Kadri GÜRSEL
“Yansıtma ustası” Recep Tayyip Erdoğan, iktidarda eskimişliğin, tükenmişliğin ve bir de tek adam yönetiminin tüm kötü sonuçlarını AKP’nin sırtına yükleyip kendisini temize çekmek için “metal yorgunluğu” kavramını kullandı. Erdoğan, kendi yorgunluğunu örgütüne yansıttı; kötü giden ne varsa ki her şey kötü gidiyordu, işte bütün bunların müsebbibi olarak AKP’deki “metal yorgunluğu”nu gösterdi. Anlatısına göre örgütünde “metal yorgunluğu” vardı; herhalde kendisi iri ve dipdiriydi ama AKP makinesi iyi çalışmıyordu.
Kendisinin durumu bir yana, geçmişte imrenilerek bakılan AKP makinesinden şikâyet etmekte haklı.
İşte, AKP’nin duçar olduğu yapısal ataletin çok basit ama geçerli yoldan ispatı: Google’a girin, “Yeniden şahlanış AK Parti” sözcüklerini yazıp arayın. “Yeniden şahlanış”ın AKP tarafından 1 Kasım 2015 Genel Seçimleri, 16 Nisan 2017 Referandumu ve nihayet önümüzdeki 24 Haziran baskın seçimleri için tekrarla kullanıldığını göreceksiniz. “Yeniden şahlanış” sloganını üç seçimdir temcit pilavı gibi seçmenin önüne koyan bir parti zaten şaha kalkabilecek halde değildir; tembelleşmiştir, şişmiştir, söyleyecek sözü kalmamıştır, yakın hafızasını yitirmiştir...
Bunun nedenleri üzerinde uzun uzadıya durmaya yerim müsait değil. Dolayısıyla bir cümlede özetleyeceğim: Devletin donuna giren her siyasi hareketi bekleyen sondur bu...
Metal yorgunluğu ise hasara yol açmadan önce tespit edilmelidir. Yoksa dramatik hadiselere neden olur...
Uçaklar düşer, akslar kırılır, iğneler yamulur.
İnsanlarda da öyle. Zihnen ve bedenen bitap düşmüş, sorun çözmek için gücü, söyleyecek sözü, anlatacak hikâyesi kalmamış insanlar hata üstüne hata yapmaya başladıklarında, anlarsınız. Artık çekilmeleri gerekmektedir. Ama ya çekilmeyi kendileri ve çevreleri için imkânsız hale getirmişlerse? İşte
o zaman etkileri oranında bir trajediye dönüşürler. Bugün yaşadığımız trajedi ulusal çaptadır. Ve hatta bölgesel.
Türkiye geçen salı, öznesinin özenle gizleyip taraftarlarına yansıtmaya çalıştığı bir metal yorgunluğu vakasının gerçek kaynağını faş eden trajik bir hadiseye tanık oldu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan partisinin geçen salı günkü grup toplantısında yaptığı konuşmanın bir yerinde “Bizi İstanbul Büyükşehir Başkanlığı’na da, AK Parti Genel Başkanlığı’na da, Başbakanlık ve Cumhurbaşkanlığı’na da milletim getirdi. Onlar ‘Tamam’ derse, kenara çekiliriz” dedi.
Ne ilginç, ne tuhaf bir iletişim faciasıydı bu...
Cumhurbaşkanı Erdoğan koşula bağlı da olsa çekilme ihtimalinden söz ederek kendi büyüsünü kendi diliyle bozmakla kalmadı, muhalefete de “Tamam” diye müthiş bir slogan hediye etti.
Erdoğan “milletim” diyerek kendisine oy veren seçmeni kastetmiş olabilir. Ne önemi var? 24 Haziran’daki parlamento seçimlerinde partisinin rakibi olan ittifakın adı da “Millet İttifakı”. 24 Haziran seçimleri, yol ve köprü projelerinin konuşulacağı seçimler değildir; o yollardan ve köprülerden geçti bu millet. Şimdi milletçe sırat köprüsündeyiz. CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce’nin isabetle söylediği gibi bu seçimlerin “çılgın projesi” milleti barıştırmaktır. Millet kavramı AKP iktidarı altında daraltılmış, ortak paydası küçültülmüş, milletin önemli bir kısmı dışlanmış ve ötekileştirilmiştir. Şimdi siyasetin acil görevi ortak payda alanını alabildiğine genişletip, milleti ayağını yere sağlam ve güçlü basar hale getirmektir. Türkiye’nin yaşanabilir bir ülke olarak kalması buna bağlıdır. Bu kez Türkiye’yi demokrasiye, hukuk devletine, bağımsız ve tarafsız yargıya, insan haklarına, anayasal düzene, bağımsız ve özgür medyaya, velhasıl iç barışa ulaştıracak yollara ve köprülere ihtiyacımız var.
Erdoğan’ın hediyesi “Tamam” sloganı bu bakımdan anlamını ve mecrasını buldu. Öyle olmasaydı Cumhuriyet gazetesi çarşamba günü “Tamam, söz milletin” manşetini atmazdı.
“Tamam” buradan yürür, çünkü iktidarın göründüğünün aksine zayıf ve zihnen tükenmiş olduğunu açığa çıkarmıştır; muhalefeti sarıp sarmalamıştır, değişim isteyen kesimlerde, en çok ihtiyaç duyulan anda yeni bir dinamizm, umut ve moral dalgası doğurmuştur; ülkenin geleceğine olan inancı tazelemiştir.
Seçimler sosyal medyada yapılmıyor ama sosyal medyada esen rüzgâr sandığa mutlaka yansıyor.
İyi rüzgârlar, adil, özgür ve güvenli seçim isteyen demokratik güçlere yardımcı da olabilir. Umudumuz tamamdır.
Yazarlar
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları





























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.03.2020
5.03.2020
26.02.2020
20.02.2020
17.02.2020
4.02.2020
19.01.2020
9.01.2020
6.01.2020
3.01.2020