Mahmut ÖVÜR
CHP kurultayına iki haftadan az bir süre kaldı. Bu kurultayı diğerlerinden farklı kılan bir şey var; ilk kez Kemal Kılıçdaroğlu, iç muhalefetle karşılaşmadan bir kurultaya gidecek.
Ve ilk kez Kılıçdaroğlu imzası taşıyan bir parti yapısı çıkacak.
Artık mazeret dönemi bitiyor.
Ya "yeni" siyaset üretip büyüyecek ya da son iki yıldaki gibi iki arada bir derede kalıp biraz eski biraz yeni deyip idare-i maslahatçılık yaparak yerinde sayacak.
Bu konuda henüz bir netleşme yok. Kürt meselesiyle ilişkili elini taşın altına koyan yeni siyaset geliştirme "umut" yarattı ama sürüp sürmeyeceği belirsiz.
Sadece ortada birkaç ipucu var. O ipuçlarından birini de Kürt meselesine yaklaşım üzerinden CHP Genel Başkan Yardımcısı Nihat Matkap veriyor:
"Eğer siyaset yapacaksanız bu sorunu izleyerek siyaset yapamazsınız. Olayın üstüne gideceksiniz. Efendim Kandil'i bombalayalım. Bombalıyorsunuz 20 - 30 senedir. Bu işten bir şey çıkmıyor. Bu konuyu konuşalım, tartışalım diyor bizim Genel Başkanımız. Siyasetin görevi sorun çözmek, sorunu izlemek değil ki."
Anlaşılan Yeni CHP, eski CHP gibi sorunları "izleyerek" değil üzerine giderek çözmeye çalışacak.
Peki, aynı anlayışı yeni kadroların oluşmasında da görebilecek miyiz?
CHP'nin bundan sonraki yolculuğu bu soruya kurultayda verilecek cevapla yakından ilişkili...
Önümüzdeki kurultayda bir genel başkan sorunu yok ama Parti Meclisi'ne girecek isimler üzerinden daha şimdiden "derin" bir kuşatma hareketi başladı.
Herkes kendi kafasındaki CHP'ye uygun siyasi aktörleri pazarlama derdinde... Kimse, "Artık genel başkan kendi çalışabileceği kadroları seçsin, sorumluluğu da üstlensin" demiyor. "Küçük olsun benim olsun" mantığı hâlâ CHP çevresinde prim yapan bir anlayış.
Birkaç gündür CHP kulislerinde dile getirilen "yeni" isimleri izliyorum. AralarındaUğur Dündar'ın da bulunduğu bu "yeni" isimlerle, CHP'de bugüne kadar görev almış eski isimler arasında doğrusu"siyaseten" bir fark yok.
Üstelik CHP, eski Türkiye'nin aktörleriyle gidebileceği en üst noktaya ulaştı. Şimdi yapması gereken Türkiye toplumunun temel sorunlarına dokunan o konuda fikir sahibi olmuş "yeni" siyasi aktörleri ön plana çıkartmak.
Bir anlamda derdi, evrensel sosyal demokrat siyasetin 2012 Türkiye versiyonunu üretebilecek siyasi aktörleri bünyesine katmak olmalı.
Bu ne içindeki Kemalist-ulusalcıları, ne de eski merkez sağcıları dışlamak anlamına geliyor. Aslında mevcut CHP yönetimi, parti içinde "azınlık" olan ama sesi yüksek çıktığı için sert muhalefet yapıyor görünen ve CHP'yi dar bir alana sıkıştıran"kaba ulusalcılar"la arasına bir mesafe koydu ama henüz kendi siyasi rotasının adını koymadığı için bu mücadele bitmiş görünmüyor.
Kurultayda yeni siyasi rotayla ilgili belirsizlik giderilir ve "CHP sorun üreten partiden sorun çözen partiye" dönüşürse bir şansı var. Aksi halde işi zor.
Celal Doğan ve Ali Özcan niye dolaşıyor?
Bu arada İstanbul eksenli iki siyasi aktörün Türkiye turu ilgimi çekti. Eski Gaziantep Belediye Başkanı Celal Doğan'la en son İstanbul il başkan adayı olup kaybeden Ali Özcan bugünlerde hem de yaz sıcağına rağmen harıl harıl Türkiye'yi dolaşıyorlar.
Trakya turu bitti şimdi Yalova-Bursa hattındalar... Yeni bir siyasi çıkış için nefeslerinin yetmeyeceğini biliyorum.
Peki, niye dolaşıyorlar?
CHP'nin "bir bileni" Gürsel Erol bilir mi acaba?
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
- İnce’nin şansı var mı?
6.08.2020 - En hakiki sahte siyasetçiler çağı
28.05.2019 - Yattaki sır isim: Abdullah Gül
6.05.2019 - Beşiktaş Kulübü’nde İmamoğlu kavgası
3.05.2019 - İmamoğlu’na o locayı kim ayarladı?
2.05.2019 - “AB’de HDP’ye siyaset hakkı vermezler”
28.04.2019 - Gel de şüphelenme
21.04.2019 - YSK İstanbul seçiminin yenilenmesine karar verirse
19.04.2019 - Kurul başkanları o kadar insanı nasıl buldu?
18.04.2019 - CHP yönetimi neden susuyor?
13.04.2019
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























taner
müge anlının yanıdaki.jeo fizikcilerden.şu fay kırılacak şurda deprem olacak diyenlerden. depreme tek bir çare var. sağlam bina yapacaksınız. jeofizkcilerin burda bir yeri yok ama tv lerimiz binaları yıkalım yerine yenisini yapalım yerine bu ezik mühendisleri çıkarıp fay tartışıyorlar