Mensur Akgün
Güya Filistin sorununu çözmek, İsraillilerin ve Filistinliler bir arada barış ve refah içinde yaşamasını sağlamak için ABD Başkanı Trump’ın damadı Kushner’in liderliğindeki bir ekip tarafından hazırlanan plan, resmi sıfatıyla vizyon belgesi pek çok ertelemeden sonra İsrail seçimleri öncesinde ve azil süreci işlerken bazı Arap ülkelerinden büyükelçilerin de katıldığı bir törenle Salı günü Beyaz Saray’da açıklandı.
İsrail Başbakanı ve gelecek seçimlerde ona en yakın rakibinin de hazır bulunduğu seremonide ekleriyle birlikte 180 sayfayı geçen belgenin sunulan özeti alkışlarla karşılandı. Çoğu Arap ülkesi planı kabul edilemez bulmadı, Katar bile dolaylı bir üslupla belgeyi müzakere zemini olarak gördüğünü ima etti. Bazıları BM Güvenlik Konseyi kararlarını, 1967 sınırlarını hatırlatsa da ciddi tepki göstermedi.
En sert tepkiyi İran ve Türkiye verdi. AB’den de BM parametreleri hatırlatması geldi. Rusya belgeyi inceleyeceğini söyledi, Çin mutsuzluğunu belli eder bir açıklama yaptı. Ürdün ve Kuveyt karşı olduklarını belirtti. Mısır müzakerelere başlayın dedi. Törende yer almayan ve hakları bariz bir şekilde gasp edilen Filistin Yönetimi ise belgeyi kabul edilmez buldu, böylesi bir zeminde müzakere etmeyeceğini, belgenin kendilerine dayattığı koşulları kabullenmeyeceğini belirtti.
* * *
Gerçekten de Trump Planı kabul edilebilir bir belge değil. Filistinlilerden tüm kazanımlarından zemindeki gerçeklikle uyum sağlamak adına bir kez daha fedakarlık etmeleri, BM kararlarını unutmaları isteniyor. Belgenin 5’inci sayfasında BM Genel Kurulu’nun 700’e yakın, Güvenlik Konseyi’nin 100’e yakın kararının olduğu ancak bunların barışı sağlamadığı, gerçekçi bir çözüme ulaşılmasına yardımcı olmadığı söyleniyor.
Bir sonraki bölümde ise onlara göre gerçekçi olan çözümün temel kavramsal parametreleri sıralanıyor. Daha sonraki bölümlerde tarafların meşru görülen beklentilerine ve güvenliğin daha doğrusu İsrail’in güvenliğinin önceliğine yer verilmiş. Ondan sonra da dört yıl içinde gerçekleşmesi istenen bu çözümün toprak, harita, yerleşim birimlerinin geleceği, mülteciler konusu ve hatta yerinden edilmesi gereken Filistinliler için düşünülenler sıralanmış.
Belgede iki devletli çözümden söz edilmiyor ama Filistinliler için iyice küçültülmüş, birbirleriyle olan coğrafi bağlantıları kopartılmış, başkenti Doğu Kudüs’ün kenar mahallesi haline gelmiş, dış işlerinde ipotekli, güvenliği İsrail’e emanet devlet gibi bir yapı öngörülüyor. Kendilerine Trump Yönetimince tanınan bu “ayrıcalıktan” yararlanmaları için de bazı koşulları yerine getirmeleri bekleniyor.
Herşeyden önce İsrail’in rızası olmadan herhangi bir uluslararası kuruluşa üye olmamaları talep ediliyor. Uluslararası Ceza Mahkemesi’nde İsrail ya da ABD vatandaşlarına karşı dava açmamaları, açtılarsa sonlandırmaları, Interpol’den yararlanmaya kalkmamaları, İsrail’in terörist addettiklerine ve ailelerine maaş ödememeleri de diğer açık ya da satır aralarına gizli pek çok koşul gibi olmazsa olmazlar arasında.
Ancak tüm bu koşullar yerine getirilirse Filistin’in devlet olarak tanınması ve planın ekonomik ayağının uygulamaya konması dendiğine göre mümkün olacak. Tabii ki demokrasi, insan hakları, serbest piyasa ekonomisinin koşullarını da yerine getirmeleri halinde, IMF’e üye olabilecek seviyeye gelmeleri durumunda. O zaman Filistin öngörülen sınırlar içinde “devlet” olarak tanınacak, yakın komşularıyla birlikte 50 milyar dolarlık bir kaynaktan yararlanacak.
Bu zamana kadar verdikleri siyasi mücadele ve planın içeriği düşünüldüğünde Filistinlilerin önerilen devlete benzeyen bu otonom siyasi yapıyı kabullenmelerinin zor olduğunu söyleyebiliriz. Unutmayalım ilk taksim planı 1937’de Peel Komisyonu tarafından önerildi, Filistin taksimi ancak 1988’de dönemin çok özgün koşulları altında Cezayir’de kabul etti, Güvenlik Konseyi’nin 242 ve 338 sayılı kararlarına referans verdi, 1967 sınırları temelinde sağlanacak iki devletli çözüme ancak 51 yıl sonra evet dedi.
* * *
Şimdi bunun çok daha gerisinde, uluslararası hukuka ve BM kararlarına aykırı bir şekilde zeminde gerçekleşmiş değişikliği kabul etmeleri isteniyor. Kabul etmelerini sağlamak için de bir yandan havuç, öbür yandan sopa gösteriliyor. Üstelik kendileri için öngörülen siyasi akıbeti kabul etseler, imkansızı imkanlı hale getirseler bile planın gerçekleşeceğinin, dört yıl sonra oluşan yeni şartlara uyum sağlamalarının istenmeyeceğinin hiçbir garantisi yok.
Şartlar muğlak, zemin kaydan, Amerika oynak ve Arap ülkelerinin çoğu da Filistin denen sorundan bir an önce kurtulma derdinde. İsrail’in kendi muhalefeti kadar bile tepki veremiyorlar. Belli ki ABD artık altında kendi imzası olan, olmasa da bağlayıcılığı bulunan Güvenlik Konseyi kararlarını da kabul etmeyecek. İsrail’in yanında olacak. Rusya ve İran bölgenin siyasi fay hatlarındaki kırılmalardan yararlanacak.
Kimsenin elinde çözümü sağlayacak, Filistinlilerin kazanılmış haklarını koruyacak sihirli bir formül yok. Yine de Türkiye olarak Filistinlilerin haklarını korumak istiyorsak sadece eleştirmekle yetinmemiz, yeni ve yaratıcı çözümler üstünde düşünmemiz bana şart gibi geliyor. Ayrıca ittifak kurabileceğimiz, dayanışma içinde hareket edebileceğimiz aktörlerin sayısı da giderek azalıyor…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024