Nevzat CİNGİRT
Patronumuzun sinema televizyon mezunu olduğu bir kurumda sinema üzerine kelam etmek biraz cesaret ister; umarım haddimi aşmış sayılmam…
Ustalar “Sinema, hayatın içinden koparılıp dondurulan bir anın yeniden can bulmuş halidir” der. Ve devam ederler: “Bir fotoğraf karesi gibidir ama tek farkla; sinema, yalnızca o ana değil, o anın öncesine ve sonrasına dair de söz söyleme imkânı sunar.”
Bazen bir film, yıllar sonra çıkar gelir karşınıza; hiç beklemediğiniz bir anda bugünü yüzünüze tokat gibi çarpar.
Tıpkı geçtiğimiz Cuma günü Düzce’nin Sesi gazetesine düşen o haber gibi…
Düzce’nin özellikle kış aylarında boğuştuğu hava kirliliği artık gizlenebilecek, üstü örtülebilecek bir sorun olmaktan çıktı. Bu şehirde nefes almak bile mücadeleye dönüşmüşken, Düzce belediyesinin bizzat göğe duman savurduğuna şahit olmak başka tür bir sızı bırakıyor insanda.
Çamköy şantiyesinden yükselen gri bulutlar soğuk, keskin ve en çok da umursamazca tüterken, insanın içinden şu geçiyor:
“Birileri bu sorumluluğu görmüyor mu, duymuyor mu?”
Belki de en ağır olanı bu; herkesin gözü önünde, ama kimsenin üzerine alınmadığı bir gerçek…
Normalde ne beklersiniz?
Bir açıklama…
Küçük bir mahcubiyet…
En azından “konuyu inceliyoruz” cümlesi…
Ama hayır, biz tam tersini izledik.
Düzce Belediyesi Sosyal Medya ekibi devreye girdi ve “Bulutların Raksı’’ adlı video paylaştı.
Videoyu izleyen biri sanır ki o gri bulutlar zehir değil; şehre bahşedilmiş bir romantizm, bir dans…
Sanki festival günü, sanki görsel şölen…
Oysa o sisin içinde yaşayanlar, her sabah göğüslerinde taşıdıkları ağırlığın ne olduğunu çok iyi biliyor.
Dışarıdan bakan biri videodan yola çıkarak Düzce’de dumanların içinde mutluluktan birbirine sarılmış insanlar olduğunu düşünebilir.
Ama dışarıdan görünen ile içeride solunan her zaman aynı değildir.
İşte tam burada, yıllar önce izlediğim Elveda Lenin beliriverdi zihnimde.
Bazen sinema, yıllar sonra hayatta karşılığını en ince ayrıntısına kadar bulur. Hem de hiç beklemediğiniz yerden…
1989’da Berlin Duvarı yıkılır, sınırlar erir, iki Almanya tek bir devlete dönüşür; dünya başka bir yöne savrulurken, Demokratik ya da bilinen adıyla Doğu Almanya’da yaşayan Alex isimli evlat inançlı bir komünist olan felçli annesine duvarların yıkıldığı gerçeğini söylemek yerine, onun yüreği kırılmasın diye annesine yepyeni, sahte ama umut dolu bir dünya kurar.
Gerçek, özenle saklanır, yaşadıkları evin perdeleri sıkı sıkıya kapatılır, camın ardındaki kapitalist panolar, Cola ve Pepsi rekmalları görünmesin diye ev sinema platosuna dönüştürülür.
Eski haberler yeniden çekilir, kurgu gerçek diye sunulur.
Bazen hakikat saklanır; kimi zaman sigara dumanı gibi sinsi yayılarak, kimi zaman parlak bir sis perdesinin ardına saklanarak…
Ama her durumda değişmeyen bir gerçek vardır: Hakikat bir yolunu bulur, dışarı sızar.
Bugün Düzce Belediyesi’nin hazırladığı videoları izleyen, Düzce’de yaşamayan birinin zihninde bambaşka bir şehir canlanabilir.
Logoyu görmeseniz, “Bu Düzce değildir” dersiniz.
Çünkü perdeye yansıyanla pencereden görünen birbirini tutmuyorsa, mesele tam da orada başlar.
Sinema bir illüzyon sanatıdır, kabul…
Ama hayat, hele ki nefes aldığımız hava, illüzyon kaldırmaz.
Biz sadece istiyoruz ki:
Perdedeki görüntü ile pencereden baktığımız manzara aynı olsun.
“Raks eden bulutlar” değil; gökyüzü mavi, nefesimiz temiz olsun.
Çünkü bu şehirde yaşamayı seçen herkes, buna hakkı olduğuna inanıyor.
Yazarlar
-
Fehmi KORUSeçime henüz vakit varken sandık hesabı 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuCeylanpınar cinayeti… 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanAmerika çökmekte olan bir uygarlık mı? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZÖzel’in bütçe konuşmasında sürece dair mesajları 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolAK Partili bir okurla sohbet 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAJohn Holloway ; Abdullah Öcalan’ın Kuramı Devrim İhtimali Fikrini Yeniden Düşünülür Hale Getiriyor! 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan Türkiye’nin siyasi serüveni içinde nereye oturuyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENFeti Yıldız kime sesleniyor? 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNESuriye: Hem çok yakın, hem çok uzak 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciEn büyük tehlike NÜFUS yokluğu 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilTürkiye neden sanayileşemiyor: Sermayenin, güvenin ve kurumların zayıflığı öyküsü 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİDEM’in bütçeye Terörsüz Türkiye itirazı 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTElveda Lenin ve Düzce Belediyesi… 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURSuriye bir kere daha çözümü bozabilir mi? 10.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalHay'at Tahrir el-Şam'ın Evrimi ve Suriye'nin Geleceği 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKıvılcımlı ve Öcalan üzerine 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar boşa düştü! 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasSokak çeteleri devlet kurumlarına karşı 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYüzde 85 acaba niye geçinemiyor? 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEÇıkış yolu 8.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞTahmin ediyordum, artık netleşiyor galiba (Transfermarkt, karapara) 8.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
7.12.2025
5.12.2025
4.12.2025
2.12.2025
1.12.2025
25.11.2025
17.11.2025
13.11.2025
12.11.2025
9.11.2025