Şahin ALPAY
Kuşağımın tanıdığı en usta yazar ve en etkili entelektüellerden biriydi Çetin Altan.
Rastlantı bu ya: Perşembe sabahı, bir sağlık muayenesi için gittiğim Fatih Üniversitesi Tıp Fakültesi'nin Sema Hastanesi'nde bu dünyadan göçtüğü haberini ilk öğrenenlerden biri; Ahmet, Mehmet ve Zeynep'e ilk başsağlığı dileyen dostları ben oldum. Eve dönerken yol boyunca Çetin Altan'ın hayatımdaki yerini düşündüm.
1960'ların başlarında yazılarıyla, yurttaşların özgür ve eşit oldukları toplum ideali olarak sosyalizm fikrini bana ve kuşağımdan pek çok gence aşılayan seslerin başta gelenlerinden biri o olmuştu. O yıllarda Türkiye İşçi Partisi'ne yakınlık duymamızı ve giderek sosyalizm idealine bağlanmamızı sağlayan kalemlerin başta gelenlerinden biri de oydu. 1966'da Siyasal Bilgiler Fakültesi Öğrenci Derneği başkanlığına seçilmiştim. Basında çıkan ilk yazımın, Akşam gazetesinde Çetin Altan'ın köşe yazısının hemen yanında yer almasından duyduğum mutluluğu hiç unutmam. O yıl boyunca düzenlediğimiz konferanslarda, sadece sadık bir parti üyesi olduğum TİP'li konuşmacılara, (şimdi hepsi rahmetli olan) Mehmet Ali Aybar, Behice Boran, hocamız Sadun Aren ve Çetin Altan'a söz vermiştik…
Sosyalizmle tanıştığım bu ilk yıllarda Mehmet Ali Aybar'ın ve Çetin Altan'ın “güler yüzlü”, tam bağımsız sosyalizm anlayışını paylaştım. Ne var ki çok geçmeden benim ve birçok arkadaşımın anlayışı giderek radikalleşti; Marx'tan Lenin'e, Lenin'den Mao'ya uzandı... Sosyalizmi şiddetle gerçekleşecek devrim, komünist partisi diktatörlüğü, yani toplum üzerinde devlet boyunduruğu olarak anlamaya yöneldik. Aybar'ın ve Altan'ın temsil ettiği, özgür ve eşit yurttaşlar toplumu olarak sosyalizm fikrini bir tür “tatlısu sosyalizmi” olarak küçümsemeye başladık. Ne mutlu ki, çok geçmeden, bu şiddete dayalı devrim ve diktatörlük olarak sosyalizm anlayışının, özgür ve eşit yurttaşlar toplumu idealinin tam zıddı olduğunu, ideallerimizin tam zıddına hizmet ettiğini kuşağımda ilk kavrayanlardan biri ben oldum.
Evet, çok geçmeden, belki tam olarak da Aybar ve Altan'ın temsil ettikleri sosyalizm anlayışına, daha doğrusu liberal, yani devletçi değil özgürlükçü sosyal demokrasi fikrine, yani tek tek yurttaşların hak ve özgürlüklerine saygılı, hepsine eşit fırsat sağlayan toplum idealinde karar kıldım. 1970'lerin başında siyasi mülteci olarak gittiğim İsveç'ten 1980'lerin başında yurda dönüşümden bu yana da bu ideali paylaşmaya çalışıyorum.
Yolda aklımdan bunlar geçti... Eve döndüğümde aklıma dönemin başbakanı Tayyip Erdoğan'ın 1 Şubat 2009 tarihinde Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'nü Çetin Altan'a verirken yaptığı konuşma geldi. Açıp okudum. Neler söylememiş ki: “Eleştiriye tahammül olmadan yol alamayız. Söz olmadan, yazı ve fikir olmadan uygarlık iddiamızı gerçekleştiremeyiz… Bugün mutlulukla ifade ediyorum ki Türkiye, artık ne Çetin Altan'ı 300 kez mahkeme kapılarına çağıran ve düşünceyi mahkûm eden bir Türkiye'dir ne de Nazım Hikmet'i 12 yıl boyunca hapishanelerde tutan bir Türkiye'dir. O algılarıyla vehimler üreten Türkiye, yerini özgüvene bırakmıştır… Türkiye daha fazla özgürleşecek, daha fazla demokratikleşecek… Bu ülkede istikrar, demokrasi, hukuk devletinin eksiksiz işleyişi çok büyük önem arz ediyor… Türkiye, tam bir demokrasiyi hak etmeyen ülke olamaz…” Erdoğan, sözlerini şöyle tamamlamış: “İyi ki varsınız, iyi ki yazıyorsunuz. Sayın Altan, tebrik ediyorum. Teşekkür ediyorum…” Ne ibret verici bir konuşma! Ne yazık ki 2009'da istenenin, 2015'te tam tersi bir yere getirildik…
Ben de diyorum ki, evet Sayın Altan, ülkemize demokrasinin geldiğini göremeden ayrıldınız bu dünyadan… Ama özgürlüğe inancı ayakta tuttunuz. Düşün hayatımıza yaptığınız bütün katkılar için candan tebrik ve teşekkürlerimi sunuyorum. İyi ki bize Ahmet ve Mehmet'i de miras bıraktınız.
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları












































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.06.2023
21.12.2020
6.02.2020
18.11.2020
30.09.2020
24.09.2020
20.07.2020
8.05.2020
29.04.2020
21.04.2020