Sezin ÖNEY
Hocam Ernesto Laclau öldü.
İz bırakan hocalarının bir yıldız gibi kayması, öğrenciler için her zaman bir yüzleşme zamanı. Öğrendikleri, öğrenemedikleri ve geçmişleri, gelecekleriyle...
Arjantinli Laclau, benim için her şeyden önce, bilfiil politikanın içinden gelmiş bir siyasi düşünür olması nedeniyle ilginçti.
Bizzat tanımadan önce de, tıpkı Michel Foucault gibi Laclau da bana, politikada aktivizm/ harekete geçme/ etki yaratma çabası/ tepki verme ile eleştirel düşünce arasındaki ince dengenin korunmasının güçlüğünü düşündürmüştür hep.
Bir yandan, siyasetin içinde olup, bir yandan da, siyaset üzerine düşünce üretmenin güçlüğünü yani... Kalıplara sıkışmadan, ideolojik yinelemelere saplanmadan, “yanlışa” sırf siyasi görüşleri nedeniyle “doğru” demeden...
Laclau, her zaman siyasetçi gibi, örgütlü politikanın içinde fiilen yer alıyormuşçasına bir partizanlıkla düşünüyordu. Ancak, belli bir partiye yönelik değildi siyasi bağı. Sol siyasetin dünya genelinde nasıl bir politik çizgi geliştirmesinin mümkün olacağına, solun “nasıl kazanacağına” odaklıydı son kertede düşüncesi.
Laclau, “egemen olana nasıl bir karşı alternatif geliştirilir” sorusuna yanıt arıyordu; bu arayış da onun düşünce dünyasını şekillendiren başlıca çekim alanı idi. “Cevabı” ararken de, önce Marksizm, sonra da, Marksizm’i aşmayı hedefleyen, kendi oluşturduğu “radikal demokrasi” ideolojik çerçevesinden siyasete bakıyordu.
Laclau’nunkinden farklı yönelime, Foucault’nunkini örnek verebilirim. Olan bitene ideolojik bir bağdan hareketle değil, vicdani ve insani kıstaslarla politik tepki vermiş olan Foucault, örgütlü siyasete alternatif ve bana kişisel olarak tam da uyan bir çizgiye sahipti.
“Sokakta oldukları için müthiş, korkunç riskler alan genç kadın ve erkekler beni çok etkilemiştir; özgürlüklerini, yaşamlarını gerçekten tehlikeye atan insanlar. Onların varlığına tanık olmak, benim için gerçek bir siyasi deneyimdi.”
Foucault, bu sözleri Tunus’ta, 1968’deki gençlik hareketleri için söylemişti. Ben de, aynı şeyleri Gezi için söyleyebilirim. Foucault için de, siyasi olan “anlık”, tepkisel ve dolayısıyla içinde “can” olandı. İnsanın, sürekli, vicdanının hassas terazisine vurarak, çevresinde, dünyada, gelmişte, şimdi ve gelecekte olanı tartıp, kendi yorumuyla tepki vermesi “siyasi” idi. Marx’ın “var olan her şeyin amansızca eleştirisi” düşüncesine de, bence bu açıdan en çok uyan düşünürlerden biridir Foucault.
Laclau ise, dünya genelindeki yaygın siyaset pratiklerine ters düşen, bireyin yalnız gücüne odaklanan bu tarz bir siyasettense, örgütlü ve organize güce sahip olmanın etkinliğiyle, “hemen şimdi” değiştirebilecek bir politikanın arayışındaydı. Bu açıdan, “kurumsallaşma” şarttı.
Occupyveya Arap Baharı’nı tetikleyen hareketler, “örgütsüz”, lidersiz ve dolayısıyla da, köklü değiştirme gücünden yoksundu Laclau’ya göre.
Laclau’nun kişisel siyaset tecrübesi, 1950’lerin sonundan başlayarak 1960’ların çalkantılı Güney Amerika’sına dayanıyordu. Küba Devrimi ertesi, Che Guevara’nın memleketi Arjantin desek, herhalde Laclau’nun öğrencilik döneminin fırtınalı ruh hâli hakkında bir ipucu olur.
Laclau’nun, ilk siyasi tecrübelerini yaşadığı ve bence siyasi felsefesini asıl biçimlendiren, gençlik yıllarının Arjantin’inin etkisi, 1969’da, Eric Hobsbawm’ın desteğiyle de yerleştiği Oxford’la başlayan Avrupa döneminde de, hatta son yazılarına kadar gözlenebiliyor.
Arjantin tarihinin de, Türkiye ile karşılaştırmalı okunabilecek çok dönüm noktası var.
“Esir alan siyasetler” diyorum ben Arjantin ve Türkiye’nin, ilgileneni kendine sıkı sıkıya bağlayan labirentlerle dolu politik tarihine...
Arjantin’e zihnen hep bağlı kalan Laclau’nun “aynı güç tarafından ezilen farklı grupları, kesimleri, bireyleri ortak mücadeleye iten ve bu süreçte, onları beraberce dönüştüren dinamikler” hakkındaki yorumlarını da, bugünün Türkiye siyaseti sık sık aklıma getiriyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları











































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
14.10.2025
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024