Fetullah Gülen son konuşmalarında “Hizmetin selameti için ölecek, öldürecek fedailerden” bahsediyor. Denediği binbir türlü hainlikten sonuç alamayan Gülen, Hassan Sabah’ın Haşhaşileri gibi suikastlarda kullanılacak fedailerini harekete geçirdi. Rus Büyükelçi Andrey Karlov’un öldürülmesi bu sürecin başlangıcı. Elinin altında kontrol ettiği askerlerle giriştiği darbe girişimi sonuçsuz kalan FETÖ, bu kez büyük suikastlarla Türkiye’yi kaosa sürüklemeye ve buradan da yeni bir darbe süreci geliştirmeye çalışıyor.

Gülen’e çıktığı bu lanetli yolda PKK yoldaşlık etmekte. PKK’nın canlı bombalarını, Hizmet’in intihar fedaileri tamamlamaya çalışıyor. İki örgüt de devletin ve milletin gözünden tümüyle düştüğü ve içeride tutunacak tek bir dalları dahi kalmadığı için en ölümcül silahlarını, aynı zamanda kendilerinin de sonlarını getirecek intihar komandolarını namluya sürdüler.

Rus Büyükelçi’yi öldürerek suçu İslamcıların üzerine yıkmayı ve buradan bir taşla beş kuş vurmayı planlayan Gülen’in hesabı birkaç dakika bile geçmeden çöktü. Ankara ve Moskova, suikastın arkasındaki güçlere aynı anda, aynı dilde ortak tepki vererek FETÖ’yü hayal kırıklığına uğrattı. FETÖ, Rus uçağını düşürerek kısmen sonuç almayı başarmıştı, ancak bu kez evdeki hesap çarşıya uymadı; daha suikastın ilk dakikalarında Rus İnterfax ajansı, abonelerine suikastın arkasında FETÖ’nün bulunduğu bilgisini geçti. Bu, Gülen ve örgütünün günlerinin sayılı olduğu anlamına gelir.

Bu provokasyonun Türk Rus ilişkilerini hedeflediği aşikâr. İki taraf da bunun farkında olmalı ki, dün Moskova’daki üçlü zirveyi ertelemeden gerçekleştirdiler. İki ülkenin bu ortak tavrı, suikastın aksine sonuçlar vereceğini göstermesi bakımından son derece önemli.

Ne PKK’nın canlı bombaları, ne Hizmet’in fedaileri Türkiye’yi yolundan alıkoyabilir. Görünen güvenlik ve istihbarat zafiyetine rağmen Türkiye’nin Suriye ve Irak konusunda eli son derece güçlenmiştir. Bölgedeki gücü ve etkisi bundan sonra artarak devam edecektir. Terör eylemleriyle Türkiye’yi Suriye’ye, Irak’a dönüştürme çabalarının sonuç vermesi mümkün değildir.

Türkiye, topluma kasten yayılan tüm karamsarlığa, kuşku ve güvensizliğe karşın en güçlü döneminde ve en ümitli olması gereken bir noktada durmakta. Devletin kendine, milletin devlete olan güveni kırılmadıkça Türkiye’yi hiçbir güç veya terör örgütü çökertemez, çökertmesi mümkün de değildir.