Murat BELGE
Beklenen oldu, Fransa’da bizi kızdıran ve zaten bizi kızdırmak üzere yapılmış yasa Meclis’ten geçti; bir süre sonra, büyük bir ihtimalle, bir beklenen daha olacak ve aynı yasa Senato’dan da geçecek. Bu ilk aşama üstüne Türkiye’nin yaptıklarının ikinci aşamayı durduracağı kanısında değilim. Bu işler hiç belli olmaz, “büyük konuşmamalı”, ama onların yerinde ben olsam bu davranışlar karşısında özellikle o yasayı geçirirdim.
Bu davranışlar için “klasik” demek mümkün, hep alışıklık kesbettiğimiz şeyler: Elçi’yi geri çekmek, görüşmeleri, ilişkileri kesmek vb. Ama bu seferkinde sanki özel bir “hınç” var. Sanırım bu Fransa’nın ve özellikle Sarkozy’nin başından beri Türkiye’ye karşı takındığı olumsuz tavır karşısında oluşmuş bir şey. Hükümetin ve tabii Başbakan’ın Avrupa Birliği ile karşı karşıya gelmelerinden birikmiş bir “öfke hali” hissediliyor.
Ama nereye kadar ve etkisi ne? Türkiye’nin Başbakan’ının ağzından ilân ettiği bu tedbirlerden ötürü Fransa’nın bir krize gireceğini sanmıyorum. Kurumlar yıkılmayacak, kahveler, lokantalar kapanmayacak, metro çalışmaya devam edecek.
Öte yandan, bu tarz bir “ilişki kesme”nin Türkiye’de zarara uğratacağı birileri de herhalde olacaktır. “Sokaktaki adam” dediğimiz o anonim şahsiyet bir iki gün bağırıp çağırdıktan sonra böyle bir olay olduğunu bile unutacaktır.
Tabii olay yalnız bizimle Fransa arasında değil. Bugün dünyada hiçbir olay böyle izole değil. Başka her şey gibi bunu da bütün dünya izliyor, değerlendiriyor, sonuçlarını çıkarıyor. Bu sonuçların Türkiye lehine bir şeyler olmadığını biliyorum. Biliyorum, çünkü bütün bu tuhaflıklara yol açan olayın ne olduğunu bütün dünya biliyor ve Türkiye elçisini geri çekti diye bu bilgi değişmeyecek. Bu tepkiler, psikotik araz sergileyen olgunlaşmamış delikanlı davranışları dünyada da böyle teşhis edilecek. “Bu Türkler iflah olmaz” türü bir yargının perçinlenmesine yardımcı olacak. Time’da Atatürk’ü –veya Erdoğan’ı– seçtirme –veya seçtirmeme– seferberliklerinde de olduğu gibi.
Şu günlerde Dersim üstüne konuşmalar yoğunlaşmıştı. Bundan, doğal olarak, memnundum, çünkü bu ülkede Kürtler’e ve Aleviler’e uygulanan mezalimin bir kısmı biraz daha gün ışığına çıkıyordu. Gelgelelim, gene o günlerde Fransa’nın bu yasa hazırlığının da sözü edilir olmuştu ve bu konunun gündeme gelmesi bir başka türlü oluyordu. Sanki Dersim’e tutulan bu fenerin bir işlevi de 1915’i karanlıkta tutmakmış gibi bir duygu geldi bana. Bazı tanıdıklarıma da söyledim bunu. Hani, “İşte, bakın, Dersim’de olanı söylüyoruz, ‘özür’ bile diliyoruz. Demek ki doğrulardan kaçmıyoruz” denecek, ama ardından 1915 gündeme gelince, “Neymiş? 1915 mi? Hiç duymamıştım. Ne olmuş 1915’te ?” tavrına girilecek.
Böyle bir hava hissetmeye başlamıştım ve şimdi tamamen böyle olmakta.
Fakat, tam olarak ne olduğunu da anlamış değilim. Elçimizi geri çeker ve Başbakan’ın sıraladığı öteki “tedbir”leri alırken Fransa’ya ve dünyaya ne demiş oluyoruz? “Böyle bir kıyım yoktur, bu bir iftiradır!” mı diyoruz, şimdiye kadar bilmem kaç defa yaptığımız gibi? Yoksa “Siz kendi Cezair’inize bakın”mı diyoruz (Cezair’in Ruanda’nın bu olguyla hiç ilgisi yok. Cezair’de onların yaptığını biz hâlen Kürtler’e yapmaktayız ve bu tavır, “Biz yaptıksa siz de yaptınız. Birlikte susalım” gibi bir “dolaylı ikrar” sergiliyor)? Yoksa sadece “Böyle konularda yasa çıkmaz” mı demek istiyoruz?
Böyle konuların yasayla çözülmeyeceğini hepimiz biliyoruz. Bu yasanın epey saçma olduğunu tartışmaya da pek gerek yok. Ama Türkiye bir şey yapacaksa, Fransa’da ve başka yerlerde böyle yasaların yapılmasına, sözkonusu olmasına yol açan olgu hakkında bir şey yapsın.
Bundan “kaçış” olmadığını bu ülkede “yöneticilik” yapanlar ne zaman anlayacak?
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları






































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.08.2025
1.08.2025
28.07.2025
22.07.2025
30.06.2025
16.06.2025
9.06.2025
23.05.2025
21.05.2025
12.05.2025