dava açılmadan iki yıldan fazla cezaevinde tutulamaz.
Şimdi yasanın bu amir hükmünü Osman Kavala’nın durumu açısından inceleyelim.
Osman Kavala 18 Ekim 2017 tarihinde gözaltına alındı ve 1 Kasım 2017’de TCK’nın 309 ve 312’nci maddelerinde tarif edilen suçları işlediği iddiasıyla tutuklandı.
312’nci madde ‘cebir ve şiddet kullanarak hükümeti ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs’ suçunu cezalandırıyordu… Kavala 312’nci maddeden ‘Gezi Davası’nda yargılandı ve bilindiği gibi beraat etti.
Kavala hakkında, ‘cebir ve şiddet kullanarak anayasal düzeni ortadan kaldırmaya teşebbüs’ suçunu cezalandıran TCK 309’ncu madde çerçevesinde açılmış olan soruşturma ise sürmekteydi. Bu soruşturma, ’15 Temmuz 2016 darbe girişimini organize ve koordine etmekle’ suçlanan Henri Barkey ile yoğun biçimde görüştüğü iddiasından hareketle Kavala’nın ayrıca ‘darbecilik’ yapıp yapmadığıyla ilgiliydi.
Gezi Davası bir taraftan devam ederken, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı, 11 Ekim 2019’da 2017/96115 numaralı TCK 309’a aykırılık soruşturmasında Kavala’nın tahliyesine resen karar verdi. Ancak Kavala Gezi Davası’nda tutuklu yargılandığı için serbest bırakılmadı. Şimdi ise durum tersine dönmüş bulunuyor: Kavala Gezi Davası’ndan beraat etti; serbest bırakılması gerekirken aynı gün 11 Ekim’de tahliye edildiği soruşturmadan yeniden tutuklandı.
Yoksa Kavala’nın 15 Temmuz darbesinin örgütleyicilerinden biri olduğuna dair yeni bir delil mi bulunmuştu? Böyle bir durum söz konusuysa, bu delil Kavala’nın tam da beraat ettiği gün mü ortaya çıkarılmıştı? Kavala’nın avukatı İlkan Koyuncu’ya sordum: “Kavala’nın 11 Ekim’de resen tahliye edildiği dosya ile 18 Şubat’ta tutuklandığı dosya arasında bir fark var mıdır?”
“Hayır” dedi, “Dosya bire bir aynı. 2017/96115 olan soruşturma numarası aynı, suç da aynı, atfedilen eylem de aynı”…
Devam ettim: “Belki yeni bir delil icat edilmiştir, Kavala gözaltındayken sorulmuş mu bunlar kendisine?” Avukat İlkan Koyuncu’nun cevaben paylaştığı bilgiler Türkiye’de yargı ve hukukun düşürüldüğü içler acısı durumu yansıtıyordu:
“Emniyet gözaltında sorgu yapmadı, sorgu yapmayacaksa neden gözaltına aldı? Emniyet soru sormayacaksa, ifade almayacaksa gözaltına almaz, doğrudan savcılığa götürür. Yapmadı, tuttu, ne yapacağını kimse bilemedi ilk başta. Önlem amaçlı bir gözaltı kararı var ama sorulacak soru bile yok, çünkü bunlar Kavala’ya ilk gözaltında (18 Ekim 2017) sorulmuş, cevapları alınmış, soruşturmaya konu yapılmış, şimdi yeniden soru hazırlamak da sonuçta nitelik isteyen bir şey. Soruları da yok, sorabilecek bir şeyleri de yok. Kavala’nın Emniyet’te bir gün gözaltında tutulması da ayrı bir ihlal çünkü işlem yapılmıyor. Sonra savcılıkta da savcı ifade almıyor, doğrudan tutuklamaya sevk ediyor. Bu aslında daha önceki soruşturma ve tutukluğun bir devamı olduğunun kendilerince kabulü, çünkü zaten ifadesi var, almaya gerek yok diyor.”
Avukat İlkan Koyuncu bu durum karşısındaki hayretini, “Ben hayatımda ilk defa Emniyet ve savcı ifadesi olmaksızın tutuklama gördüm” diyerek ifade ediyor.
Sözün özü, Kavala hakkında yeni olan tek şey; kendisinin yeni bir hak ve hukuk ihlaline maruz bırakılması. Yoksa aleyhindeki suçlama ve bunun sözde delilleri 2017’de gözaltına alınıp tutuklandığında neyse, aynı.
İktidar medyası da elde yeni bir malzeme olmadığı için naftalinli palavralara yeni icat edilmiş süsü vermek durumunda kaldı. 20 Şubat 2020’de bir iktidar gazetesinde Kavala’nın tekrar tutuklanmasını meşrulaştırmak maksadıyla yayımlanan ‘haber’, “Osman Kavala ile CIA ajanı Henri Jak Barkey’in 93 saatlik görüşme trafiği dosyada!” başlığıyla verilmişti. Saf ve unutkan okur, bu ‘görüşme trafiği’nin dosyaya yeni girdiğini sanabilirdi.
Lakin aynı sözde içerik aynı gazetede ilk kez 2 yıl 3 ay önce, 15 Kasım 2017’de yayımlanmıştı. Her iki ‘haber’de de Kavala’nın, kendisinin, eşinin ve şirket çalışanlarının telefonlarını kullanarak Henri Barkey ile toplamda 93 saat 34 dakika 1 saniye görüştüğü ileri sürülüyordu. Ben de zamanında konuyu araştırmış veCumhuriyet gazetesinde 21 Kasım 2017’de yayımlanan “Osman Kavala neden hapiste?” başlıklı köşe yazımda, gerçekte Kavala ve Barkey’nin görüşmediklerini, hadisenin 93 saatlik bir ‘baz istasyonu çakışması’ndan ibaret olduğu gerçeğini paylaşmıştım.
Kavala’nın kurucusu olduğu Anadolu Kültür Vakfı, Taksim Elmadağ’daki oteller bölgesine yakındı ve Kavala, eşi, akrabaları ve çalışanları, Barkey ile aynı baz istasyonunu kullanmışlardı. Durumun tek izahı, Barkey’nin Elmadağ’daki otellerde konaklamış olabileceğiydi. Bir baz istasyonu çakışması, Kavala ve Barkey arasındaki ‘yoğun irtibat’ iddiasının delili olarak kullanılmak isteniyordu.
Bu kadar ayrıntıyı aktarmamın nedeni, Kavala’nın yeniden tutuklanmasını gerektirecek yeni bir unsurun olmadığını kaydetmek…
Avukat Koyuncu’ya göre Kavala’nın 18 Şubat’ta gözaltına alınarak yeniden Silivri’ye konulmasının ‘yeni bir tutuklama’ olduğunu ileri sürmenin imkanı yok. Dolayısıyla yukarıda bahsettiğim, iki yıllık ‘dava açmadan hapiste tutma süresi’ işliyor.
Kavala’nın serbest bırakılmayıp gözaltına alındığı 18 Şubat 2020’de ise sürenin dolmasına bir hafta vardı. Bu durum, Kavala’nın önümüzdeki salı (25 Şubat 2020) serbest bırakılmasının yasanın amir hükmü olduğu anlamına geliyor.
Çünkü Kavala 18 Ekim 2017’de gözaltına alınmış ve 11 Ekim 2019’da hakkında TCK 309’dan resen tahliye kararı verilmişti; bu iki tarih arasında geçen süre, bahse konu iki yıllık limitten bir hafta eksikti.
Bu yazının yayımlandığı tarih 23 Şubat 2020; demek ki Osman Kavala’nın serbest bırakılması için yargının veya yargıya talimat verelerin sadece iki günü var.
Savcı, herhangi bir yerden talimat beklemeden yasanın bağlayıcı hükmünü uygular ve Kavala’nın tahliyesinin gereğini yerine getirirse, buna artık engel olunmamalı ki Türkiye’de yasaların sadece muktedirin işine geldiği zaman uygulanmasıyla ortaya çıkan fiili duruma karşı hukuk bari bir kez üstün gelsin.
Bu tabii bir temenni, farkındayım.
Bu iki günlük süre içinde Kavala’yı tahliye etmemek için kullanabilecekleri hukuki yollar olup olmadığını Avukat İlkan Koyuncu’ya sordum, şu cevabı verdi:
“Bu süreyi aşmak için savcının yapabileceği tek bir şey var. Pazartesi günü iddianame düzenleyecek Osman Kavala hakkında; iddianame düzenlemesi de yetmiyor, bunu mahkemeye sunacak, ağır ceza mahkemesine, ağır ceza mahkemesi de hemen kabul edecek. Çünkü soruşturma mahkemenin iddianameyi kabul etmesiyle biter. Dolayısıyla bir buçuk gün hadi iki gün içerisinde, Pazartesi ve Salı, savcılık iddianame düzenlemeli, ağır ceza mahkemesi de bu iddianameyi kabul edip kovuşturma aşamasına geçmeli ki bu iki senelik süre artık Osman Kavala için konuşulamaz hale gelsin.”
Bu mümkün müydü?
“Türkiye’de kesinlikle mümkün, Türkiye’de her şey mümkün. Bu yine tabii ki çok art niyetli bir şey olur ama hukuken bir temeli var en azından. İddianame düzenlemeyip tahliye etmezse temeli de yok, kanunen suç işliyor o zaman o ilgili makamlar” diye cevap verdi Koyuncu. Savunma, kanunun emredici hükmü olduğu için hiç gerek olmamasına rağmen Kavala’nın en geç salı günü tahliye edilmesi için başvuru yapacak.
Koyuncu’nun görüşmemizde sarf ettiği son cümle aslında bu yazının özetiydi: “Burada hukuk devletinde tartışılmaması ve konuşulmaması gereken şeylerden bahsediyoruz”.
Yazarlar
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020