Murat BELGE
Dinî ideoloji ve millî ideoloji... Bunlar iki “kapalı” ideolojilerdir. Onları kapatan, kapalı kılan şey de, getirdikleri çok güçlü “biz” kavramıdır; bu “kimlik” sorunudur. Dışlayıcı bir “biz”dir bu. “İçlediği”ni mutlak “değer”le donatır; “dışladığı”nı, “ötekileştirdiği”ni ise hiçleştirir. “Öteki” ile “düşman” arasındaki mesafe son derece kısadır. “Öteki”, hemen “nesne”ye dönüşebilir, hemen “insansızlaşabilir”. Onu “öteki” ilân eden “biz”e, onun üzerinde her türlü tasarruf hakkı doğar. Duruma göre ona ister işkence yapar, ister öldürürsünüz. Bunun için vicdan azabı duymanız gerekmez.
“Kapalı” demek, doğal olarak, “statik” demektir. Dolayısıyla, her “ideoloji”, bir tür “değişmezlik” arar. Ne var ki, gerçeklik sürekli bir değişim/dönüşüm içindedir. İdeoloji, gerçekliği bize “anlaşılır” kılmak için var: “gerçeklik şöyle şöyle; dolayısıyla sen şöyle şöyle davran” der bize. Ama durmadan değişen bir şeyi bir değişmezlik çerçevesi içinde kalarak açıklamak, kendi içinde çelişki ve son kertede imkânsız bir çaba. Bu nedenle bütün ideolojiler, “kapalı” kalma yolunda bütün direnişlerine rağmen, bir yandan da değişime açıktırlar. Bunun yolu yordamı da “eklemlenme” dediğimiz fenomendir. İdeolojiler birbirlerinden birtakım ögeler alabilirler ve alırlar.
Yazıya “dinî ideoloji ve millî ideoloji” diyerek başladım. Bunlar aslında birbirinden ayrı ideolojiler ve bazen “düşman ideolojiler” hâline gelebilirler. Ama, işte, bu ülkede bir Türk-İslâm Sentezi” ideolojisi var. Her ikisinden uygun ögeleri alıp birbirine eklemleyerek üretilmiş (aslında yoktan “üretilmiş” değil elbette; varolandan “türetilmiş” diyelim) bir ideoloji bu; bir anlamda bir “revizyon”. Adındaki “sentez” kelimesinin ima ettiği gibi “sentetik”. Son analizde, her ideoloji böyledir. Onun için de “güneşin altında yeni” bir şey söylenemez. Aynı zamanda her söylenen yenidir; çünkü ezelden beri varolan ideolojik ögelerin yeni bir harmanıdır.
“Türk-İslâm Sentezi”, dinî bir ortamda, dinî bir kültürde doğmuş ve yetişmiş bazı kimselerin, ırkçı-milliyetçi bir ideolojiyle yetişmiş bir kesime uzattığı zeytin dalı ya da barış çubuğu olmak üzere “imal” edildi; “Biz Türk’ü aldık kabul ettik, sinemize bastık. Siz de İslâm’ı alın, kabul edin. Geri kalan dünyayla kardeş kardeş mücadele edelim.”
Bunun ikram edilmesinden kısa bir süre sonra, 12 Eylül oldu. O tarihlerde Soğuk Savaş devam ediyordu ve bu “soğuk”luğun Afganistan’da Sovyet işgaliyle ısınması, Amerika’da, Sovyetler’e karşı yeni bir silâh olarak İslâm’ı destekleme ve mücadele edebilecek şekilde donatma fikrinin doğmasına yol açmıştı. Böyle bir “uluslararası konjonktür” biçimlenirken, buradaki 12 Eylül yönetimi de “Türk-İslâm Sentezi” gibi bir ideolojiye yaklaşmakta sakınca görmedi. Bir pürüz vardı, aslında. Onlar, “Atatürkçüler” olarak, her ne kadar sevmeseler de, ideolojide Batı’ya da bir yer açmanın gerekli olduğunu düşünüyorlardı. “İdeolojiler eklemlenebilir” demiştim. Generaller böyle bir teveccüh gösterince, “Türk-İslâm Sentezi’nin patentini elde tutanlar da cemileye karşılık bir iyi niyet jesti yaptılar; Batı’yı, “teknolojik güç, kudret” kılığında, hanelerinden içeri almayı kabul ettiler.
Ama dünya iş tersine döndü. “Sovyetler” yıkılınca Amerika’nın “İslâmcı mücahit”lere verdiği misyon anlamsızlaştı. Öte yandan, onlar zaten edindikleri donanımı Amerika’yla mücadeleye yönlendirmişlerdi.
Burada ise, tırmanan, öncelikle İslâmcı bir siyasî hareket, yılların “Kemalist vesayet”ini tehdit etmeye başlamıştı. İktidarı elde tutmaya devamın çaresi, laikleşmiş kesimin “İslâm fobisi’ni körüklemek gibi göründü. Bu son on yılın hikâyesi.
Şimdi, gördüğüm kadarıyla, iktidar da topluma “barış çubuğu” olarak “Türk-İslâm Sentezi”ni sunuyor.
“Onlar da insan” diyen bir Emniyet Müdürü’ne karşı kurulan AKP-CHP-MHP Sentezi’nin temelinde, Türk-İslâm Sentezi yatıyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025