Osman CAN

Osman CAN
Osman CAN
Tüm Yazıları
Anayasa Mahkemesi ve takdir sorunu
4.10.2014
1649

 Kamuoyunda torba kanun olarak nitelendirilen, ama içeriği ve kapsamına bakıldığında artık “çuval” kanun denmesi gereken 6552 sayılı Kanun’un bazı hükümleri Anayasa Mahkemesi’ne taşınmıştı. Bu kanunun parlamentoda kabul ediliş tarihi 10.09.2014, Resmi Gazete’de yayınlanıp yürürlüğe girdiği tarih ise 11.09.2014, yani bir gün sonra. Mahkemeye bir dava dilekçesi hazırlayıp sunmak da bir iki günü aldığına göre dava dilekçesinin mahkemeye gelmesi ile mahkemenin esas hakkında karar vermesi arasında iki haftayı biraz aşkın bir süre geçmiş gözüküyor. Mahkeme Başkanı’nın bu dosyayı raportöre verişinin ardından rapor yazımı başlar ve başkanlığa sunulur. Bu durumda dava dilekçesinin Anayasa Mahkemesine gelişi ile Karar tarihi arasında geçen süre iki haftadan bile kısa sürmüş gözüküyor. Dilekçe yasa gereği ilk incelemeye tabi tutulmak zorunda olmakla birlikte, hazırlanan raporun, ilk ve esas hususlarını birlikte değerlendirdiğini düşünerek böyle diyoruz. Ancak dilekçe 25.09.2014 tarihinde ilk incelemeden geçtiğine göre, davanın esas raporunun hazırlanması, başkanlığa sunulması, başkanlıktan üyelere dağıtılması, üyelerin okuması, buna ilişkin gündemin belirlenmesi ve nihayetinde karar verilmesi arasında geçen süre sadece 7 (yedi) gün.

Anayasa Mahkemesi’nin iptal davası gibi, soyut yasama iradesinin çok daha soyut anayasa kurallarına uygunluğunu denetlediği sofistike süreçlerin yedi gün içinde sonuçlandırılması Türkiye hukuk düzeni bakımından bir devrim olsa gerek. Böylesine hızlı karara Türkiye’de olduğu gibi, muhtemelen Avrupa’da da pek şahit olunmuş değil.

Yalnız bu durumda mahkemenin bireysel başvuruları artık birkaç saat içinde inceleyip sonuçlandırması gerekir. Zira soyut hukuk normlarının bireylerin temel hak ve özgürlüklerini geri dönülemez biçimde ortadan kaldırması çok mümkün değil. Mahkeme kararları ve sair birel işlemler ise bu etkiye sahiptir...

Lakin biliyoruz ki, bir yıldan fazladır mahkeme gündeminde bekleyen pek çok kanun vardır. Ve bu kanunlar da bireylerin temel hak ve özgürlükleri bakımından hayati öneme haiz. Yine örneğin askeri casusluk davası gibi bireylerin kaybolan yılların artık geriye getirilmesinin mümkün olmadığı davalar da var. Bu davalara karşı bir yıla yakın bir süredir bireysel başvuru yapıldığı halde Anayasa Mahkemesi halen bir karar vermiş değil.

Anayasa Mahkemesi elbette hak ve özgürlükler bakımından önemi, genel kamuoyu ve siyasal yaşama dair olası yansımaları dikkate alarak kimi davaları öne alabilir ve bu konudaki hukuki belirsizliğin bir an evvel sonlandırılmasını arzulayabilir.

Ancak öne alma veya geriye bırakmanın sadece bir “takdir” olduğu ve “hukuki”lik ile ilgisinin bulunmadığını unutmamak gerekir.

Bu davadaki takdir bu yönüyle oldukça sorunlu gözüküyor.

Şimdi takdirin, sürecin yedi gün içinde tamamlanması yönünde kullanılmasına yol açan hükümlerden birine, 5651 sayılı İnternet Kanunu’nun 8. Maddesi’nin 16. bendine bakalım:

“Milli^ güvenlik ve kamu düzeninin korunması, suç işlenmesinin önlenmesi nedenlerinden bir veya bir kaçına bağlı olarak gecikmesinde sakınca bulunan hallerde, erişimin engellenmesi Başkanın talimatı üzerine Başkanlık tarafından yapılır. Erişim sağlayıcıları Başkanlıktan gelen erişimin engellenmesi taleplerini en geç dört saat içinde yerine getirir. Başkan tarafından verilen erişimin engellenmesi kararı, Başkanlık tarafından, yirmi dört saat içinde sulh ceza hâkiminin onayına sunulur. Hâkim, kararını kırk sekiz saat içinde açıklar.”

Oysa benzeri hüküm, Anayasa 20., 21.ve 22. maddelerinde mevcut. İptal edilen madde ile anayasa hükmü arasındaki görünürdeki bu uyum karşısında bu takdir, az sorunlu değil.

Mahkemenin kararı, her zamanki gibi Anayasanın 153. Maddesi’ne aykırı bir şekilde “gerekçesiz” olarak açıklandığı için, gerekçeyi bilmiyoruz. Açıklandığında hukuki analizlerimizi de paylaşacağız.

Şimdilik Anayasa Mahkemesi karar gerekçesini saygı ile beklemekten başka yapacak bir şey yok.

Kurban Bayramınızı kutluyorum.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar