Mesut YEĞEN
7 Haziran’ın kapayıp, 15 Temmuz’un yeniden araladığı kapıyı Bahçeli ardına kadar açmış görünüyor. MHP lideri, Erdoğan’ı kızıl elmasına, başkanlığa kavuşturmaya kararlı gibi.Türk tipi başkanlık MHP’nin Erdoğan’a desteğiyle hayat bulacak, vaziyet bunu gösteriyor. Lakin şu iki şeyi de görmek lazım: Olur da gerçekleşirse, Erdoğan sadece MHP (ve Ak Parti) sayesinde başkan olmayacak ve Erdoğan’ın başkanlığı başkanlıktan fazla bir şey olacak. Şöyle ki...
Olur da gerçekleşirse, ‘sıtmaya razı’ milliyetçi ve dindar seçmenler Erdoğan’ı başkan yapacak, buna şüphe yok ama onlardan önce bürokrasi ve burjuvazi yolu açmış görünüyor. 15 Temmuz’la birlikte ne bürokrasinin ne de burjuvazinin Erdoğan’ın başkanlığına itiraz edecek takati kalmış görünüyor. Haddizatında, takatsizlik bir yana, bu ihtimalden usul usul heyecanlanmaya başladıkları bile söylenebilir. Erdoğan’ı başkan yapmak istemeyenlerin bilinen ‘yetersizlikleri’ de önemli tabii ki ama Erdoğan’ı başkan yapacak ‘MHP fazlası’ şey bu: Bürokrasinin ve burjuvazinin birkaç sene öncesine kadar yeminli Erdoğan muhalifleri artık Erdoğan’ın başkanlığından heyecan duyar haldeler. Büyümüş Türkiye, büyümüş servetler hayallerine garkolmuşa benziyorlar.
Erdoğan’ın başkanlığının başkanlıktan fazla olacağı meselesine gelince... Burada kast ettiğim, muhtemel başkanlığın Türk tipi başkanlık ya da ‘reislik’ olacak olması değil. Kast ettiğim şu: muhtemel başkanlık Türkiye’yi daha keyfi, daha kişisel, daha otoriter bir siyasi vaziyetle buluşturur bu ortada; ama bir de, bir zamandır yaşadığımız Batı’yla gerginliği ve bölgesel çatışmalara dahil olma halimizi iyice pekiştirir. Muhtemel başkanlık durumunda, pek muhtemelen, Kürdlere, Alevilere, sekülerlere karşı daha otoriter, Batı’yla daha gergin, bölgeyle daha kavgalı bir Türkiye’de yaşamaya başlayacağız. Bu da aşağı yukarı şu demek: 1950’den beridir bildiğimiz, alıştığımız Türkiye’de olmayacağız.
Peki, böyle bir Türkiye’de yaşamak istemeyenler? Ne yapacağız, ne yapmalıyız? “Burası bizim değil, bizi öldürmek isteyenlerin ülkesi” türünden zevzekliklere bölenecek halimiz yok elbette. Yapmamız gereken ilk şey temel bir şeyi unutmamak: Hayat devam ediyor, devam edecek. Bu da şu demek: Siyaset devam edecek, Türkiye’yi başka bir yer kılmak için siyasi imkanlar hep olacak. Bir kere, başkanlık, olur da gerçekleşirse, üç büyük siyasi momentten geçerek gerçekleşecek: Parlamento oylaması, anayasa değişikliği referandumu ve başkanlık seçimi. Bu üç büyük moment boyunca siyasetin imkanları var kalmaya devam edecek. Gerçekleşirse, Erdoğan başkan seçildikten sonra da.
Naçizane, bu üç momentin Kürdlere, Alevilere, sekülerlere karşı daha otoriter, Batı’yla daha gergin, bölgeyle daha kavgalı bir Türkiye’ye geçiş momentleri olmasını engellemenin yolunun Erdoğan’ın kurduğu milliyetçi-muhafazakar blokun karşısına bir demokrasi bloku dikmekten geçtiğini düşünenlerden değilim. En azından şimdilik. Zannımca, bu fazlasıyla ‘kalanı korumaya’ odaklı bir siyaset ve üstelik Erdoğan’ın bir araya getiremediği herkesin bir demokrasi blokunda toplanmaya niyeti de yok. Bu durumda, ‘kalanı korumak’ yerine ‘olabilecekleri engelleme’ siyasetinin peşine düşmek gerekiyor. Bu da kabaca şu demek: Beka meselesini halletmek üzere takip edildiğine inanmamız istenen “ülke içinde baskıcı, Batı’ya karşı hasmane ve bölgeye yönelik aşırı müdahil” siyasetin ülkeyi beka meselesiyle başbaşa bıraktığını Türkiye’ye, seçmenlere açık seçik anlatmak. Bunu hakkınca yapabilirsek olabilecekleri engellemek belki mümkün olabilir. Olmazsa da yapacak bir şey yok. Hayat da devam edecek, siyaset de...
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
24.08.2025
9.08.2025
19.07.2025
13.07.2025
29.06.2025
15.06.2025
1.06.2025
18.05.2025
4.05.2025
8.04.2025