Pelin CENGİZ
Stockholm’de 1972’de gerçekleştirilen ve uluslararası alanda, çevre hakkının dile getirildiği ilk toplantı olarak kayıtlara geçen BM Çevre ve İnsan Konferansı, çevre sorunlarına yönelik politika arayışları açısından bir milattır. O gün alınan bir kararla, 5 Haziran günü Dünya Çevre Günü olarak kabul edilir. Çevre hakkı açısından, “İnsan, onurlu ve iyi bir yaşam sürmeye olanak veren nitelikli bir çevrede, özgürlük, eşitlik ve yeterli yaşam koşulları temel hakkına sahiptir” ilkesinin yer aldığı bildirinin kabul edilmesi nedeniyle de ayrı bir öneme sahiptir. Çevre hakkına yönelik bu tanımın ilk kullanımının üzerinden 42 yıl geçmesine rağmen, çevre koruma bir yana çevreyi artan bir hızla kirletiyor, talan ediyor, yok oluşa sürüklüyoruz. Çevre koruma, her zamankinden giderek daha fazla bir insan hakları mücadelesine dönüşüyor.
Dünyayı acımasızca ne hâle getirdiğimizi Ömer Madra, şöyle özetlemişti: “Gezegen kozmik bir şantiyeye dönmüş durumda. İnsanlık, medeniyet inşaatını dev iş makineleriyle sürdürüyor. Tüm akarsular bentleniyor, nehirler, göller barajlanıyor, dağlar kazılıyor, kayalar çatlatılıyor, denizler taranıyor, deniz canlıları radarlarla tüketiliyor, deniz diplerine, ovalara, dağlara, yaylalara su kuyuları açılıyor, taşocakları, kum ocakları, kömür ocakları çalıştırılıyor, boksit, altın, bakır, koltan madenleri, nadir metaller çıkarılıyor, petrol boruları, katran kumu boruları, doğalgaz boruları döşeniyor, demiryolları, karayolları, köprüler, havalimanları yapılıyor, arklar açılıyor, kanallar kazılıyor, yaylalar düzleniyor, yağmur ormanları kesiliyor, orman tabanları ateşe veriliyor, küller ve molozlar denizlere, derelere, çaylara boca ediliyor, geniş topraklarda dev makineler tek kültür tarımı yapıyor, mahsulü ekiyor, biçiyor, ürünü topluyor, ambalajlıyor, gemilere, kamyonlara, trenlere dolduruyor, satıyor ve aldığı paralarla yeni kazılar, yeni inşaatlar, yeni yollar ve köprüler yapıyor...”
5 Haziran Günü, takım elbiseli kravatlı adamlar, bize çevrecinin daniskası olduklarını göstermek üzere etkinlikler düzenliyor, doğa korumanın zerre kadar içselleştirilmediği göstermelik kutlamalar yapıyor. Doğayı yok eden üretim faaliyetlerine sahip pek çok şirket “çevreci” oluveriyor. Çevre deyince aklına sadece çöp depolama ve arıtmadan başka bir şey gelmeyen belediyeler, kırmızı kurdeleler kesiyor. Bisikletle tur atma, otoban kenarlarına ağaç dikme, kaldırımlara çiçekle süs yapma, AVM bahçesinde pil toplama, çocuklara resim yaptırma çevre idrakinin güdüklüğüne verilecek örneklerden sadece birkaçı.
Bugün, Dünya Çevre Günü çıkış amacından tamamen sapmış, anlamını yitirmiş, doğa düşmanı kapitalistlerin, kampanyalarla ve sosyal sorumluluk projeleriyle çevreci kesilerek, kendilerini aklama gününe dönüştürdüğü bir gün hâline geldi. Çevrecilik doğanın bir bütün olduğu yaklaşımından hareketle, tüm tüketim alışkanlıklarınızdan suyu, elektriği, gıdayı tüketme biçiminize kadar pek çok şeyi kapsar. Kalkınma, büyüme, üretim, tüketim gibi paradigmaların sorgulanmasını beraberinde getirir.
Bugüne dair kutlanacak herhangi bir şey yok, ne Türkiye ne de dünya adına. Kutlamadan ziyade çevre adına ne varsa yok ettiklerimizin ardından durup düşünmenin günü olur olsa olsa...
AKP iktidarının epeydir alışkanlık hâline getirdiği Meclis’ten geçirilen torba yasaların içine monte edilen yasa ve yönetmeliklerle yaşam alanlarına yasal katliamlar uygulanıyor. Adında çevre, orman, su geçen bakanlıklar eliyle yönetilen bir doğa yıkımı organizasyonu yaşanıyor. Türkiye’nin yarattığı ekolojik tahribat sonucu çevre karnesindeki kırıklar giderek çoğalıyor.
Gününü göstermek yerine gününü kutlayabileceğimiz bir çevremiz olması dileğiyle...
[email protected]
Yazarlar
-
İsmet BerkanTrump’ın Gazze Planının Ak Parti çevresinde yarattığı derin çatlak 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasOrtada aslında bir ‘plan’ yok 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsıl sorunumuz TL değil dolar enflasyonu 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUTrump kuzulara şah olunca… 2.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
8.03.2025
29.12.2024
14.10.2024
27.09.2024
23.08.2024
26.07.2024
21.05.2024
13.02.2023
10.02.2023
15.11.2022