Mensur Akgün
Amerika-Türkiye ilişkileri tarihinde hiç olmadığı kadar gergin. İlk kez birden çok konu ve alanda eş zamanlı olarak ciddi sorunlar yaşıyoruz. Birinin çözümü ya da yönetimi için atılan adım diğerini daha da içinden çıkılmaz hale getirme, var olan gerilimleri arttırmak potansiyeli taşıyor. Sorunlar arasında bağlantı kurmak, birinin çözümünü diğerine bağlamak da pek mümkün görünmüyor.
Türkiye çoğu beklentisinde haklı. “Müttefikinden” çıkarlarına saygı göstermesini, meşru taleplerinin karşılamasını, egemenlik alanını yargı kararlarıyla genişletmemesini, kendisinin bile terörist olarak kabul ettiği örgütle işbirliğine gitmemesini, hepsinden önemlisi de gerçek bir ortak olarak görülmesini istiyor. Washington ve New York’taki davalardan rahatsızlık duyuyor. 15 Temmuz darbe teşebbüsünün arkasında Amerika’nın olabileceğini düşünüyor.
***
Yine de Ankara’nın amacı ABD ile bağları kopartmak, NATO’dan çıkmak ya da genel anlamıyla Amerikan emperyalizmini yenilgiye uğratmak değil. Öyle olmuş olsaydı Cumhurbaşkanı Erdoğan Başkan Trump ile buluşmaz, Washington’daki büyükelçilik kapatılır, ticari ilişkilerini kesilir, düşünce kuruluşları ve lobi grupları vasıtasıyla ABD politikası etkilenmeye çalışılmaz, uygulanmaya başlanan vize ambargosundan rahatsızlık ve üzüntü duyulmazdı.
Tam tersine Türkiye Amerika ile ilişkilerini sürdürmek ama aynı zamanda yeni bir düzleme taşımak istiyor. Washington’un iç işlerine müdahale etmemesini sağlamaya, başta Suriye ve Irak’ta olmak üzere çıkarlarına hassasiyet göstermesini temin etmeye çalışıyor. 15 Temmuz darbesini tertipleyenlerin iade sürecini başlatılmasını ya da bu konuda bir şeylerin yapılmasını bekliyor. Ankara’nın hedefi ilişkileri kopartmak değil sağlamlaştırmak.
Fakat bunu belli ki tırmandırma, kriz yönetimi, istediklerinin karşılanmamasının muhatabına maliyeti olacağını gösterme yöntemiyle gerçekleştirmeye çalışıyor. Kabul edelim ki kriz ve gerilim içeride de prim yapıyor. Rusya ve İran’a yakınlaşma da bu yöntem çerçevesinde önem taşıyor. Türkiye Amerika’ya çıkarlarına hassasiyet göstermezse Rusya’ya daha da yakınlaşabileceği mesajını veriyor. Amerika da bu yakınlaşmadan bariz bir rahatsızlık duyuyor.
Ancak pazarlık tek bir alanda olmadığı, sorunlar çok boyutlu ve çok taraflı olduğu için ABD Türkiye’nin elindeki kozları görünen o ki fazla dikkate almıyor. Bırakın talep ve beklentilerimizi karşılamayı bir kenara, vize ambargosu gibi müttefiklik ilişkisine hiç yakışmayan yaptırımları uygulamaya koyabiliyor. Anlaşılan artık Türkiye’yi Soğuk Savaş sırasında olduğu gibi jeopolitik bir etki odağı, koz veya zemin olarak görmüyor.
Bu algı kırılmasında kendi içimizde yaşadığımız sorunlar kadar ABD’deki yönetim krizinin de etkisi doğal olarak var. Ancak ABD ile olan sorunlarımızı çözmek, çıkar ve beklentilerimizin karşılanmasını sağlamak için sanırım yeni bir yöntem bulmak zorundayız. Belki de Türkiye’nin vize sorununu bir uçak krizi olarak görmesi, Büyükelçi Bass’ın gidişinden de yararlanarak tıpkı Rusya ile olduğu gibi Amerika ile de yeni bir sayfa açmak için inisiyatif geliştirmesi gerekiyor.
Aksi tabii ki mümkün. Bedel ödemeyi göze alarak Washington’la tüm ilişkilerimizi de kopartabiliriz. Bazılarının önerdiği gibi İncirlik üssünü kapatabiliriz. NATO’dan çıkabiliriz. Ülkemizi farklı bir ekonomik ve siyasi modele taşıyabiliriz. İki dünya savaşı arası dönemde olduğu gibi Rusya’ya iyice yakınlaşabiliriz. Fakat böyle yaparak, kendimizi yeni bir düzlemde konumlandırarak beklentilerimizin karşılanmasını, çıkarlarımızın korunmasını sağlayabilir miyiz o ayrı bir tartışma ve yazı konusu.
***
Ama neyse ki bu tartışmayı şimdi yapmak zorunda değiliz. Çünkü Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Başbakan Yıldırım’ın açıklamalarından Türkiye’nin krizi tırmandırmak niyetinde olmadığı, ilişkileri kopartmak istemediği anlaşılıyor. Her ikisi de vize kararına farklı biçimlerde tepki gösterdi fakat diyalog kapısını açık bıraktı. Başbakan Meclis Grubu konuşmasında “devletler aralarındaki sorunları konuşarak çözmek zorundadırlar” dedi. Ülkelerin arasındaki ilişkileri belirleyen faktörün karşılıklı menfaatler olduğunu vurguladı.
Umarız bu açıklamalar iki ülke ilişkilerindeki gerilimin azalmasına, sorunları yönetmek için yeni yöntemlerin denenmesine vesile olur. Unutmayalım ki dünya siyasetinde haklı olmak, hakkınızı alabileceğiniz anlamına gelmiyor. Hakkınızı almak güçlü olmayı, gücünüzü doğru alanda, yerde ve zamanda kullanabilmeyi gerektiriyor. Daha da önemlisi sabırlı ve rasyonel davranmayı, etkinizin artması için demokrasinizdeki eksiklikleri gidermeyi…
Yazarlar
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolYargı niye böyle? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUÇevremiz çok bilinmeyenli bir denklem gibi, yoksa bilinebilir mi? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHakan Fidan'ın diploması 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasHükümet yalanladı konu kapandı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMehmet Ali Sebük’ü neden kimse hatırlamıyor? 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTUtanmazlığın ve Çürümüşlüğün Belgesi: Sahte Diploma Skandalı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraÇağdaş Türkiye 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazAYM kararı yargıyı bağlayacak mı? 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞMeslek liseleri tartışmaları (1) 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜR‘Dijital devlet’ işgali: Girilmedik kurum yok! 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERİki öncü şirkete nasıl sızıldı: Denetimsizliğin çürüttüğü devlet 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEKaş yaparken göz çıkarmak 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUDemokratlar, ümmetçiler, ırkçılar 6.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezEkonomiyi düzeltmekle iş bitmez 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTerörsüz Türkiye hedefi: Hukukun ve siyasetin rolü 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKalemşörler ve Çubuk Ustaları da Silah Bıraksın! 5.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciÇürüme! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplum Çağrısı; Hasta Tutsaklar 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNMisak-ı Suriye! 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKUVVETLER AYRILIĞI YOK İSE… 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanBatı artık Kiev’de Zalujni’yi görmek istiyor gibi 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRGüvensizliğin gölgesinde siyaset: Geçen yıla kıyasla korku düzeyimiz yükseldi, peki neden? 4.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın korktuğu başına geldi 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBatı, Türkiye, ulus-devlet: Vazgeçmenin fırsatları ve riskleri 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPartiler ve toplum nereye gidiyor? 3.08.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRKomisyon hayırlara vesile olsun inşallah… 2.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİHıristiyanlıktaki “kurtuluş” fikrinin İslamda yeri olabilir mi? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYAzerbaycan ile Rusya arasında savaş çıkar mı? 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSüreç ya da Çözüm Komisyonu 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUKötülük durur durur, seni de vurur! 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’de istikrarı sağlamak mümkün mü? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENBeyaz Toroslu savcı olayına iktidar nasıl bakıyor? 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANTartışmayı kazanmaktan önce becermek gerek 21.07.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYABeşiktaş düzene karşı çıktı: Sessiz devrimin adı olacak 19.07.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerULUSAL KİMLİK DAVASI 18.07.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTaşıyıcı koalisyonlar ve ormanın içindeki CHP 17.07.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
23.07.2025
13.07.2025
18.06.2025
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024