Taha Akyol
TRT’deki “Payitaht” dizisinde Sultan Abdülhamid “yeni bir kanun-ı esasi” (yeni anayasa) çağrısı yapıyor! Dış borçların ödenmesinden de bahseden konuşmasının son cümlesi şöyle:
“Paşa! bu devlet yeni bir kanun çıkarma hususunda hep mahir oldu. İnşallah şimdi biz de çok çalışıp yeni bir Kanun-ı Esasi ilan edip devletin ve milletin refahı için yol kat edeceğiz!”
TRT böyle konuşturuyor ama aslında Abdülhamid kıtalar fetheden ecdadını “kanun ve müşterek his” etrafında birleştiremedikleri için eleştirmiş, devletteki “nizamsızlık”tan hep yakınmıştır. Böyle bir hükümdar “kanun yapmada hep mahir olduk” der mi?
Daha önemlisi, Abdülhamid’in “yeni bir kanun-ı esasi” istemesi tarihi gerçeklere aykırı olduğu gibi onun “idare-i şahsiye” yani tek adam yönetimi anlayışına da taban tabana zıttır.
Ama dizinin amacı belli; siyasi propaganda.
İsmail Kahraman “bir Abdülhamid, bir Erdoğan” demişti, “arası duraklama” idi. (13 Nisan 2018)
Bugün Erdoğan “yeni anayasa” dediğine göre, Abdülhamid de “yeni kanun-ı esasi” demelidir!
TARİHE BAKMAK
Tarihi liderlere hayranlık veya husumet duygusuyla bakmak günümüze de gerçekleri anlamaya çalışmak yerine, hayranlık ya da husumet duygularıyla kutuplaşmayı körüklüyor.
“Ulu Önder” ve ona karşı Necip Fazıl’ın icad ettiği “Ulu Hakan” kavramları böyledir.
Atatürk’ün ülkeye hizmetleri bu yazının konusu değil.
Abdülhamid’in hizmetlerinin başında modern eğitim gelir. Atatürkçü Yunus Nadi bile Abdülhamid devrinde subay eğitimini anlatır, Harbiye ile Tıbbiye’nin “en sağlam müessese, dört başı mamur mektep mümessili” olduğunu yazar. (Cumhuriyet, 9 Mayıs 1943)
Buna Mekteb-i Mülkiyle ile Mekteb-i Hukuk’u da eklemek lazım.
Birinci Dünya Savaşını, Milli Mücadele’yi yürütenler ve yeni Türkiye’yi kuranlar bu okulların mezunlarıydı.
Kemal Karpat Hocamızın, çizdiği modernist-İslamcı Abdülhamid portresi ve “cumhuriyetin temellerini oluşturan hükümdar” tanımı doğrudur.
Büyük tarihçilerimiz, Mükremin Halil’den, İlber Ortaylı’ya, Deniz Akarlı’ya, Selim Deringil’e, Şükrü Hanioğlu’na kadar, hepsi Abdülhamid dönemindeki modernleşmenin büyük önemini yazmışlardır.
İDARE-İ ŞAHSİYE
Madalyonun öbür yüzünde, Abdülhamid’in yönetim tarzının “idare-i şahsiye” olması vardır. Kurallar ve kurumlar yönetimini geliştirmek yerine, bütün yetkileri şahsında toplayıp kurumları silikleştirmesi, şahsi tercihlerle devleti yönetmesi vardır.
Bunun tipik örneği Mecelle Cemiyeti’ni dağıtarak medeni hukuk sahasında kanunlaştırmanın eksik kalmasına yol açmasıdır.
1926’de İsviçre’den kanun almamızın kaynaklarını görüyor musunuz?
Tunuslu Hayrettin Paşa, 19. Yüzyılda İslam dünyasındaki en büyük beyinlerden biridir. Medhini duyan Abdülhamid onu sadrazam yaptı. 1879 yılında ancak 8 ay sadrazamlıkta kalabildi.
Tunuslu, Abdülhamid’e 6 adet reform raporu verdi. Temel reform “kurallar ve kurumlar” yönetimine geçmek üzere sadrazamın, bakanların ve bakanlar kurulunun yetki ve sorumluluklarını belirten kanunlar çıkarılmasıydı.
Bürokraside kurallarının kanunlaştırılmasıydı.
Fakat Abdülhamid şahsında toplanmış olan yetkileri kurallara bağlamayı, kurumlara devretmeyi kabul etmedi.
Hatta Tunuslu’nun “Akvem,ül Mesalik” adlı eseri Namık Kemal’in girişimiyle tercüme edilmişti, kendisi sadrazamken yasaklandı, toplatıldı!
O da sadrazamlıktan ayrıldı.
Bu konuda Bekir Karlığa hocamızın “Tunuslu Hayrettin Paşa” adlı eserini önemle tavsiye ederim.
‘BİZ’ KÖRLÜĞÜ
Türkiye hâlâ kurallar ve kurumlar alanında yeterli düzeye ulaşamamıştır. Tarihe nasıl kişilere hayranlık veya husumet açısından bakıyorsak, 21. Yüzyılda bile hâlâ siyasete öyle bakıyoruz.
Bu yüzden, kuralların ve kurumların önemini kavramış değiliz.
“Biz”lerin kavgası daha önemli!
Tunus’ta bilge düşünür Gannuşi liderliğindeki İslamcılarla laik kesimler uzlaşarak demokratik bir anayasa yaptılar, biz ise hâlâ anayasa ve sistem meselesini siyasi güç kavgasının unsuru olarak görüyoruz.
CB sisteminin kurallar ve kurumlar açısından bizi biraz daha aşağıya çektiği bir gerçektir.
İşte “hukuk devleti” sıralamasında Türkiye 107. sırada, Tunus ise 56. sıradadır. (https://worldjusticeproject.org/rule-of-law-index/)
Sorun dış güçler falan değildir. Sorun tarihe laboratuvar gibi bakamayışımızdır.
Günümüzde rasyonel zihniyetle değil, “biz” kabileciliğiyle siyaset yapmamızdır.
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları



























Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
30.12.2025
28.12.2025
24.12.2025
23.12.2025
21.12.2025
19.12.2025
16.12.2025
14.12.2025
12.12.2025
10.12.2025