Murat BELGE
Taraf’ta yayımlanan mülâkattan sonra, önümüzdeki seçimde CHP’yi desteklemek gerektiğini söylediğime dair kalabalık bir cephe oluşmuş. Engin Ardıç da bunu yazıp duruyor. Onun ne yazdığı da ciddiye alınmayı gerektirir bir şey değil, ama anlaşılan, bu söylenti oldukça yaygın.
Mülâkatta, CHP’yi eleştiren (önemli olduğunu düşündüğüm) birçok söz var. “CHP’nin, AKP’ye muhalefet etmek dışında bir vizyonu yok” diyorum. “Eleştirenlerin (yani Kılıçdaroğlu’nun değişme çabalarını) savunduğu yapıyla CHP’nin bugün olduğundan iki santim daha fazla boy atmasının imkânı yok” diyorum. “Kemalist solculuk yok olmaya yüz tutmuş bir ideoloji.”
Türkiye’de gerçek anlamda sol bir örgütlenme olmamasının baş sorumlusunun CHP olduğunu söylüyorum… Ayrıca bunlar ve daha birçokları yeni söylediğim şeyler değil, ne zamandır söylüyorum.
Mülâkattan CHP’yi desteklediğim sonucunun çıkması sanırım yalnız şu söze bağlanıyor: “Öyle görünüyor ki CHP ile yan yana duracağız.” “Yan yana durmak”, arada bir “kimyasal” alışverişin olmadığı bir durumdur. “Yan yana” getiren de, tarihî- siyasî konjonktür, bu konjonktürde AKP’nin, daha doğrusu Tayyip Erdoğan’ın üstlendiği roldür. Sosyalistler, sanırım her türlüsü, Erdoğan’ın ve AKP’nin karşısında yer alıyor. Gerekçeler, felsefeler değişebilir, ama “yan yana” duruyoruz. Hem bu, CHP’den ibaret değil: MHP de orada duruyor; Cemaat da orada duruyor. Başkaları da var.
Görülmemiş bir şey değil, siyasette sık sık olur. Gezi Direnişi’nde ne oldu? Erdoğan’ın git gide saldırganlaşan otoriteryanizminden bıkan gençler, bir de Gezi’ye, Gezi’deki ağaçlara saldırı başlayınca direnişe geçtiler. Ağaçla mağaçla ilgisi olmayan, başından beri yalnız AKP’nin iktidar olmasına takık gruplar da fırsatı fırsat bildi. Derken Çarşı grubu ortaya çıktı. “Parktakiler” dedik, “Meydandakiler” dedik. Evet, onlar da orada “yan yana” durdular. Gene böyle bir durum oluşuyor, “Düşmanca bir tutuma gerek yok,” dedim. O kadar. Gene aynı şeyi söylüyorum. Şu konjonktürde kendi aramızda itişmeye gerek yok.
Benim seçimde ne yapacağım kimseyi ilgilendirmeyebilir ama madem bu abes tartışma –abes iddialar– buraya geldi, söyleyeyim. Aylar önceden, HDP’ye oy vermeyi gerekli gördüm, öyle yapacağım. Dostlarıma da böyle yapmalarını tavsiye ederim.
Nicedir, genel seçim oldu mu, “oyların etkili olması” konusu ortaya çıkar; o ortaya çıkınca da, “en büyük” (ve aynı zamanda “ezelî”) muhalefet partisi CHP olduğu için, “etkili olması için oylar CHP’ye” denir. Bunu doğru bulmuyorum. Verilen bu oylar bunca yıldır CHP’yi iktidara getirmedi; ama CHP’ye demokrasi de getirmedi. Hattâ, “Bu nasıl olsa böyle,” deyip daha da bir rehavete kapılıyorlar sanki. Şu günlerde Süleyman Şah harikaları yaratıyorlar.
Cumhurbaşkanlığı seçiminde oyumu Demirtaş’a vermiştim. En doğru düzgün konuşan adaydı, güven de veriyordu. İyi ki verdim, iyi ki başkaları da verdi. Gene barajı aşamıyordu ama iyice yaklaşmıştı. Mülâkatta dediğim gibi bu baraj konusunda çok iyimser değilim, ama HDP’nin aşması çok iyi olur. Türkiye’de bir şeyleri değiştirebilir, olumlu bir değişime kapı açar.
Bu da, “AKP karşısında en büyük olduğuna göre oyumuzu CHP’ye verelim” demekten daha sağlam bir “felsefe” sanıyorum.
Çünkü şu aşamada, “AKP karşısında ‘biz kaç kişiyiz’” sorusu değil, “Demokratik değerlerin arkasında ‘biz kaç kişiyiz’” sorusu bana daha önemli görünüyor. AKP karşısında olmak için Kemalist, ulusalcı vb. olmaya hiç niyetim yok.
HDP her şeyin cevabıdır, demiyorum elbette. Ama herhangi birinin öyle “her şeyin cevabı” olmasını beklersek daha çok bekleriz. Eksiğiyle gediğiyle, iç kavgasıyla, çekişmesiyle, ama bütün bunlara karşılık durduğu yerin gösterdiği “zorunlu yön”le, bu konjonktürde en fazla demokratik potansiyel orada ve bunun zenginleşmesinin imkânları da var.
Taraf’taki mülâkat üstüne benimle ilgili yayın yapan bir de Özgür Gündem var. Bu gazete de, benim CHP ittifakı önerdiğim sonucunu çıkarmış (ayrıca, bir solcu bunu savunabilir de elbette. Ben de kabul etmem, başka bir tutum öneririm. İlle o insana küfretmem mi gerekiyor). Çıkarmış da, benimle ilgili başka sonuçlar da çıkarmış: “ırkçı” olduğum anlaşılıyor, “gizli Kemalist” olduğum anlaşılıyor.
Türkiye’de böyle durumlarda alışık olduğumuz tavır, hakkında bunlar söylenen adamın aynı üslûpla laf yetiştirmesi olur. Öyle bir niyetim yok. Mülâkatta söylediklerimden bir cümle de CHP’nin imgesini değiştirmek çabasında bir eliyle yaptığını öbür eliyle yıktığını söyledikten sonra, “Kürtler’e karşı aldığı bir tavır var ki, o tavırla demokratik bir Türkiye ortaya çıkmaz.”
Ama bunların bir anlamı yok belli ki.
Özgür Gündem’i çıkaranlar, yazılarını yazanlar, başlıklarını atanlar, Kütler. Kürtler’in benim “ırkçı” olduğumu, “gizli Kemalist” olduğumu düşündüklerini bilmezdim.
Demek ki “mülâkat” bunu da ortaya çıkarmış oldu.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025
5.05.2025
22.04.2025
31.03.2025
17.03.2025
10.03.2025
7.03.2025