Ömer F. Gergerlioğlu
AĞLAYABİLİRSENİZ, ANLAYABİLİRDİNİZ
10.10.2012
2616
Diyarbakırın yeni Emniyet Müdürü Recep Güven'in "dağda ölen teröriste
ağlayamıyorsanız insan değilsiniz" sözü söylenilemeyenin söylenmesi anlamında çok önemli bir gündem oluşturdu. Recep Güven boş konuşmuyor. 1991-1996'da Diyarbakır Emniyet istihbaratında çalışmış birisi olarak gençlerin niçin, nasıl dağa çıktıklarını yakından gözlemlemiş. Güven, BDP'lilerin hazzetmediği bir isim ancak çekinmeden bu sözleri söyleyebilen bir müdür. Hem de Diyarbakır Emniyet müdürü. "Dağda ölen teröriste ağlayamıyorsanız insan değilsiniz" diyen Güven de zaten, "ama eline silah alıp çoluk çocuk demeden insan katleden canavarlaşmış bir teröristi de enterne edemiyorsanız devlet değilsiniz" diye eklemiş. Müdür görevini yapan bir kamu görevlisi ancak ölümlerin bu işi çözmediğini gören ve vicdanından yükselen sözleri bastırma kaygısı olmayan bir kişi. "Bir zamanlar 'bana 5 kişilik ekip verin, çocuğu dağda olan annelere gideyim ulaşayım' demiştim. 'Seni öldürürler' dediler. 'Ya' dedim 'kapısını kırarak girdiğimiz insan öldürmüyor da, kapısını çalarak girdiğimiz insan mı öldürecek?' (...) Keşke o zaman yapabilseydik bunları, bu kadar geç kalmasaydık. İnsanımıza bu kadar geç ulaşmasaydık, bu kadar acıdan sonra yapmasaydık bu işleri." demiş. Meclis'teki üç parti de müdürü eleştirme yarışına girdi. MHP'yi anlıyoruz da Kürt sorunu hakkında yeni sözleri olduğunu beyan eden Ak Parti ve CHP'ye ne oluyor? İnternette çıkan haberlere baktığınızda mesleğinin polis olduğunu söyleyen birçok kişinin bu haberin altına müdürü eleştiren, tahkir eden yorumlar yazdığını görüyorsunuz. Eğer hakikaten polisler böyle düşünüyorsa memurlarının çoğu müdür bey gibi düşünmüyor demekki. Emniyet müdürü olmasına rağmen hem de bu görevin Diyarbakır ili olmasına rağmen böyle konuşabilmesi müdür beyin içinin çok dolu olduğunu gösterir. Çekinmese söyleyeceği çok çarpıcı sözlerin daha olduğunu gösterir. Tüm eleştirilere rağmen sözlerin çok içten bir şekilde ifade edilmesi meselenin çözümü konusunda önemli adımlar atılabileceği konusunda bizi umutlandırdı. Bülent Arınç tasvip etti ancak Başbakanın eleştirisine maruz kaldı. Ama yine de bir kamu görevlisinin 2012 yılında bu cümleleri sarf edebilmesi çok anlamlıdır. Burada insaf ve merhamet sahiplerinin devreye girmesi gerekir. Kin ve nefret üzerinden hareket etmeye çalışanlara kalırsa yeni bir linç edilecek kamu görevlisi bulunmuştur. Bu gündem bize Necip Fazıl Kısakürek ve Reis Bey ismini anımsattı. Reis bey adıyla sinemaya da aktarılan eserdeki bazı replikleri hatırlattı. Sertliğiyle tanınan hakimin bir cinayet zanlısı hakkında önceki serkeş yaşamı dolayısıyla " suçlu bundan başka kim olabilir ki?" düşüncesiyle hareket edip idam kararı vermesi ve infazın ardından katilin başka biri olduğu anlaşılması ile gelişen değişimi anlatır. Hakimin çektiği vicdan azabı sonucu artık her meseleye merhamet bakış açısı ile yaklaşmasını görürüz. Merhamet bakış açısı ile sorunları değerlendirmeye ve çözmeye çalışan hakim sertliğiyle çözemediği sorunları yardımcı olmaya çalıştığı kişilerin istismarı çıksa bile yenmiştir. İşte filmden bazı sahneler. Mahkûm- Etmeyin reis bey, siz ağlayamazsınız! ağlayabilseydiniz, anlayabilirdiniz! Reis bey- Siz de benim hakkımda hüküm veriyorsunuz. Mahkûm- Bir kere de ben vereyim reis bey; hem de sehpadan tepeden en yüksek kürsüden hüküm vereyim... siz merhametten acıma duygusundan yalnız kötülük doğacağına inanmışsınız. yerinde haklısınız. fakat ondan ne büyük iyilik doğacağını unuttuğunuz için, en büyük hakkı kaybediyorsunuz. rahmet kaldırılmış sizin kalbinizden... buz çölünden yol alıyorsunuz! Yine servetini gece hayatında kaybetmiş ve idam edilmiş kişinin kişinin dadısı ile karşılaşma sahnesinde söylenenler de önemlidir. Reis bey vicdan azabı yaşarken infaz edilen kişinin eski dadısı ile karşılaşır. Reis bey- (dadıya)Geldiğine iyi ettin! bende seni arıyordum! Dadı- Ne yapacaktın? Reis bey- Beni affetmeni isteyecektim. Dadi- Eğer seni affedersem yer yüzünde, suçu bağışlanmadık insan kalmaz! Reis bey- Yeryüzünde suçu bağışlanmadık insan kalmaması için beni affet! Dadı- Gözlerime kulaklarıma inanamıyorum! sen o Reis misin? Şüphesiz anlatılan kişi suçsuz olduğu halde önyargılarla yaklaşıldığı için yanlış karar verilen bir kişiydi. Ancak bu olay vicdanını kendisine eksen eden eden hakimin yanlış yaklaşımını görmesini ve değişimi ile başarıyı, merhameti yakalamasını anlatır.Müdür bey de belki zamanında hakim bey gibi sertlik yanlısı bir kamu görevlisiydi. Ancak sertliğin vicdan azabı doğurduğunu gözlemlemişti. Terör yapan kişi suçlu olabilir ancak suçu doğuran sebeplere yoğunlaşmak gerektiğini buradan anlamalıyız. Çok hassas bir konuda Emniyet müdürü özeleştiri yapmıştır ve ölen onbinlerce kişinin ardından bu sayının yüzbinleri bulmasını istemiyorsanız bu sese kulak vermelisiniz. Bu teröre prim vermek değil terörün oluşumunu yok edecek yaklaşımdır. Yıllardır çok hata yapıldığını devlet görevlileri de söylüyor birisi bunu daha somut bir şekilde ifadelendirince evini başına yıkıyoruz. Bu, acıların azalmasına hizmet etmez. En yakınları PKK tarafından öldürülmüş bir kişi olmasam bu cümlelerimi yanlış anlama hakkınız olabilir. Ancak vicdan sahibi sesler bu sorunun çözümünü istiyor, Yüzbinlerce PKK üyesini de öldürseniz merhamet bakış açısı ile soruna yaklaşmadığınız takdirde bu sorunu çözmeniz kolay değildir. Gerçekten ağlayabilirseniz, anlayabilirsiniz, ağlayabilirsek, anlayabiliriz. Bu, size tokat atana öbür yanağınızı çevirmek değildir. Sorunların temelindeki yanlışlıkları bulmanın anahtarıdır. Dini referansları güçlü olanlar ve insan hakları eksenli bakış açısına sahip olanlar merhamet eksenli bakış açısını kavramada daha şanslıdır. Gelin ilk önce bakış açılarımızı düzeltelim sonra işimizi yapalım, bakın olumlu değişim nasıl oluyormuş göreceksiniz.
Yazarlar
-
Eser KARAKAŞŞimşek, ÖTV, cari açık ve gümrük birliği 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUŞakülünden çıkmış bir ülke: Türkiye 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİYargıda yine mi temizlik başlamış? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTürkiye terörsüz olacak, bölünmeyecek.. Amenna.. Ya Suriye’den gelecek tehdit? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSon vatanı Türkiye olanlar ilk vatanı Türkiye olanlara vatanseverlik dersi veremez 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazBöyle mahkemenin hükmüne adalet denir mi? 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Taha Akyol‘Karamsarlık yaymak’ 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni çözüm süreci komisyonuna dair 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasBakü ve Erivan başardı, Türkiye kazandı 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan Özkanİsrail ordusu, Gazze’de ekilebilir arazileri de sıfırlıyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNZengezur’a Trump kaması: Kime niyet kime kısmet? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIR'Yeni Türkiye'de umudu yalnızca 51 kişilik komisyona bırakmalı mıyız? 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞKOMÜNİST BİR YAZAR VE“İKİ KADIN İKİ AŞK…” 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURÜzgünüm, kimse Türkiye’yi bölmek istemiyor 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA15 Ağustos Toplumsal Devrime Giden Yol... 11.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKYeni Süreç, korkular ve umutlar 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezTeo-politik inşaya karşı dinsel bireycilik: İtaat mı? İtiraz mı? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNE“Norm Devlet” üzerinde 19 Mart gölgesi 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilYolsuzluk: Çürümenin Kurumsallaşmış Hali 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRBU KOMİSYON NE ÇÖZER? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanDevleti yönetenler milletlerine güven vermek istiyor olsaydı… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunÖzlemek ne uzun bir mesafe, Dersim… 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayBir dönüm noktasında mıyız? 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENSüreç Olmasaydı 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUSiyaset CHP’siz, CHP siyasetsiz olmaz 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluGeri dönülmez çözümde son düzlük... 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÇeteler çağı ve muhteşem çöküş… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanAK Parti kendini nasıl bu hallere düşürdü… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçKürt sorunu, komisyon ve Marx… 8.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİsa’nın takipçilerine sığınan Muhammed’in takipçileri 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluKalorifer kazanından rektör danışmanlığına ve öğretim görevliliğine uzanan yol: Sahte diplomaya ne g 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞAdemimerkeziyet: Dikey güçler ayrılığı ya da paylaşımı 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: “İmralı’da Bir Mahkûm” 7.08.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
26.08.2020
26.08.2020
9.02.2018
5.02.2018
3.02.2018
25.06.2018
23.06.2018
18.06.2018
12.06.2018
11.06.2018