Markar ESAYAN
Kutuplaşma konusu son yılların favori olgusu. Evet bu bir olgu çünkü hiçbir toplum kesimi sonsuza kadar parya olarak yaşayamayacağı gibi, “efendiler” de efendilik konumunu yitirme olasılığından hazzetmezler, öyle itirazsız buyur etmezler.
Dolayısıyla ortaya bir gerilim çıkar.
Türkiye'de bu türden son hamle, tarihi bir başarı göstererek AK Parti siyasi kimliği ile son 13 yıldır boy gösteriyor.
Bu hareket, aslında Batıcı laikçilerin de karşısında “yenilecekleri” en münasip kesim.
Yani, eğer ben seksen yılda ülkeye bu kadar bedel ödettikten, çoğu şeyi elime gözüme bulaştırıp, son safhasında 40 bin ölüme mal olmuş bir bölünme sürecini başlatmış olsam, bununla da kalmayıp, ama kötü ve dar kafalı yönetim sayesinde, ama doğrudan soyarak ekonomiyi duvara toslatsaydım, AK Parti hareketi gibi benim pisliklerimi de temizleyen, ama beni de Fransız veya Ekim devrimleri gibi cezalandırmayacak bir aktöre yenilmeyi bir şans addederdim.
Çünkü soğukkanlı kalarak manzaraya baktıklarında bunun bir yenilgi değil, demokratik bir eşitlenme durumu olduğunu görecekler. İleri tarihlerde çocuklarımız birbirine düşmeyeceklerse bugün bu eşitlenmeyi başarırsak olacak bu. İnşallah...
Şahsen bir başkasından bir güç eşliğinde üstün duruma getirilmeyi bir hakaret sayarım. Bu insanın kendisini en fena şekilde aşağılamasıdır.
AK Parti, Türkiye elitlerinin karşısına tarihin çıkardığı büyük bir şanstır. Baksanıza, İstanbul sermayesi AK Parti döneminde beş kat büyümüş. Ülke dünyanın 17. büyük ekonomisi olmuş. Türkiye 1923-2000 yılları arasında sekiz yüz milyar dolar toplam zenginlik üretmişken, son 12 yılda üretilen toplam zenginlik miktarı 1 trilyon sekiz yüz milyar dolar olmuş. Bu para dindar, laikçi ayrımı yapmadan üreten, kazanan herkesin cebine girmiş.
Yani dindarlar, laikçilerin çöreklendiği devlet gelirlerini onların elinden alıp cebine atmamış, artı zenginlik yaratarak gelmiş. Ülkeyi baştan başa duble yollarla donatırken, gişelere “beyazlar giremez” tabelası asılmamış. Üçüncü köprü ve havalimanına da böyle tabelalar asılacağını zannetmiyorum.
Marmaray'a Erdoğan nefreti yüzünden binmeyen yaşlı bir kadıncağız tanımıştım. Bana Marmaray yerine metrobüsü kullanmamı tavsiye etmişti. Oturduğu apartmanda ise kendisine sabah ekmeğini ve gazetesini alan da başörtülü, AK Partili bir komşu teyzeymiş. Bu iki bilgiyi bana aynı sohbette anlatması oldukça trajikti.
Başka bir tanesinin de Erdoğan'ın ölmesi için adak adadığını duymuştum.
Bu bir hastalık hali.
Bu tavrın bir ahlaksızlık, hastalık olduğunu anlatmanız çok olası değil.
Kutuplaşma dediğiniz olgunun altındaki psikoloji bu. Üstünde de üst akıl var.
Bundan çok daha vahim olanı, üst yapıların, bu insanları bir denek olarak kullanıyor olması. Vesayet partileri, şimdilerde onlara eklenen PKK ve paralel yapı, medyaları ve söylemleri ile her gün nefret suçu işliyorlar.
Allah'ın her günü medyalarının yaptığı, siyasi liderlerin de destekledikleri, kendi kirli iktidar arayışlarına toplumsallık süsü vermek üzere yukarıdaki türden insanları daha da çıldırtmak. Gerçeklikleri ile oynayarak, Türkiye'nin bir mahvoluşa gittiğine, buna mani olmak için ise her türlü çılgınlığa başvurmanın ehveni şer olduğuna onları ikna etmek.
Ondan sonra da gelip faturayı kesip biçtikleri sözlerini çarpıtarak Erdoğan'ın önüne bırakmak.
Evet Salih Tuna'nın dediği gibi bu bir tür sapıklık.
Kutuplaşma eğer bir toplumsal kesimin eşitlik talebine karşı bir çıldırma haline tekabül ediyorsa, aman tatsızlık olmasın diye yeniden parya olmaya razı gelecek değil dindarlar.
Gezi'ye kadar iyiniyetli dindarlar, laikçiler ile birarada yaşamanın bir zemininin oluştuğunu zannediyorlardı.
Müslüman demokrat arkadaşlarım Gezi'de en çok açığa çıkan bu nefretten şaşkına dönmüşlerdi. İnsanlık adına ürkmüşlerdi de.
AK Parti'nin tek başına iktidar olamadığı 7 Haziran sonrası “ortam rahatladı” diyenlere de rastladım. CHP ile koalisyonun ülkeyi kutuplaşmadan kurtaracağını söyleyenlere de.
Keşke o kadar kolay olsaydı.
Her üç örnek de, AK parti hareketinin yenilgiyi kabullendiği, sahneden çekildiği varsayımına dayandığı için varsa bir rahatlama sağlamıştı oysa.
Hasılı, laikçilerin, dindar, rasyonel, vicdanlı ve sorumluluk sahibi Müslüman demokratlara yenilme olasılığı, tarihin bu ülkeye bahşettiği bir lütuftur.
Çünkü bu bir yenilgi değildir, iç barıştır.
Bu yenilgi, ülkeye demokrasi ve vesayete kapalı bir devlet sistemi armağan edecektir.
Tıpkı Marmaray ve duble yollarda olduğu gibi, ondan herkes yararlanacaktır.
Yazarlar
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları



































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.05.2019
2.05.2019
24.04.2019
21.04.2019
18.04.2019
16.04.2019
13.04.2019
10.04.2019
3.02.2019
28.03.2019