Tuncay TOP
AKP’nin son grup toplantısının gündemi, beklendiği üzere Uludere katliamıydı ve bu son toplantıda Erdoğan’ın öne çıkardığı argüman ‘’istismar’’ meselesiydi.
Başbakan’a göre, Uludere olayının fazlaca öne çıkartılması, PKK, BDP, CHP ve ‘’bir kısım medyanın’’konuyu istismarından başka bir şey değildi.
Erdoğan’a göre özürse dilenmiş, tazminatsa ödenmek istenmişti ve daha fazlasını kurcalamanın bir gereği yokken ’’içeride ve dışarıda’’ bu konuyu dile getirmek çabası, AKP’yi köşeye sıkıştırmak isteyen bazı gafillerin haince çabalarından başka bir şey değildi.
Ortada bir istismar durumu bence de var...
Uludere’de 34 yurttaşın savaş jetleri tarafından bombalanarak paramparça edilmesi karşısında her şeyden önce bir özür dilemeyi esirgeyen başbakanın tavrı bana göre istismarın dikâlâsıdır.
Arkasındaki % 50’lik seçmen desteğiyle yönetme egoları şiştikçe şişen bir liderin, katliamın emrini vermek iddialarına karşı makul cevaplar üretmek yerine, gündemi saptırmak için kürtaj vs. gibi manipülatif tartışmalar geliştirmek yöntemine tevessül etmesi başka türlü bir istismar değil de nedir?
Koskocaman bir devleti yönetiyor olma kibrine vicdanını teslim eden Başbakan, bombalarla öldürülenlerin cenaze törenlerine katılmamakla, yurttaşları arasında ayrımcılık yapan bir lider olarak tarihe geçecektir mutlaka.
Savaş uçaklarının tonlarca bomba atarak öldürdüğü çoklu çocuk katli karşısında, Genelkurmay’a teşekkür etmekle mesaiye başlayan bir başbakan, gelecek kuşaklar tarafından ‘’hak ettiği ‘’ bir dil ve seviye ile anılacaktır hiç şüphesiz.
Benim dikkat çekmeye çalıştığım nokta başka aslında…
Ortada göz göre göre işlenmiş bir katliam varken, bu katliama neden olan ‘’milli kaynağı’’ kollamak uğruna, Kürtlerle yaşanan duygusal kopukluğu daha da derinleştirerek, siyasi bir bölünmenin psiko-sosyal dinamiklerini azdırmak ne kazandıracak başbakana...
Orduda yer alan generallerin beşte birini cezaevlerine doldurma gözü karalığına sahip bir lider, neden iki komutanı daha harcayarak toplumsal barışı örmeye çalışmasın.
Sorumlu konumda bulunan birkaç subayın veya istihbaratçının sorgulanmasını sağlayarak, Kürtlerle bir arada yaşama arzusunda olduğunu göstermek gibi pragmatik bir çözüm alternatifine sahip olan başbakan, buna meyletmek yerine, neden o acılarla alay edercesine hamaset yapsın.
Uludere çocuklarının öldürülmeyi hak ettiklerini alenen söyleyen içişleri bakanına sahip çıkmakla, mayın haritaları gibi kendisini ters köşeye yatıracak saçma iddialar öne sürmekle, katliamdan beş ay sonra ‘’bayrak’’ hatırlatması yapmakla, Kürtlerle arasındaki ‘’o ince ipin’’ kopmakta olduğunu nasıl farketmez başbakan.
Roboski’de üzerinde Türk bayrağı olan uçaklar tarafından öldürüldü o insanlar... Erdoğan, sülalesinin yarısını benzer bir saldırıda kaybetseydi aynı bayrağa sarar mıydı tabutlarını? Samimiyetle buna cevap aramalı her şeyden önce.
Ağzından çıkan her bir sözcüğün Kürt yaralarını daha da kanatacağını bile bile aynı üslupla konuşmakta ısrar etmesi hangi izanla açıklanabilir.
Kürt oylarından yüz geri etmek olabilir mi?
Başkanlık sistemi hevesi mi?
Yetkileri arttırılmış Cumhurbaşkanlığı sevdası mı?
Nasıl bir otorite düşkünlüğü, bir ‘’elitizm’’ hastalığıdır ki, bu ülke halklarını göstere göstere bölmeye tercih edilebilsin.
Roboskililerin “para değil, adalet istiyoruz” talebi bu ülkede vicdana dönme, insanlaşma noktasında önemli bir fırsat olabilirdi. Ama başbakanın “nekrofiller” diyerek söylemlerine nevrotik bir içerik kazandırması, sorumlu olduğu bir insanlık dramı karşısında, hesap soruculara nefret ve şiddet kusması, ‘’vicdana dönüş’’ yollarının da başbakanın söz bombalarıyla yok edilmesine yol açtı.
Gelecek günlerin neler getireceğini kestirmek zor ama, Uludere’yle birlikte Kürt ve Türklerin kardeşleşme serüveni bir hayli yara almış durumda. Buradan bir çıkış yolu aranacaksa eğer, başbakanın en azından bu konuda birkaç aylığına sessiz kalmayı tercih etmesinden başlanabilir.
Her sözü bir cinayettir çünkü başbakanın.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2014
12.09.2014
2.04.2014
15.11.2013
29.07.2013
19.07.2012
8.07.2012
7.06.2012
7.02.2012
19.01.2012