Neşe Düzel
“Kamuoyu hükümete, demokrasi için acilen baskı yapmalı. Çekilme ile demokratikleşme eş zamanlı yürümeli. PKK geri çekilirken, bir yandan da demokratik reformlar yapılmalı.”
“Kandil kaygılı. ‘Hükümetin barıştan anladığı, sadece bizim geri çekilmemiz ise, ciddi kriz çıkar. Barış, Kürt sorununun çözülmesidir. Türkiye’nin demokratikleşmesidir’ diyorlar.”
“Barış sürecinin birinci aşamasının hazırlığı bu daha. Sonra ikinci aşama olan Türkiye’nin demokratikleşmesi var. Ancak ondan sonra üçüncü aşamada PKK silahı ve dağı bırakacak.”
***
NEDEN SELAHATTİN DEMİRTAŞ
Medyada dürüst insanların susturulduğu, birçok medya mensubunun gazetecilikten vazgeçip çeşitli hesaplarla hükümet dalkavukluğunu seçtiği bir dönemde tarihî bir barış yapmaya hazırlanıyoruz. Asıl soru, böyle bir ortamda bu barış nasıl kalıcı olacak? AK Parti’nin “tek adam” düzeni öneren anayasa teklifleri kabul edilirse, bu ülke demokrasiden biraz daha uzaklaşacak. Demokrasiden uzaklaşarak barışı kalıcı kılmak mümkün mü? PKK’nın sınır dışına çıkması kalıcı barış için yeterli mi? BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, barışı “tek adam” sisteminin maskesi hâline getirmek isteyenlerin maskesini indiren çok dürüst ve net açıklamalar yaptı. Demokrasi ve barış arasındaki kuvvetli ilişkiyi en çıplak hâliyle ortaya koydu. Selahattin Demirtaş’ın bu açıklamaları, bu toplumun uğruna büyük bedeller ödediği ve hasretini çektiği gerçek ve kalıcı bir barış için umutları çok arttırıyor.
***
NEŞE DÜZEL: Galiba bu sefer barış yapmayı başaracağız. Çok umutlu bir beklenti var toplumda. Artık buradan geri dönüş olmaz duygusu hâkim. Siz barışın sürecinin üç aşaması olduğunu söylediniz. İlk aşama PKK’nın geri çekilmesi. Kandil bu konuda bir açıklama yapacak. Bu açıklamanın ne zaman yapılacağını tahmin ediyorsunuz?
SELAHATTİN DEMİRTAŞ: Çekilme kararını KCK yetkilileri alacaklar ve bugünlerde açıklayacaklar. Eğer çekilmeye karar vermişlerse, bu kararı, çekilme takvimiyle birlikte duyuracaklar. PKK’nin çekilmeyi ne zaman başlatacağını ve ne zaman tam çekilmiş olacağını biz açıklamayla birlikte öğreneceğiz. Böylece barış sürecinin birinci aşaması başlamış olacak.
Üç aşamadan oluşan barış sürecinin birinci aşaması başlamadı mı daha?
Hayır başlamadı. PKK sadece ateşkes ilan etti. PKK; “Ben geri çekilme kararı verdim ve başlattım” cümlesini henüz kurmadı. Birinci aşamanın başlaması için PKK’nin geri çekilmesinin başlaması gerekiyor. Şu anda birinci aşamanın hazırlıkları sürüyor. Bizim İmralı ve Kandil ziyaretlerimiz, iletilen mektuplar, Meclis’te kurulan komisyonlar, âkil adam heyetleri hep birinci aşamanın hazırlıklarıydı.
PKK çekilmeye hazır mı peki?
Kandil’e gidişlerimizde gördük ki pek çok kaygıları var. Çünkü 1999’da ateşkes ilan edilmiş olmasına rağmen 500’den fazla PKK gerillası geri çekilme sırasında öldürülmüş. Ayrıca güvensizlikleri de var.
Kandil hangi konuda güvensiz?
“1999’da biz çekildikten sonra Türkiye’de Kürt sorunu tartışılmaz hâle geldi. Konuyu kapattılar. Terörü bitirdik, dediler. Oysa o beş yıllık dönemde Kürt sorununun demokrasiyle çözülmesi fırsatı doğmuştu. O beş yılın hükümetleri, demokrasi için adım atsalardı, PKK Türkiye’ye tekrar dönmek zorunda kalmazdı. Bu dönem de öyle olabilir. AK Parti, ‘tamam geri çekildiler, Kürt sorunu çözüldü’ derse, bu çok daha büyük bir savaşa yol açar. Sonunda süreç 1999’daki gibi gene heba edilir” diyorlar.
Peki, ne istiyorlar?
Çekilmişken sorun demokrasiyle çözülsün istiyorlar. Çok daha büyük bir savaş yapmak istemiyorlar. Kısacası Kandil, bu sürecin içi demokrasiyle doldurulmaz diye kaygılı. “Bizim geri çekilmemizin adı barış değil” diyorlar.
Kandil’e göre “barış” nedir?
Kandil şunu söylüyor. “Barış, PKK’nin geri çekilmesi değildir. Barış, Kürt sorunun çözülmesidir. Yani Türkiye’nin demokratikleşmesidir. Biz, buna barış diyoruz, Eğer hükümetin barıştan anladığı, sadece bizim geri çekilmemiz ise bu ciddi bir kriz yaratacak ” diyorlar. Kısacası...
Evet...
Kısacası, AKP’nin bu süreci heba edeceği ve demokratik siyaset kanallarını açmayacağı konusunda kaygıları var Kandil’in. “Eğer üzerimizde bir baskı oluşursa biz yeniden Türkiye’ye silahlı bir şekilde dönmek zorunda kalabiliriz. Durumu daha da kötüleştirebilir bu” diyorlar.
PKK’nın silahlı mı silahsız mı çekileceği önemli bir mesele hâline geldi. Bu nasıl çözümlenecek?
Bu bir mesele değil. Zaten bu tartışma, Sayın Başbakan’ın bir televizyon programında hiç hesapta olmayan bir cümleyi kurmasıyla başladı. “Silahları gömün, mağaralara bırakın ve öyle gidin” dedi. Oysa bunu bilmek teknik olarak mümkün değil ki! Şu anda devlet PKK’lilerin nerede olduğunu ve geçiş yollarını bilmiyor. Bilselerdi zaten bugüne dek hepsini öldürürlerdi. Nerede olduğunu bilmediğiniz ve çıkarken de göremeyeceğiniz ve bulamayacağınız kişilerin silahlarını bırakıp bırakmadıklarını nereden bileceksiniz devlet olarak? Ama asıl mesele şu.
Silah konusunda asıl mesele nedir?
PKK’nin silah bırakması, barış sürecinin “silahsızlanma ve normalleşme” denilen son aşamasında olacak. Düşünün ki... Biz barış sürecinin daha birinci aşamasının hazırlığındayız. Birinci aşamadan sonra, Türkiye’nin demokratikleşmesi denilen ikinci aşama var. Bu aşamada yasal reformlar ve anayasal değişiklikler yapılacak. Ancak ondan sonra PKK, silahını bırakacak ve dağdan inecek.
Her aşamanın kendi içinde sorunları olduğu anlaşılıyor. Bu sorunlar her seferinde Öcalan’la mı çözülecek yoksa bazı konularda Kandil’le de doğrudan görüşmeler yapılacak mı?
Öyle gözüküyor ki her seferinde Öcalan’la görüşülecek. Devlet ile Kandil arasında doğrudan temasın olacağını sanmıyorum. Nitekim şu anda devlet, Kandil’le doğrudan görüşmüyor. Kandil de devletle doğrudan görüşmeyi kabul etmiyor. Kandil, kendileriyle görüşmek isteyen devlet heyetine daha önce de şunu söyledi zaten. “Siz Öcalan’la görüşüyorsunuz. Görüşmeye devam edin. Onun görüşmeleri bizi bağlar” dedi.
Mektuplaşma sürecek demek mi bu?
Bu iş hep mektupla gitmeyecek. Mektup, işi yavaşlatıyor, ağırlaştırıyor. Kandil ile İmralı arasında doğrudan temasların olması lazım. Madem bu insanları dağdan indireceksiniz... Madem bu insanlar geri çekilmişler ve silahlarını bırakacaklar... O zaman Kandil’den bir heyet gelecek ve önderleriyle İmralı’da görüşecek. Devlet de bunu sağlayacak. Örgüt yöneticilerinin Öcalan’la doğrudan toplantı yaparak karar almaları çok önemlidir.
Siz Kandil’e gittiniz. Kandil’de hava nasıl? Kamuoyundaki memnuniyeti Kandil’de de gördünüz mü?
Kandil’e ilk gidişimizde kaygılar daha fazlaydı. Zaman içinde hem Öcalan’ın yazdığı mektuplar, hem bizim Ada’ya gidiş gelişlerimiz, hem de kamuoyunun süreci sahiplenme düzeyi, Kandil’de bazı kaygıların giderilmesini sağladı. Türkiye’nin batısında sürece desteğin artmış olmasını bugün Kandil’dekiler de görüyorlar ve bu destek onları cesaretlendiriyor.
Bugüne kadar çok barış girişimi oldu ama hiçbiri bugünkü kadar etkili olmadı. Daha önce çeşitli aksaklıklarla karşılaştık. Bu kez Öcalan daha etkili bir şekilde çıktı sahneye. Bu sefer Öcalan’ı bu kadar güçlü kılan neydi?
Biliyor musunuz? Aslında bu dokuzuncu çözüm denemesi. Daha önce sekiz defa ateşkes ilan edildi. İşte bu sekiz başarısız deneme, dokuzuncu çözüm denemesinin daha hazırlıklı olmasına ve aynı hataların yapılmayarak sürecin başlamasına vesile oldu. Ayrıca bölgedeki gelişmeler de bu dokuzuncu denemenin güçlü başlamasında etkili oldu. Kabul etmek gerekir ki Suriye’deki savaş, Türkiye toplumunu derinden kaygılandırıyor.
Sizi yanlış mı anladım? Suriye’deki iç savaş, bir bakıma Türkiye’ye iç barış mı getiriyor?
Suriye’deki Türkiye’deki süreci etkiliyor. Türkiye’de insanlar, “Kürt sorunu çözülmez ve savaş durmaz ve daha da tırmanırsa Türkiye Suriye’ye dönebilir” diye, Türkiye’nin Suriyeleşmesinden kaygı duyuyorlar. Çünkü çokkültürlülük açısından Türkiye’nin içi de Suriye’nin içine çok benziyor. Etnik ve dinî kimlikler açısından orada ne varsa, burada da aynısı var. Biliyorsunuz, bugün Suriye’de muazzam bir karmaşa ve iç savaş var. Savaş, bu kadar yakın bir tehlike olarak önümüzde duruyorken, tabii ki Türkiye’de toplum barış sürecini ve Öcalan’ın çağrısını güçlü bir şekilde sahiplendi. Ayrıca Sayın Öcalan çok doğru bir zamanlama yaptı.
Doğru zamanlama nedir?
Barış çağrısını PKK’nin ateşkese ihtiyacı olduğu zayıf bir dönemde değil, tam da eylemlere başlayacağı baharda yaptı. Böylece barış konusunda ne kadar samimi ve ciddi olduğunu gösterdi.
Bu aşamada artık bir Silvan olayıyla karşılaşmayacağımıza herkes emin. Daha önce olmayan bu güven duygusu nasıl gerçekleşti peki?
Geçmiştekinden farklı olarak işin açık yürütülmesi, süreci geri dönülemez bir yola soktu. Çünkü süreç kamuoyuna mal oldu. Şu anda artık haklı ve meşru gerekçesi olmadan süreci bozan taraf, tarihî vebal altında kalır. Kısacası şimdi iki taraf da demokratik bir basınç altında! Toplumun çözüm isteğinin yarattığı bir basınç bu! Birbirlerine güvenmeseler bile, iki taraf da halkın çözüme desteği nedeniyle çok dikkatli davranacak.
Barışın bugün en büyük iki aktörü Başbakan Tayyip Erdoğan ve Abdullah Öcalan. Öcalan barışı sağladıktan sonra gene hapiste mi kalacak?
Öcalan’ın hapiste tutulmasının nedeni Kürt sorununun çözülmemiş olması ve savaşın devam ediyor olmasıydı. Bu koşullar ortadan kalktığında belki cezaevi anlamsızlaşır. Öcalan’ı orada niye tutsunlar ki? Yeterince hapis yatmadı mı? On beş yıl yattı.
Öcalan’ın ne zaman serbest bırakılacağını düşünüyorsunuz?
Bu konu, günü geldiğinde size ve bize bağlı olmaksızın kamuoyunun gündemine taşınır. Bugünün konusu değil bunlar.
Siz yıllarca devletten üç istekte bulundunuz. Öcalan’ın tecridinin kalkması ve serbest bırakılması, anadilde eğitim ve özerklik. Öcalan’ın serbest bırakılması o günün konusu muydu?
Müzakere sürecinin bu aşamasının konusu değil bu. Onu kastediyorum. Şüphesiz ki bu isteklerimizden vazgeçmiş değiliz. Bugün çıkarılacağını bilsek elimizden geleni yaparız. Sürecin karakteri belirleyecek bunu.
Öcalan hapiste kalsa da barış sürer mi peki?
Öcalan, yüz yüze görüştüğümüzde bizim heyete, “bu hafta İmralı’nın kapılarını açsalar ve bana git deseler çıkmam buradan. Çünkü beni buraya Kürt sorunu nedeniyle koydular. Ben bir dava adamıyım. Siyasi nedenle buradayım. Siyasi davam çözülmeden benim buradan çıkmamın imkânı da, gereği de yok. Benim özgürlüğüm üzerinden kurgulanmış bir süreci tehlikeli bulurum. Cezaevi, bu sorun çözülürse anlamsızlaşır ve belki bir gün çıkarım buradan. Ama onun ötesinde benim özgürlüğümün öne çıkarılmasını ve özellikle tartışılmasını doğru bulmuyorum” dedi. Şu anda Öcalan’ın da bizim de tartıştığımız şey, Öcalan’ın geleceği değil.
Öcalan’la neyi tartışıyorsunuz?
Öcalan’la tartıştığımız şey, Kürtlerin ve Türkiye’deki demokrasinin geleceği. Önceliğimiz demokrasi! Demokrasi dışındaki hiçbir başlık bizim önceliğimiz değil. Şimdi sadece bunu tartışıyoruz.
Öcalan’ın durumu barış anlaşmasının bir parçası mı peki?
PKK militanlarının sınır dışında olması ve silahların susması, eğer Türkiye’de “barış” olarak algılanıyorsa... Öcalan’ın serbest bırakılması şartına bağlı değil bu. Yani, PKK’nin geri çekilme meselesi, Öcalan’ın serbest bırakılması şartına bağlı değil. Bakın, tekrar söyleyeyim. Geri çekilme, çatışmaların durması hâlidir. Biz, geri çekilmeyi barış olarak algılamıyoruz.
Sizce barış nedir?
Bizim barış dediğimiz, çatışma potansiyelinin tümden ortadan kalkması hâlidir. O da PKK’nin tümden silahları bıraktığı hâldir. Bunun için de sürecin demokratikleşme yolunda ilerlemesi gerekir. Hükümet, demokratikleşme konusunda adım atmak zorunda. Eğer PKK’ye, “sen geri çekil ve bana fırsat ver. Ben Türkiye’de demokratikleşme yapacağım” diyorsa... Ve, PKK de buna uyuyorsa... Şimdi adım atma sırası hükümettedir! Sürecin içini demokratikleşmeyle doldurmadığı takdirde, barışı tehlikeye atan hükümetin kendisi olacaktır. Demokratikleşme çoktan başlamalıydı ama hükümet ciddi bir adım atmıyor.
Hükümet niye adım atmıyor sizce?
Demokratikleşmenin başlaması için, sürecin ilk aşamasının bitmesini beklemeye gerek yok ki. Aksine, geri çekilme ile demokratikleşme eş zamanlı yürümeli ve bir yandan çekilme olurken bir yandan da reformlar yapılmalı. Çünkü özgürlüklerin genişletilmesi için vakit yok! Seçimler yaklaşıyor. Kamuoyu geri çekilme konusunda PKK üzerinde nasıl baskı ve basınç oluşturuyorsa, aynı basıncı ve baskıyı demokratikleşmede adım atması için hükümete de yöneltmeli. Yoksa barış zora girer.
Çekilme ne zaman tamamlanır?
Tahminime göre sonbahar başına kadar tamamlanır. Martta yerel seçimler var. Dolayısıyla demokratikleşme için çok az zaman kalıyor.
Ne olacak peki?
Bir buçuk yıldır çalışan Anayasa Komisyonu’ndan bir sonuç çıkacağını düşünmüyorum. Tümden yeni bir anayasa yapmak ve AKP ile yeni bir anayasada uzlaşmak da bizim açımızdan kolay görünmüyor. Aslında AKP’nin B, C planları yok. Tek bir planı var, o da bizimle anlaşmak. Ortada başka bir seçenek yok. Çünkü CHP ve MHP ile anayasa konusunda uzlaşma şansı yok AKP’nin.
Siz, anayasa konusunda AKP ile hangi konularda anlaşabilirsiniz?
AKP’nin ve bizim anayasa tekliflerimizin tümüyle ortak bir uzlaşmaya çevrilmesi zor. Ama belki demokratikleşmenin önünü açabilecek bir “geçiş anayasası”nda uzlaşabiliriz. Mesela geçiş anayasasında, “vatandaşlık, anadilde eğitim, farklı kimlik ve kültürlerin tanınması” gibi maddelerde uzlaşabiliriz. Tümüyle yeni bir anayasayı gerçekleştirme şansı azaldı.
Niye?
Bu şans, hem süre hem de meşruiyet açısından artık çok azaldı. Bu yüzden geçiş anayasasını öneriyoruz biz. Bizim siyasi etiğimize göre, sadece iki parti tarafından yapılan “yeni anayasa”, Türkiye toplumuna haksızlık olur. Bu anayasanın siyasi meşruiyeti de güçlü olmaz.
AK Parti ile hangi şartlarda anayasa yapmayı kabul edersiniz?
Bir kere, AKP ile bütün maddelerde uzlaşıp, Türkiye’nin diğer kesimlerinin beklentilerini dikkate almayan bir anayasayı yapmayı doğru bulmayız biz. Eğer AKP, diğer kesimlerin de beklentilerini dikkate alan bir anayasa yapmayı kabul ederse ve onunla birlikte herkesi rahatlatan bir ortak anayasa yapabilirsek ve bu anayasaya da dışarıdan büyük destek alırsak sorun olmaz ama... AKP’nin dayatmasıyla ve BDP’nin de yedeklemesiyle yapılacak demokratik olmayan bir anayasaya biz payanda olmayız.
Anayasayla ilgili ne tür dayatmalar olabilir?
Başkanlık sistemi gibi... AKP’nin yeni anayasada yargıyla ilgili, başkanlık sistemiyle ilgili kendi önerileri var. Meclisi feshetme yetkisinin bir kişiye verildiği, yüksek yargıyı atama yetkisinin başkana tanındığı bir başkanlık sistemine biz demokratik bir yönetim diyemeyiz. Biz AKP usulü başkanlık sistemini asla kabul etmeyiz.
Niye?
Çünkü AKP, Amerika’daki gibi ya da dünyada diğer demokratik ülkelerdeki gibi bir başkanlık sistemi önermiyor. O, başkan sistemi öneriyor. Eğer barış sürecinin ilerlemesinin bir şartı olarak BDP’nin önüne bunlar dayatma olarak çıkarsa, biz bu tür tavizleri vermeyiz. Bunun adı “barış” olmaz zaten.
AK Parti, anayasada başkanlık sistemini getirmek istiyor ama Öcalan da bu başkanlığı destekleyeceğinizi söyledi. Barışla başkanlık arasında nasıl bir bağ var?
Hiçbir şekilde bir bağ yok. Barışın şartı başkanlık değildir ve böyle bir şey olamaz. BDP eşbaşkanı olarak açık söyleyeyim. Anayasada özerk Kürdistan deseler, Kürtçe anadilde eğitim serbesttir diye açıkça yazsalar ve bunun karşılığında da anayasanın bir maddesinde baskıcı-otoriter bir başkanlık sistemi yazsalar, biz o anayasaya evet demeyiz. Daha nasıl açık söyleyeyim ki! Tek adamın yönettiği bir ülkeye barış gelmez. Dünyada tek adam sisteminin olduğu hangi ülkeye barış gelmiş ki? Esad’ın bir sürü yetkisi var. Ülkesinde barışı sağlayabiliyor mu? Barışı sağlayacak olan yetkileri tek adamda toplamak değil, aksine yetkileri merkezden yerele doğru yaymaktır. Barış ancak böyle gelir. Barış, demokratikleşmeyle gelir.
YARIN:
» Öcalan başkanlık sistemini destekliyor mu?
» Başkanlık, pazarlık konusu mu?
» BDP, hangi konularda AK Parti ile uzlaşmayacak?
» Kürdistan’da nasıl bir yönetim olacak?
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer F. GergerlioğluMuhafazakârlar çürümeye niye sessiz? 8.06.2021 Tüm Yazıları
-
Mustafa ÖztürkNiyet ve akıbet 29.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ayşe BöhürlerTarih büyük harflerle yazılmaz 28.05.2021 Tüm Yazıları
-
Gazi BAŞYURTBir zamanlar sayılamazdık parmak ile, şimdi eksiliyoruz birer birer… 25.05.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENİsrail’in sonu gelmez işgalciliği 15.05.2021 Tüm Yazıları
-
Ömer Ahmet ÖZERENBİR 1 MAYIS Anekdotu… 10.05.2021 Tüm Yazıları
-
Osman CAN24 Nisan 1915: Kardeşimin Cenazesini Kaldıramadım Hala! 29.04.2021 Tüm Yazıları
-
Verda ÖZERBırak artık eski normali 28.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYAN24 Nisan’ı anmak 24.04.2021 Tüm Yazıları
-
Kurtuluş TAYİZPandemide Erdoğan'ı devirme planı çöktü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali Saydam23 Nisan ‘Çocuklara Hürmet’ Günü 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Vedat BilginSistem değişti de ne oldu! 22.04.2021 Tüm Yazıları
-
Ali TarakçıZEVZEK'in asıl amacı Montrö değilmiş! 17.04.2021 Tüm Yazıları
-
Burak Bilgehan ÖzpekVesayet Nedir, Nasıl Kurulur, Niçin Çöker? 16.04.2021 Tüm Yazıları
-
Firuz TÜRKERDARBE GİRİŞİMİNE HAZIR OLMAK 4.04.2021 Tüm Yazıları
-
Yıldız RamazanoğluYeni metin ne söyleyecek? 25.03.2021 Tüm Yazıları
-
RAGIP DURAN'Bir tek kişinin otoritesi suçtur!' 22.03.2021 Tüm Yazıları
-
Sevilay YALMANMesele Gergerlioğlu meselesi değil! 19.03.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKBACAKİZMİT KÖRFEZİ YAKIN, DENİZ BİZE ÇOK UZAK! 17.03.2021 Tüm Yazıları
-
Ural ATEŞERANADİL... 21.02.2021 Tüm Yazıları
-
Demir Küçükaydınİki Devrimci – Türeci ve Şahin 4.01.2021 Tüm Yazıları
-
Perihan MAĞDENHayaller: ETHOS, Gerçekler: BİR BAŞKADIR BENİM MEMLEKETİM 18.11.2020 Tüm Yazıları
-
Talat ULUSOY9 Eylül 1922, İzmir’in “KURTULUŞ” Günü’nde… 9.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mahmut ÖVÜRAK Parti mi “İhvan’cı” siz mi operasyon çekiyorsunuz? 8.09.2020 Tüm Yazıları
-
Mustafa Yurtsever2010 YILI REFERANDUMU’NUN BİTMEYEN HİKAYESİ 29.08.2020 Tüm Yazıları
-
Hilâl KAPLANİstanbul Sözleşmesi yaşatır mı? 7.08.2020 Tüm Yazıları
-
Eşref ÇAKARKonca Yazışmaları... 5.08.2020 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunOsmanlı Kudüs’ü 4.06.2020 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANÜmitliyim, çünkü… 26.05.2020 Tüm Yazıları
-
Kadri GÜRSELTürkiye’de darbe mi olacak gerçekten? 16.05.2020 Tüm Yazıları
-
Sinan ÇİFTYÜREKTürbülanstan mayın tarlasına dalış yapan AKP! 13.05.2020 Tüm Yazıları
-
Yaşar YAKIŞTürkiye’nin iktidar partisi yardımlaşmayı da tekeline almak istiyor 25.04.2020 Tüm Yazıları
-
Orhan PamukEski salgınlar ve bugün biz 24.04.2020 Tüm Yazıları
-
Bejan MATURÖlüm hangi boşluğu doldurur? 12.04.2020 Tüm Yazıları
-
Umut ÖZKIRIMLIKorona ve milliyetçilik 8.04.2020 Tüm Yazıları
-
Raffi Hermon Araks‘ARTSAX (Dağlık Karabağ) MESELESİ, NEDİR VE NE DEĞİLDİR? 1.04.2020 Tüm Yazıları
-
Serdar KAYAİslam, Bilim, Virüs, Kumaş 24.03.2020 Tüm Yazıları
-
Markar ESAYANKarantina günlerinde yalnızlık... 20.03.2020 Tüm Yazıları
-
Eyüphan KAYACorona Virüs bir musibettir 19.03.2020 Tüm Yazıları
-
Merve Şebnem OruçSürreel bir devrim: Gezi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Metehan DemirMoskovanın samimiyet testi 23.02.2020 Tüm Yazıları
-
Tayfun AtayGoebbels korosu söylüyor: "Her şey mükemmel efendim!" 18.02.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın AKDOĞANBirilerini suçlama yarışı 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Hüseyin GÜLERCECHP, şimdi de İlker Başbuğu alet ediyor 8.02.2020 Tüm Yazıları
-
Ufuk COŞKUNCemevleri için Cumhurbaşkanı’na Çağrı! 20.01.2020 Tüm Yazıları
-
Yalçın ERGÜNDOĞANGökdelen hançeri tam İzmir’in kalbine saplanıyordu ki… 16.12.2019 Tüm Yazıları
-
Nihat Ali ÖzcanOrtadoğu’nun karmakarışık halleri 22.10.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TenekeciDün ve bugün 11.09.2019 Tüm Yazıları
-
Haşmet BABAOĞLUİçerisini iyi anlamak için dışarıya bak! 9.09.2019 Tüm Yazıları
-
Esat KORKMAZYOLDAŞIM YAVUZ ÇANAK 29.08.2019 Tüm Yazıları
-
Ali KİREMİTCİDÜNYADA VE TÜRKİYE’DE SİYASET YENİDEN ŞEKİLLENİYOR 13.07.2019 Tüm Yazıları
-
Tayfun TURANAYILANA GAZOZ, BAYILANA LİMON. 11.07.2019 Tüm Yazıları
-
Mustafa DAĞCIÖTEKİLEŞTİRMENİN ÖTESİ= DÜŞMANLAŞTIRMAK 3.07.2019 Tüm Yazıları
-
Gürkan-Zengin23 Haziran seçimleri: Bir vak’ayi hayriyye 25.06.2019 Tüm Yazıları
-
Serdar ESEN"Herşey Çok Güzel Olacak" mı? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Celal DENİZIRKÇILIĞIN TEDAVİSİ VAR MIDIR? 9.06.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet AY14 Mayıs güzellemelerinin anlamı 15.05.2019 Tüm Yazıları
-
Salih TunaZincir sesleri 23.04.2019 Tüm Yazıları
-
Beril DEDEOĞLUİflas eden tüccar, eski defterleri karıştırırmış 27.02.2019 Tüm Yazıları
-
İbrahim TığlıBu ne iki yüzlülük!... 26.02.2019 Tüm Yazıları
-
Nermin ALPAYİNSAN VE EKONOMİK DEĞERİ 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKSUUDİLER UNUTMAK İSTİYOR AMA OLMUYOR 8.02.2019 Tüm Yazıları
-
Ümit FıratBir mahalli seçim hatırası 15.01.2019 Tüm Yazıları
-
Murat AKSOYUnutmayalım yerel seçime gidiyoruz 11.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ekin GÜNBİR… İKİ… İZMİR MARŞIYLA KOŞ! 4.01.2019 Tüm Yazıları
-
Ahmet SeverTürkiye bu kadar tehdit ve hakaret eden bir Cumhurbaşkanı görmedi 18.12.2018 Tüm Yazıları
-
İbrahim SEDİYANİKirletme 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
Nadi ÖZTÜFEKÇİUlusal mı Ulusalcılık mı? 15.12.2018 Tüm Yazıları
-
M.Şükrü HANİOĞLUDünya “biz”i parçalamak için mi savaştı? 26.11.2018 Tüm Yazıları
-
Cemil ERTEMEkonominin geleceğini simgeler anlatır! 31.10.2018 Tüm Yazıları
-
Amberin ZAMANCemal Kaşıkçı ve Türkiye’nin itibarı 10.10.2018 Tüm Yazıları
-
Mete YararCastle International 28.09.2018 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.12.2013
15.09.2013
23.04.2013
22.04.2013
15.04.2013
25.03.2013
18.03.2013
11.03.2013
10.12.2012
4.12.2012