Sezin ÖNEY
Muhafazakâr siyaset bilimi teorisyeni Francis Fukuyama'nın Sovyetler Birliği'nin çöküşüyle beraber, liberalizm ve kapitalizmin dünya tarihinin tek belirleyici gerçeği olduğu bir dünya düzenine geçildiği tezi, siyaset bilimi ve uluslararası ilişkilerdeki öğrencilik dönemimizi uzun yıllar kâbusa çevirdi. Fukuyama'nın tezine 'sinir olarak', onun iddia ettiği gibi 'tarihin sonunun gelmediğini' kanıtlayan karşı tezler sürmek için az çene yormadık.
Bugün, Türkiye'de de, AKP'yle 'tarihin sonu' gibi bir boyuttayız. Artık AKP, bir tek parti iktidarı olarak tüm politikaları belirleme gücüne sahip ve yasama sürecini ipoteği altına almış bir güç mıknatısı.
Mısır'ın “sivil” Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin hafta sonu,“devrimin mekânı” Tahrir Meydanı’ndaki ilk konuşması, ülkenin siyasi geleceği nasıl şekillenecek ve ne kadar “sivilleşme” söz konusu olacak analizleri bir yana, müthiş bir politik enerji taşıyordu. Değişim dinamiğini, o konuşmayı ateşleyen toplumsal talep enerjisini, o gün Tahrir Meydanı’nda, neredeyse elle tutulur şekilde hissetmek mümkündü.
Türkiye’de ise, “yaptık/yapamadık oldu-bitti” hali var; değişim inancı ve enerjisi yok oldu, tarihin sonu geldi. Bazı kesimler için demokratik dönüşümün gerçekleşebileceğine inancın azalması karamsarlığı ve bitaplığı, diğerleri içinse, “dönüşüm gerçekleşti” rehaveti söz konusu.
ABD merkezli dış politika dergisi Foreign Affairs'de, Steve A. Cook ve Michael J. Koplow'un, “Turkish Paradox: How the AKP Simultaneously Embraces and Abuses Democracy” (Türk Paradoksu: AKP, Demokrasiyi Nasıl Hem Kucaklıyor ve İhlal Ediyor) başlıklı bir makalesi yayınlandı.
Cook, daha önce “Yöneten Ama Hükmetmeyen Ordular” (Ruling But Not Governing: The Military and Political Development in Egypt, Algeria, and Turkey) adlı kitabında, Cezayir, Mısır ve Türkiye'de orduların siyasetteki rolünün nasıl arka plana kaydığını, daha “az görünür” hale geldiğini anlatan bir tez ileri sürmüştü.
Ordu-sivil ilişkileri, Türkiye'de artık demode bir konu oldu (ya da öyle varsayılıyor). Ancak bu dönüşüm, Cook'un ileri sürdüğü tezden farklı biçimde, Avrupa Birliği üyelik süreci dinamikleriyle değil,alaturka bir yöntemle yaşandı ve güç ibresi sivillerden yana döndü.
Ancak, bence, askerî vesayet meselesi çözülmüş olmaktan uzak ve “ilk Türk savaş uçağı Hürkuş” haberlerinde de açıkça hissedildiği üzere, “siviller” giderek askerleşiyor. Yani, asker-sivil ilişkileri dengesinde, güç dengesi sivillerden yana dönmüş gibi gözükse de, sivil iktidar, giderek asker zihniyeti ile hareket etmeye başlıyor.
ABD'den illa insansız hava araçları satın almak konusundaki ısrar da, bu “askerleşmenin” diğer bir örneği. Oysa daha geçen hafta, Birleşmiş Milletler’in Faili Meçhuller konusundaki Özel Raportörü Christof Heynes bile, “İnsansız hava araçları, uluslararası hukukun son 50 yıldaki kazanımlarını yok edebilir” gibi sert bir çıkış bile yaptı. Yani, Uludere hiçbir şey öğretmediyse, konunun bu boyutu da var.
Cook ve Koplow'un makalesi (AKP’nin idam cezasını kaldırdığı gibi maddi hatalarına rağmen), Türkiye siyasetine yönelik uluslararası tartışmalarda, çok referans verilecek, kolay akılda kalacak bir kavramı ortaya atıyor.
Türk paradoksu referansı, tıpta “French Paradox” olarak anılan konuya atıf olsa gerek. “Fransız Paradoksu”, Kanada'da, Fransız beslenme tarzının hâkim olduğu Quebec'te, yağ, bal, krema, şarap içinde yüzen bir ehli keyiflik sürmesine rağmen, bölgede, kalp sorunlarına, aynı ülkenin Batı yakasında spor-sağlıklı beslenme cenderesinde yaşayan British Columbia'dan çok daha rastlanması durumu.
Fransız Paradoksu tezi, “hem kalp düşmanı bir yaşam biçimi, hem de sağlıklı olabilmek, bu nasıl oluyor” derken, Türk Paradoksu tezi de, AKP için, “hem demokrasiyi yok et, hem de yarat; bu nasıl iş” diyor.
Cook ve Koplow, siyaset bilimci Robert Dahl’ın, vatandaşların toplumsal hayatın diledikleri alanına katılım özgürlükleri ve devletin gücüne karşı yaşam alanlarını koruyabilmelerini demokrasinin ölçütü olarak aldığına dikkat çekiyor. Demokrasinin bu tanımını da, “Türkiye vakasındaki” ikilemi açıklamakta kullanıyor.
Tezleri, “Evet, Türkiye vatandaşları, toplumsal yaşama daha fazla katılabiliyor” ama “hükümeti eleştirmek de giderek kısıtlanan bir tavır”.
Oysa bence, ortada bir ikilem, paradoks yok.
Devleti içeriden tanıyan ve siyasi kaygılardan uzak çok da objektif bir bakış açısı olan kamu yönetimi uzmanı Şerif Sayın, 2010’da Radikal'de yayımlanan bir yazısında, “AKP eline geçirdiği iktidar alanını demokratikleştiren bir yapı değil, tam tersine bu alanları iktidarını pekiştirmek için dönüştürüp kullanmaya devam ediyor. AKP güç kazandıkça, gücünü daha çok güç kazanmak üzere kullanacak. AKP devletleştikçe sertleşecek, devletin doğal reflekslerini benimseyecek” diyordu.
Ve şöyle devam ediyordu; “Gelecek on yılda Türkiye AKP önderliğinde bu şekilde normalleşecek, ama Türkiye’nin normali de pek matah bir şey değildir. Yolsuzluğu şiar edinmiş bir siyasi sistem, milliyetçilik ve din temelli değerlerle yoğrulmuş lümpen bir kültür, doğruluğun prim yapmadığı bir piyasa ekonomisi, eğitimin işe yaramadığı artan bir genç işsiz güruhu”.
Sayın, asker-sivil ilişkileri ve Kürt Sorunu gibi meseleler “çözülse” bile, “bu normal hâlâ normal olarak kalacak” diyordu; işte, Türkiye paradoksu değilse de, (acı) gerçeği bu.
Yazarlar
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları






















































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
25.04.2025
3.02.2025
29.01.2025
17.01.2025
7.11.2024
6.11.2024
24.10.2024
27.06.2024
7.06.2024