Nevzat CİNGİRT
Düzce Belediye Başkanı Dr. Faruk Özlü, Cedidiye Kent Meydanı Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında 17 yıllık belediye binasının yıkılması sonrası artan tartışmaları son günlerde yaptığı açıklamalarla gidermeye çalışıyor. Fakat bu bilgilendirmelerin bugün değil, sürecin başında yapılması gerekmez miydi?
Bir şehirde büyük bir dönüşüm planlıyorsanız, önce anlatırsınız. Önce halkı bilgilendirirsiniz. Önce ikna edersiniz. Bizde ise süreç tam tersinden ilerliyor. At arabayı çekerken değil, araba atın önüne bağlanınca işler karışıyor. Cedidiye süreci de bunun en net örneklerinden biri.
“Kitapçığa yazdık, vatandaş da sandıkta onay verdi” mantığıyla şehir yönetilmez. Sandık, her şeye evet demek değildir. Seçmen, yönetime akıl ve sağduyuyla görev yapması için yetki verir, biat için değil. Proje halka ne kadar anlatıldı? Vatandaş sürece ne kadar dahil edildi? Sorular hâlâ havada.
Ceddiye cami etrafındaki esnaf bugün ilginç bir role bürünmüş durumda: Yol tarif eden belediye danışma merkezi. Çünkü belediye binası yok, müdürlükler kentin dört bir yanına dağılmış durumda. Belediyede işi olan vatandaş önce dükkâna soruyor:
“Belediye nereye taşındı?”
Yaklaşık 30 müdürlüğün bir kısmı Aziziye’de, bir kısmı kalıcı konutlarda, bir kısmı Darıcı, Mergiç ve bazıları Konuralp’te…
Geçici deniyor, ama geçiciliğin süresi belli değil. Daha kötüsü, bu geçici yapının kalıcıya dönüşüp dönüşmeyeceğini bile bilen yok.
Sokağa kulak verin:
“Belediye Valilik binasına taşınacak” diyen var,
“Valilik eski Düzce Lisesi ve Gençlik Spor İl Müdürlüğü bölgesine yapılacak yeni binaya geçecek” diyen var,
“Valilik binayı boşaltmak istemedi, protokol imzalanmadı” diyen var…
Bu kadar farklı senaryo konuşuluyorsa, ortada tek bir gerçek vardır: Kamuoyu yeterince bilgilendirilmemiştir.
En temel sorular bile cevaplanmamış durumda:
Yeni belediye binası nereye yapılacak?
Ne zaman yapılacak?
Müdürlükler ne zaman yeniden aynı çatı altında toplanacak?
Bu sorulara net bir cevap yoksa, şehirde yönetim değil, belirsizlik vardır.
Belediyecilik, vatandaşa işini kolaylaştırma sanatıdır. Bugünkü şartlarda bu mümkün mü?
Cevabı sokaklarda, esnafın dilinde, vatandaşın yüzünde görmek zor değil.
Düzce büyük bir dönüşümden geçiyor olabilir. Ama dönüşümün en önemli ayağı; şeffaflık, bilgilendirme ve ortak akıldır.
Bu üçü yoksa, geriye sadece şu cümle kalıyor:
“Biz yaptık oldu.”
Oysa şehir yönetmek böyle olmamalı.
Çünkü yapılan her iş, en sonunda yine vatandaşa dokunur.
**
**
“DON” PARASI ÜRETİCİYİ MEMNUN ETMEDİ
Bir Dilekçenin Bedeli Bu Mu?
Cuma günü çiftçilerin hesaplarına yatırılan zirai don destek ödemeleri, bırakın yüz güldürmeyi, üreticinin moralini daha da bozdu.
Sosyal medyada tepkilerini paylaşan üreticiler, yatırılan miktarlar için “Bu gerçekten don parası; görünce donduk” diye yazdı. Güldürürken düşündüren, düşündürürken isyan ettiren bir sitem…
Bazı üreticiler ÇKS kaydı olmasına rağmen, sadece dilekçe vermedikleri için destekten yararlanamadı. Yani arazin kayıtlı, üretimin ortada, zararının raporu var; fakat bir kâğıt eksik diye devlet seni yok sayıyor.
“Hem zarar gördük, hem destek alamadık” diyen çiftçilerin sesi her geçen gün daha yüksek çıkıyor. Haklılar da…
Peki, burada sorulması gereken en temel soru ne?
Devlet, ÇKS kaydı olan üreticiye neden çifte standart uygular?
Bu bölgede fındık üreticisi her yıl aynı sorunla yüzleşiyor: Don, fırtına, kuraklık, rekolte düşüşü, maliyet artışı…
Bütün bunlara rağmen üretici hâlâ ayakta durmaya çalışıyor.
Hal böyleyken,
Bölge milletvekilleri, üretici birlikleri nerededir?
Sadece bir dilekçe verilmedi diye, yıllardır toprağın başında alın teri döken çiftçiyi cezalandırmak hangi vicdana sığar?
Sosyal devlet bu mudur?
Devlet, vatandaşına engel koymaz; yol açar.
Üreticinin derdi evrak değil, ekmek derdidir.
Tarım ve Orman Bakanlığı, zirai don kapsamında toplam 6 milyar 495 milyon TL ödeme yapıldığını açıkladı. Zirai dondan etkilenen ve dilekçe vererek destekten yararlanabilen fındık üreticilerinin 10 dönüme 24 bin TL aldığı belirtiliyor.
Güzel rakam…
Ama o destekten faydalanamayan çiftçi ne olacak?
Bu iş masa başında değil, tarlada çözülür.
Dilekçe değil, adalet konuşulmalıdır.
Kaldı ki bu memleketin ekonomisine en çok katkı sunan kesimlerden biri hâlâ toprağın başında direnen fındık üreticisidir.
Sosyal devlet adil olmalıdır, adaletli olmalıdır.
Ve adalet, bir dilekçeye takılmayacak kadar büyük bir kavramdır.
Yazarlar
-
Nevzat CİNGİRTCedidiye meydanı, belediye binası ve “don” parası… 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump’ın ilk mağlubiyeti 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktanİktidarın Demirtaş konusunda kafası karışık sanki… 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTHizbullah ve Hamas silahsızlanmalı 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİAdâlet patinajdan kurtulmadıkça 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZErdoğan–Bahçeli ayrışması mı? 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecileri rahat bırakın beyler, efendiler… 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuHukuk siyasetçinin kucağında uyuyor... 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENİstanbul – New York hattı düşünceleri 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEKritik kavşağın adı: Selahattin Demirtaş 7.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇEREnflasyonla mücadelede Milei ve Şimşek 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanÇarpık duruma sevinmek, siyasetçiden hukuk dilenmek… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUBahçeli Kürt meselesine, Kürt meselesi Türkiye’ye yön verirken… 6.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAAİHM Kararı Kesinleşti; Demirtaş’ın Özgürlüğü, Demokratik Cumhuriyetin Vicdanıdır... 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSırada Nijerya mı var? 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBahçeli haklı: Ok yaydan çıktı bir kere… 5.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciFiyatı zengin siyaseti de fakir belirliyor 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENTam 16 yıldır beklenen samimiyet! 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUZombileşmiş bir toplum 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜREmniyet’in yazısı ortaya çıktı! Bahis baronu nasıl kaçtı? 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURMünfesih terör örgütü 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞMUHALEFETTE “DEĞİŞİMCİ”, 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNSudan savaşı, Çinli Wing Loong’a karşı Bayraktar ve savaş ağaları 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.11.2025
4.11.2025
2.11.2025
28.10.2025
23.10.2025
23.10.2025
23.10.2025
16.10.2025
16.10.2025
12.10.2025