Namık ÇINAR
Demek “Balyoz Davası Raporu”nu açıklayan CHP’ye göre meselenin özü “Genelkurmay Başkanı’nın hapisteki subayları neden kurtaramadığı”nda düğümleniyor olmalı ki, gele gele ancak buraya gelebilmişler.
Kamuoyu duyurusunda bundan başka bir argümanın öne çıkarıldığına tanık olmadım.
Hattâ “Başbakan benim hulûs ve saffetimden yararlandı” demekle suçlandığını duyunca, benim tanıdığım Necdet Özel “getirin bana oradan bir sözlük; neyin nesiymiş şu hulûs ve saffet, hele bir anlayayım”demediyse ne olayım.
Kim bu çağda böyle ağdalı bir Osmanlıcayla konuşur ki; siz konuşuyor musunuz?
Yalan olduğu, bir kere buradan belli.
Bu tutum TSK’yı Balyoz Davası üzerinden siyasetin içine çekme gayretinden başka bir şey değildir.
Önce bir kez daha tekrar edeyim ki, ben başından beri dava konusu bu meselenin kimse tarafından doğru dürüst kavranamadığını, o yüzden de yerli yerine oturtulamayıp karman çorman bir yanlışlıklar komedyasının sahnelene geldiğini söyleyip duran birisi oldum.
Evet...27 Mayıs, 12 Mart, 12 Eylül birer darbe idiler.
Ama bu tarihten sonra yapılanlar, yapılması olanaklı hâle gelenler, artık bir darbe ya da darbe teşebbüsü değildiler.
Darbe, ordunun genel siyasete egemen olmak isteyip de olamadığı koşullarda başvurduğu bir hareket tarzıdır.
Hâlbuki TSK, onca askerî müdahaleden sonra tecrübe kazandı ve anladı ki, her seferinde riske girerek darbe yapmak yerine, siyasal etkinliğini sürekli kılacağı bir mevzuat devamlılığıyla bunu sağlayabilmeliydi.
Nitekim bütün askerî mevzuatın her zerresine sinmiş anayasal ve yasal düzenlemeler yapmak suretiyle çeşitli kurumlar ihdas etti ve görevler üstlendi.
“Ordunun aldığı önlemler bin yıl sürecektir” şeklindeki 28 Şubat söylemi, işte bu kalıcı anlayışın veciz bir ifadesiydi.
Artık darbeye ihtiyaç yoktu.
Ordunun legal görevleri, gereksinim duyulduğunda bunu karşılamaya yetiyordu.
Her konuda olduğu gibi bunda da plânlar yapılacak; zaman zaman oynanarak test edilecek ve şartlar oluştuğunda icrasına geçilecekti.
Tüm ordunun ve siyasetin yıllardır içinde olduğu hukuka aykırı ama kanunlara uygun bu vaziyetten sonra, kim şimdi o subaylara “vay, siz darbeye mi hazırlanıyordunuz” demeye kalkarsa, kusura bakmayın ama ya böndür ya da numara yapan art niyetlinin tekidir, bana göre.
O yüzden, bırakın yeniden yargılanmalarını, hepsi serbest bırakılmalıdır.
Üstelik Başbakan’ın Türkiye’yi getirdiği düzey bakımından tek bir adamın bile hapiste tutulması, artık bu ülkede haksızlıktan sayılmalıdır.
Ama bu başka bir şeydir, Necdet Özel’den onları kurtarmasını beklemek başka bir şey.
Silahlı Kuvvetler hükümetin emrindeki bir devlet organıdır. Ondan artık, eski özerklik zamanlarındaki gibi itaatsizlikler beklenmemelidir.
17ve 25 Aralık darbelerini yapan gerçekte hükümet bile olsa durum gene de böyledir, değişmez.
Yasaların dışına çıktığında Yürütme’ye dersini verecek olan Yasama ve Yargı; yahut da iş başa düşmüşse, onu oralara getiren Halk olmalıdır.
Yıllardan beri ilk defa bir Genelkurmay başkanı ordusunu güncel siyasetin dışında tutmayı becerdiyse; ya da toplumun görülmemiş ölçülerde kutuplaştırıldığı bir zamanda, eski darbe süreçlerinin generallerinin yaptığı gibi, yok Avrasyacılardı, yok Amerikancı ve Natoculardı, veya Kemalist, Fethullahçı yahut Erdoğancılardı diye kendi aralarında birbirlerine düşmeyip ayrışmadılarsa, bunun hiç mi değeri yoktur?
Siz demiyor muydunuz, Batı demokrasilerinde genelkurmay başkanlarının adı sanı bile bilinmez diye.
Eğer Erdoğan’la siyasal olarak varsa alıp veremediğiniz, onunla kendiniz baş edeceksiniz.
İtaatsizlikse, siz itaatsiz olacaksınız...
Sadece seçimden seçime değil...
Ev ev, sokak sokak, meydan meydan...
Şiddet görseniz bile, siz sapmadan...
Ve yılmadan usanmadan korkmadan.
Ne kirli çamaşırı varsa saçacaksınız...
Ordudan asla umurunuz olmayacak...
Onu iktidardan işte böyle kovacaksınız.
twitter@cinarnamik
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.05.2022
24.03.2022
6.02.2016
30.05.2016
24.05.2016
13.05.2016
10.05.2016
8.02.2016
3.02.2016
29.04.2016