M.Şükrü HANİOĞLU
Gündemimizin önemli maddelerinden birisi haline gelen “sistem” meselesini kişiselleştirici ve indirgemeci yaklaşımlardan kaçınarak tartışmak gereklidir
Türkiye önümüzdeki seçimlerden yeni anayasa yapımına uzanan bir alanı "sistem" tartışması ekseninde değerlendirmeye başlamıştır. Bu çerçevede seçimlere "başkanlık plebisiti," yapılacak toplumsal sözleşmeye ise "sistem değişimi belgesi" olarak yaklaşma eğilimi güçlenmiştir.
"Türk usûlü" sistem
Darbecilerin hazırlattığı 1982 Anayasası, vesayete ait alanları koruyacağı düşünülen cumhurbaşkanının yetkilerini parlamenter rejimin sınırlarını zorlayacak derecede artırmıştır.
Vesayetin tepe makamı olarak görülen ve "siyaset"e asla terkedilmeyeceği varsayılan bu "kale"nin güçlendirilmesi, rejimi savunacak kurumlara atamalar yapması, uygulamada, bir "çeyrek başkanlık" sistemi tesis etmiştir. Böylece, günümüzde farklı bir kavramsallaştırma amacıyla kullanılan, "Türk usûlü" rejimin temelleri atılmıştır.
Vesayet rejiminin "yüksek siyaset" merkez üssü Çankaya'yı bırakmama amacıyla yarattığı "367 Krizi"ne siyasetin cumhurbaşkanlığını vesayet alanından çıkartacak "halkoyu ile seçim" cevabını vermesi, "Türk usûlü" rejimin daha da karmaşık bir karakter kazanmasına neden olmuştur.
Parlamenter rejim için olağan olmayan yetkilere sahip olan cumhurbaşkanının başkanlık sistemlerinde olduğu gibi yasama seçimlerinden ayrı bir halkoylaması ile göreve getirilmesi "çeyrek ile yarım" arasında konuşlanan bir yapılanma üretmiştir. Yaratılan bu sistem, ne başkanlık ne de parlamenter sisteme uyan, yürütme erkinin kullanımı alanında ciddî karmaşa yaratan ve fazlasıyla sorunlu bir rejimin doğmasına yol açmıştır.
Sistemi tartışmak
Bu nedenle, süreç içinde fiilen her türlü sistemi denemiş olan Türkiye'nin temel sorununun "katılımcı demokrasinin nasıl geliştirileceği" olmasına karşılık, mevcut karmaşanın izalesi gündemin öncelikli maddelerinden birisi haline gelmiştir.
Bu yapılmaya çalışılırken karşılaşılan iki temel sorun bulunmaktadır. Bunlardan en önemlisi konunun kişiselleştirilmesidir. Günümüzde başkanlık sistemine karşı dile getirilen "olumsuz" tezlerin neredeyse tamamı konuyu mevcut cumhurbaşkanı üzerinden değerlendirerek kişiselleştirmektedir.
İkinci sorun ise başkanlık sistemi savunusu yapan yaklaşımların değişimin muhtemel getirileri konusunda "karar alma süreçlerinin hızlanması" benzeri "avantajlar" ile "başka toplumlarda da uygulandığı" ve "bize daha uygun olduğu" gibi vurgular dışında kapsamlı ve yapısal gerekçeler ortaya koymamalarıdır.
Bunun neticesi olarak "sistem" tercihi kişisel ya da indirgemeci bir boyutta ele alınmaktadır. Buna karşılık hakkında geniş bir literatür bulunan "sistem" tartışmasının rejimin temel özellikleri çerçevesinde değerlendirmesi daha anlamlı sonuçlara ulaşılmasını mümkün kılacaktır.
Bize mi özgü?
Türkiye parlamenter ve başkanlık sistemlerinden hangisinin daha avantajlı olacağını tartışan ilk toplum değildir. 1960'lı yıllarda Hollanda'da süregelen koalisyon hükûmetlerinin karar alma ve uygulamadaki sorunlarından şikâyetçi olan toplumsal gruplar Democraten 66 Partisi çatısı altında örgütlendikten sonra parlamenter rejim yerine ABD'dekine benzer bir başkanlık sistemine geçiş tartışmasını başlatmakla kalmayarak, konunun Cals-Donner komisyonunda ele alınmasını da sağlamışlardır.
Benzer şikâyetleri dile getirerek, "başkan"ın değişik eksenlerde bölünen İsrail toplumunu birleştireceği tezini savunan ve Yitzak Şamir gibi siyasetçilerin başını çektiği bir hareket aynı tartışmayı 1980'lerde İsrail'de gündeme getirmiştir. Son yıllarda Avusturalya'da benzer bir tartışma ivme kazanmış durumdadır.
Türkiye'de Turgut Özal tarafından başlatılan tartışma ise bunlardan farklı olarak kişiselleştirilmiş ve "belirli bir siyasetçinin başkanlığının ne gibi neticeler doğuracağına" indirgenmiştir. Buna karşılık yapılabilecek sistem değişikliğinin "getirileri" de fazlasıyla indirgemeci bir yaklaşımla ele alınmıştır.
Nasıl yaklaşalım?
Dolayısıyla söz konusu iki sistemi varolan geniş literatürün temel tartışma eksenleri üzerinden karşılaştırmak anlamlı olacaktır. Bu alanda yayımı üzerinden otuz yıl geçmesine karşılık iki sistemin en analitik karşılaştırmasını sunan Juan Linz'in "Başkanlık veya Parlamenter Demokrasi Fark Yaratır mı?" çalışması anlamlı ipuçları sunabilir.
Linz'in parlamentarizmin başkanlık sistemine göre daha dengeli demokratik rejimler yarattığı tespiti karşı görüşü savunan akademisyenlerce önemli eleştirilere uğratılmıştır. Buna karşılık onun çalışmasında ortaya konulan temel karşılaştırma soruları elimizdeki konuyu kişisellikten arındırarak "sistem tartışması"na dönüştürmek amacıyla kullanılabilir.
Başkanlık sisteminin parlamenter rejime göre en önemli dezavantajı, her ikisi de "halkın oyu ile seçilen ve kendilerini ona karşı sorumlu gören" başkan ve yasama arasında varolan ve değişik süreçlerde "patlama" eğilimi gösteren anlaşmazlıkları çözecek "demokratik bir ilke"nin (parlamenter rejimdeki güvensizlik oyu benzeri) olmamasıdır. Bu anlaşmazlıklar demokrasi kültürünün etkin olduğu toplumlarda geliştirilmiş teâmüller yardımıyla çözülmektedir. Demokrasinin "işleyişi" alanında güçlü teâmüller yaratamamış olan Türkiye'nin böylesi anlaşmazlıkları nasıl aşabileceği ciddî tartışmayı gerektirmektedir.
İkinci olarak, başkanın "belirli bir dönem için" seçilmesi, partisinin ya da seçimde onu destekleyen partilerin desteğini yitiren bir liderin görevini uzun süre bu koşullar altında yürütmesi neticesini doğurabilmektedir. Başkanlık sistemi bu alanda parlamenter rejimin sahip olduğu esnekliğe sahip değildir. Uzlaşmaya dayalı demokrasi karnesi zayıf Türkiye böylesi bir senaryo ile karşılaştığında ne yapacaktır?
Üçüncü olarak, başkanlık rejimi siyasette "kazanan hepsini alır" yaklaşımını güçlendirmektedir. Türkiye gibi siyasetin parlamenter sistemde dahi "paylaşım"a yanaşmadığı bir toplumda bu eğilimin güçlenmesi ne gibi neticeler doğurabilir?
Dördüncü olarak "halk tarafından belirli bir programı icra ile görevlendirilme," başkanı "misyon gerçekleştiricisi" konumuna sokarak muhalefete karşı daha sert tavır almasına neden olmaktadır. Siyasetin "taleplere cevap verme" değil "davaya hizmet" biçiminde kavramsallaştırıldığı Türkiye'de başkanlık sistemi bu alanda nasıl bir değişime neden olacaktır? Bunlara ek olarak başkanlık sistemi doğrudan halkoyu ile seçilen liderlerin partilere bağımlılığını azaltmaktadır.
Bu nedenle başkanlık rejimi parti disiplininin zayıf olduğu yapılarda daha başarılı olmaktadır. Türkiye gibi parti disiplininin fazlasıyla güçlü olduğu bir toplumda "liderlik" vurgusu kuvvetli başkanlığın Max Weber'in öngördüğü "liderlik demokrasisi"ni güçlendirmesi nasıl önlecektir?
Konuya böylesi sorular çerçevesinde yaklaşmak şüphesiz "seni başkan yapmayacağız"- "bize daha uygun" ekseninde gerçekleştirtilen bir münakaşadan daha yararlı olacak, "sistem"i sistem olarak tartışmamızı mümkün kılacaktır.
Yazarlar
-
Hakan AKSAYZindanın kapıları açıldı ve muhalif lider serbest bırakıldı 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluSiyasi belirsizlik rüzgarıyla, ‘erken’ seçime doğru… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Sahur Pilavı… 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBu çağda harita böyle değişiyor 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERÖzgür Özel CHP’de neyi değiştirdi? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasTrump niçin İran’ı vurdu? 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazKılıçdaroğlu, Erdoğan’a hizmet etmeye hazır 26.06.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
19.11.2018
12.11.2018
5.01.2018
29.10.2018
22.10.2018
15.10.2018
24.09.2018
16.09.2018