Mensur Akgün
Yılı belli değil ama Amin Maalouf günlüklerini 9 Kasım Salı günü tutmaya başlamış, 9 Aralık Perşembe günü de 210 sayfa yazdıktan sonra bitirmiş. İnternet ve cep telefonundan söz ettiğine göre çok eskileri anlatıyor olamaz. Son 20 yıla baktım, sadece 2004 ve 2010’da 9 Kasım Salı gününe denk geliyor.
Demek ki 17 ya da daha büyük bir olasılıkla 11 yıl önce bir gün bizim fark edemediğimiz fakat Maalouf’un gözlemleyebildiği şeyler olmuş. Önce Cornwall’dan yayın yapan bir radyo istasyonu susmuş, elektrikler kesilmiş, internet bağlantısı kopmuş.
Sonra dedikodular yayılmış, nükleer bir savaşın çıktığı düşünülmüş. Amerika’yı tehdit eden Çeçen lider Serdarov’a karşı verilen tepki yüzünden küresel çapta bir savaşın başladığına inanılmış. Dünyanın sonunun geldiği varsayılmış.
Maalouf, daha doğrusu onu günlüklerinde temsil eden kahramanı Alexandre, kısaltmasıyla Alex, Atlantikte bir yerlerlerde babasının satın aldığı adasında neredeyse yalnız yaşadığı için olan biten hakkında bir süre sadece tahmin yürütebilmiş. Bu arada kendisini, adasını, adasının içinde yer aldığı Les Chirons takım adalarını anlatmış.
***
Adasının adı pek yabancı sayılmaz. Antakya anlamına gelen Antioche’da yaşıyor. İnsanların olduğu, yaşamın normal akışının sürdüğü ana adaya ise med-cezir sayesinde ortaya çıkan dar bir geçitten bisikletiyle gidiyor. Fakat belli ki Maalouf’un adası Pamuk’un adası Minger kadar gelişmiş bir yer değil.
Daha mütevazı, daha kendi halinde. Bağımsızlık gibi bir beklentisi ya da kaderi yok. Veba da yok. Zaten Antioche çok küçük. Biri yazar, diğeri çizer iki kişinin yaşadığı bir yer nihayetinde. Komşu adadakiler ise daha ziyade geleceklerinden endişeliler.
Başlarına geldiğine inandıkları felaketlerden dolayı adadaki yabancıyı, Maalouf’un adasıyla ana ada arasında geçişi kontrol eden Kayıkçıyı sorumlu tutuyorlar. Hatta saldırıp evini yakıyorlar.
Kayıkçı ilginç bir insan. Yazının protagonisti bile denebilir. Doğa üstü güçlere sahip. Alex bunu başta bilmiyor. Amerikalı arkadaşı Moro’yu aramasıyla Kayıkçının, bir mitoloji kahramanının adıyla anılan Agamemnon’un gerçekte kim olduğunu anlıyor.
Moro da ABD Başkanı’nın danışmanı. Şili’yi ziyaretleri sırasında başlarına gelen olağan dışı olayları aktarırken ve Antioche’da yaşananlara anlam katarken eski Yunan’dan bir devlet insanın adını taşıyan müzakereci Demosthenes vasıtasıyla Agamemnon’u tanımamızı sağlıyor.
Agamemnon ve Demosthenes’in Empedokles’in Dostları adlı bir grubun, ulusun, belki de medeniyetin üyeleri olduklarını öğreniyoruz günlüklerden. Nereden geldiklerini bilmiyoruz. Uzaydan da olabilir, okyanusun herhangi bir köşesinden de. Maalouf bu bilgiyi bizimle paylaşmamış.
Bana kendisi de bilmiyor, bilmek istemiyor, önemsemiyor gibi geldi. Kitap boyunca da bize zaten sadece dört, Kraliçe Elektra’yı da sayarsak beş Empedoklesliyi tanıtıyor. Oysa bu “insanlar” dünyayı nükleer bir felaketten kurtarmakla kalmıyor, aynı zamanda hastalıkları tedavi edip mucizeler de gerçekleştiriyor.
Dünyanın bambaşka yerlerinde çatışmada ölenleri canlandırdıklarını, ölümcül hastalığı olan ABD Başkanını tedavi ettiklerini okuyoruz. Yüzlerce hastane gemisiyle insanlığın yardımına koşuyorlar. Ancak herkes onlara minnettar değil. Amerika’nın malum bazı kurumları hegemonyanın yitirileceğinden endişeli.
Günlüklerin sonlarına doğru Potomac Nehri’ndeki hastane gemisine saldırıldığını, 31’i Empedoklesli olmak üzere 123 insanın öldürüldüğü bir bombalama eylemi yaşandığını öğreniyoruz. Bu yüzden de Antioche adası tekrar kararıyor, internet yine kopuyor, bir gece önce sahilde demirli duran hastane gemisi gidiyor.
Bizler gibi düşünmeyen, ihtiras ve kibir peşinde koşmayan Empedoklesliler kendilerine yapılanı anlayamıyorlar. Saldırı nedeniyle dünyadan çekilmeye, insanlığı kaderiyle baş başa bırakmaya karar veriyorlar. Bize karışıp, bizler gibi olmaktan korkuyorlar.
Maalouf onları yine de geri getiriyor, günlüklerini, Yapı Kredi Yayınları’ndan Ali Berktay’ın kusursuz çevirisiyle çıkan Empedokles’in Dostları romanını, anlatıcısı Alex’i mutlu ederek bitiriyor. Ona aşk, sağlık ve biraz da ölümsüzlük bahşediyor. Yalnızlıklar kalesi olan ada bambaşka bir yere dönüşüyor.
Okuyucuları da muhtemelen benim gibi Maalouf’un mükemmel diline ve muhteşem kurgusuna hayran kalıyor. Ama Alex kadar mutlu oluyorlar mı ona çok emin değilim. Çünkü romanda dışarıdan bir kurtarıcı gelmediği takdirde nükleer silahlarla kendimizi yok edeceğimiz söyleniyor.
***
Ben hafta içinde Maalouf’un romanını okurken bir önceki kitabını, kendi ailesinden ve geçmişinden yola çıkarak uygarlıkların nasıl batmakta olduğunu anlattığını düşündüm. Tarihin ve denemenin bittiği yerde kurgu başlamış dedim. Pek çok eleştirmenin, okuyucunun, tanıtım yazısının aksine Empedokles’in Dostlarını da umutsuzluğun çığlığı olarak gördüm.
Yine de bu tür çığlıklar, çağrılar, uyarılar arttıkça gündelik hayatımızı, talep ve beklentilerimizi gözden geçirmemiz, günün birinde nükleer silahlanmaya farklı bir gözle bakmamız, hepsinden önemlisi de insanlığımızın özünü hatırlamamız mümkün olacak gibi geldi bana.
Önerim, bu veya bundan sonraki bir hafta sonunda Amin Maalouf’a vakit ayırmanız, kolay okunan akıcı dilinin keyfini çıkartmanız. İsterseniz Truva destanı nedeniyle Homeros’a, nükleer silahlar yüzünden Kenneth Waltz’a da biraz zaman ayırabilirsiniz. Ya da onları bir kenara bırakıp güzel bir müzikle kitaptan aldığınız tadı arttırabilirsiniz. Mutlu, huzurlu, sağlıklı bir hafta sonu dileğiyle...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
4.06.2025
11.05.2025
12.02.2025
29.01.2025
8.01.2025
25.12.2024
15.12.2024
27.11.2024
6.11.2024
20.10.2024