Kadri GÜRSEL
CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu tutuklu gazetecileri yalnız bırakmayan, onlara destek olan, basın özgürlüğünü savunan iyi bir insandır. Kendi hayat tecrübemizden bir misal vereyim; biz 2017’ye Silivri’de tutuklu olarak girmiştik ve pazara rastlayan 1 Ocak’ın erken saatlerinde, ülkenin büyük ekseriyeti henüz sıcak yatağında uyurken o kalkıp onca yolu tepmiş ve bizleri cezaevinde ziyaret etmişti. Hatırası bakidir. Silivri’deyken ziyaretimize gelen diğer CHP’li vekilleri de unutmadım. Ama en önce, orada hâlâ tuttukları mahpus arkadaşlarım Akın Atalay, Murat Sabuncu, Ahmet Şık ve Emre İper, 2018 yaklaşırken sizler hep aklımdasınız. 25-26 Aralık’taki duruşmayla ilgili tek temennim ki bu bir yeni yıl dileğidir aynı zamanda, 2018’e ailelerinizle birlikte girmenizdir.
Sezgin Tanrıkulu, 27 Eylül 2017 tarihinde Başbakan Binali Yıldırım tarafından yazılı olarak yanıtlanması talebiyle tek cümlelik bir soru önergesi verdi. Şöyleydi:
“Türkiye 22 Eylül 2017 tarihi itibarıyla dünya genelinde basın özgürlüğü sıralamasında kaçıncıdır?”
Haberini 15 Aralık Cuma günkü Cumhuriyet’te muhtemelen okudunuz; Başbakan Yardımcısı Hakan Çavuşoğlu, Tanrıkulu’nun soru önergesine atfen kendisine resmi bir yazı yazdı ama gerçekte bu bir cevap değildi, iktidarın basın özgürlüğüne düşmanlık raddesindeki ideolojik bakışını yansıtan bir siyasi beyan niteliğini taşıyordu. Bu dört paragraflık metinden, basın özgürlüğü kavramını “Batı merkezli ele alındığı” iddiasıyla değersizleştiren sorunlu bir zihniyet dünyası yansıyor. Bunun Türkiye’ye vaat ettiği musibetin ne olduğunu, Doğucu ve Asyacı İslamcı gündemi en sarih yoldan ifade etmekte yarım asırdır rakipsiz kalmış olan “üstat”larından alıntılarla açıklayacağım.
Ama önce Tanrıkulu’nun soru önergesine bari biz bir cevap verelim.
Freedom House’un Mayıs 2017’de açıkladığı basın özgürlüğü raporunda Türkiye “özgür olmayan ülkeler” kategorisinde yer alıyor. Freedom House puanlamasını “0” ile “100” arasında yapıyor. Sıfır puan basın özgürlüğünde kusursuzluğu, “100” ise en kötü durumu ifade ediyor. Buna göre Türkiye 199 ülke arasında 163’üncü sırada yer alıyor. Kötü puanı 76.
10 yıl önce ise Türkiye “kısmen özgür” idi ve 195 ülke arasında 51 kötü puanla 106’ncı sıradaydı. Kötüye gidiş trajik. Türkiye 10 yılda 57 sıra ve 25 puan gerilemiş.
Freedom House, Türkiye’deki kötüye gidişin o zaman başbakan olan Erdoğan’ın Doğan Grubu’na boykot çağrısı ile başladığını kaydediyor ve 2012’de Türkiye kuruluş tarafından “dünya gazeteci hapsetme şampiyonu” ilan ediliyor. 2013’te de “basını özgür olmayan ülkeler” kategorisine düşüyoruz.
Basın özgürlüğü endeksi yayımlayan diğer bir kuruluş olan Sınır Tanımayan Gazeteciler’in (RSF) geçen mayısta yayımladığı endekste de, yine en iyiden en kötüye doğru 0-100 puan değerlendirmesine göre Türkiye 180 ülke arasında 52.98 kötü puanla 155’inci sırada. 10 yıl önce 169 ülke klasmana tabi tutulmuş, Türkiye
31.25 kötü puanla 101’inci olmuş. 10 yılda 54 sıra ve 22 puanlık üzücü bir düşüş...
Başbakanlık’ın Tanrıkulu’nun soru önergesine cevap verememesinin nedeni bu iç karartıcı tablodur.
RSF, ülkeleri çoğulculuk, medya bağımsızlığı, otosansür, yasal çerçeve, şeffaflık ve gazetecilere karşı şiddet gibi kıstaslar açısından değerlendiriyor.
Bu değer ve kıstaslar doğru ve geçerli değil mi?
Elhak, “Batı merkezli” diye yaftalasanız bile öyledirler: Doğru ve geçerli.
İslamcıların “Doğu” dediği siyasi kültür dünyasında “basın özgürlüğü” diye bir mefhum var da biz mi bilmiyoruz?
Yok tabii ki.
Ya ne var?
“Üstat”ları Necip Fazıl Kısakürek’in yarım asırlık “başyücelik emirleri” var. Ondan beri ya takıyye yapıyorlar ya da gazetecileri casus veya terörist diye hapse atıyorlar ki bu da “başyücelik emirleri”ne uygun aslında.
“Üstat”daneredençıktıderseniz,dahadört gün önce adına konulmuş ödüller verip, bir totaliter faşist distopya metni olan başyapıtı “İdeolocya Örgüsü”nü referans gösterdiler, övgüler yağdırdılar da ondan.
Kitabın “Başyücelik Emirleri” adlı bölümünden özetleyerek aktarıyorum:
“Bu emrin neşriyle beraber, ‘Matbuat Hürriyeti’ isimli milli ve içtimai felaket vesilesi kaldırılmıştır. Bundan böyle matbuat bilinen manada hür değildir. (...) Her şekli ve her neviyle matbuat, en sert murakabe (Denetim) ve en keskin güdüme tabi tutulacaktır. (...) Büyük Doğu nizamı, demokrasilerde olduğu gibi serbest basına tahammül edemez.”
İlerleyen sayfalardan zihin açıcı bir aforizma: “İnsan hür değildir, hür olan eşek veya köpek.”
Ve “İdeolocya Örgüsü”nden son söz:
“Demokrasya, getirdiği prensiplerle, icap ederse kendisini tepeletmek yolunu da açık bırakan (...) telakki ve teşkilatın ismidir. (...) Biz kanuna aykırı şekilde ‘İslamı getirin’ demiyoruz. ‘Demokrasyayı getirin, ötesi kolay!’ diyoruz”.
Siz “demokrasya”yı bir vasıta olarak görseniz de biz demokrasiden vazgeçmiyoruz.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020