Tuncay TOP
Düne kadar Kürt sorunu kaynaklı hak taleplerinin önü, dönemin iktidarları tarafından ‘’bölücülük’’ bahanesiyle kesilirdi. Bu gün pek de itibar edilmeyen bu sözcüğün yerini ‘’KCK’’ aldı.
Anadil talebinden özerkliğe, rutin basın açıklamalarından, mahkemede kendi öz dilinde savunma yapmaya kadar, yeryüzünün başka yerlerinde uğruna siyaset yapmanın dahi komik kabul edildiği kimi hak talepleri, bu üç harften oluşan sihirli sözcüğün barikatına takılıyor Türkiye’de…
Kürtlerden, onların ayrı bir ulus olmaktan kaynaklanan topluluk haklarından mı söz ettiniz, KCK’lisiniz. Türklerin kendilerine reva gördüğü şeylerden Kürt ya da diğer etnik - kültürel kimliklerin mahrum edilememesinden mi dem vurdunuz, bölücüsünüz. Seçilmiş siyasetçi olun, gazeteci ya da akademik ünvanlara sahip bilim insanı olun farketmez, KCK denen ‘’gayya kuyusuna’’ bir kere düşmüşsünüz demektir ve sonu belli olmayan mahkemelerde sürünmeyi hak ediyorsunuzdur en baştan…
Eşitsizlik ve onun hukuksal tezahürleri üzerine bildiğiniz şeyleri başkalarıyla paylaşmanın; bir telefon görüşmesinin ya da internet üzerinden bir mesaj atmanın ‘’örgüt ilişkisi’’ olarak kabulü üzerinden, hapislerde ömür tüketmenin kodları haline getirilmiş KCK’nin, gerçekte nasıl bir şey olduğuna yakından bakmak lazım.
Murray Bookchin (d.1921- ö. 2006) sıkı bir yazar ve siyaset felsefecisi … Marksizmin sınıf temelli çözümlemeleri yerine, yani kapitalist devlet aygıtının parçalanmasını önermek yerine, toplulukların konfederal örgütlenmesiyle sistemin ‘’dönüştürülmesi’’ gerektiğini öneren ciddi kitapları var. ‘’Ekolojik Bir Topluma Doğru’’ kitabında ‘’doğrudan eylem, özgür yurttaşlardan oluşan cemaatler yoluyla kamusal alanı doğrudan yönlendirebilen aktif inisiyatifi amaçlar’’ der. ‘’Tahakküm ve hiyerarşi ilişkilerinin yerini özyönetimin alması, yeni bir yurttaş öznenin, yani özgür ve kendi kaderini belirleyen yurttaşın sahneye çıkması, devlete karşı yurttaş örgütlerinin ve halk meclislerinin oluşturulması anlamına gelir’’ diyen yazar, devlet dışında kalan özgün toplulukların siyaset yapma süreçlerinde yer almasının ideolojisini kurar bir yanıyla.
Diğer yandan alışıldık yönetim anlayışlarının yerini dünya genelinde ‘’karşılıklı yönetme / Yönetişim’’ilkesinin alması, ‘’AB yerel yönetim özerklik şartı’’nın kabul edilmesi ve ‘’Kent konseyleri yönetmelikleriyle’’ kent yönetimine aracısız katılımın önünü açacak uygulamalara geçilmesi, genel anlamda topluluk haklarının korunup kollanmasının bir ön kabulü niteliğindedir.
İdeolojik arka planı ve uygulama pratikleri zamanla olgunlaşan KCK (Koma Civakên Kurdistan / Kürdistan Topluluklar Birliği) 2005’te kuruluyor. Aslında KCK’nin kuruluşu, Kürt hareketinin sözcülerinin ayrı bir devlet kurma talebinden vazgeçtiklerinin ve bugün ‘’demokratik özerklik’’ olarak tarif edilen, eşit haklar temelinde ‘’ortak vatanda’’ birlikte yaşama dayalı bir çözümü benimsediklerinin belgesi de sayılır.
kendini; topluluk demokrasisini, toplulukların eşit ve özgür bir arada yaşamasını esas alan, ‘’devlet olmayan’’, örgütlenmiş demokratik, siyasal ve toplumsal bir organizasyon olarak tarif etmektedir. Bu yapılanma, toplum içinde yaş, cins, sınıf, ulus, etnisite, inanç farklılıklarına yaşam alanı açmak ve bu farklılıklardan kaynaklanan eşitsizlikleri ortadan kaldırmak üzere bu toplulukların ayrı örgütlenmesine ve birlikte yaşamasına dayalı konfederal bir sistem öngörmektedir.
Yine KCK sözleşmesinde, bu yapılanmanın bir devlet sistemi olmayıp, kadınların, gençlerin, emekçilerin, tüm halk ve toplulukların kendi demokratik örgütlenmesi üzerinden politikaya katılımının esas alındığı belirtilmektedir.
Kısaca KCK sistemi, devlet kurma ve iktidar hedefi olmayan halkın örgütlü kesimleri üzerinden, sistemi dönüştürmeyi amaçlayan bir yapılanma olarak tarif edilebilir.
KCK, iddia edildiği gibi ‘’paralel bir devlet örgütlenmesi’’ değil, Kürt ulusunun ve Kürt coğrafyasındaki farklı etnik, dinsel toplulukların farklı örgütlenmesi ve bu toplulukların demokratik zeminde ortak hukuk oluşturmalarına dayanıyor.
Yani ortada ne ayrı bir devlet var, ne de iktidar hedefi…
Bunun bilinmesine rağmen KCK’yi sistem için tehlikeli kılan şeyin ne olduğu daha bir belirgin olarak ortaya çıkıyor; onun bir devlet yapılanması olmaktan çok, toplumun bütün kesimlerinin örgütlülüğünü amaçlaması.
’Paralel devlet’’ söylemi bu açıdan, halkın örgütlü bütün kesimlerini hedef haline getirmek üzere geliştirilmiş bir söylemdir. Ve son günlerde yaşandığı gibi, demokratik çözüm kendini dayattıkça, saldırının kapsamı ve dozu da artmaktadır.
Abdullah Öcalan’ın dağ kadrolarına mesaj taşıyan(!) avukatlarıyla, siyaset akademisinde molotof kokteyli yapmayı öğreten(!) üniversite hocalarını, bilinmeyen bir dille(!) savunma yapmak isteyen Kürt mahkumlarını, gazetecisini, sendikacısını, insan hakları savunucularını seçilmiş kent yöneticileriyle birlikte illegal örgüt muamelesine tâbi tutan iktidarın, saldırılarının altında yatan temel dürtü de bu örgütlülüktür.
Bugün demokratik bilinç düzeyi ile meşru haklarını kullanma ve tepkilerini dile getirme konularında Türkiye’nin en örgütlü kesimi Kürtlerdir. Ve açıktır ki AKP’nin örgütlü bir topluma, kendisinin öngördüğü bireysel haklarla sınırlı çözümlerini kabul ettirmesi mümkün değildir. AKP, demokratik çözümün tüm seçeneklerini ileri süren Kürt siyasetini terörize etmekle bir yere kadar iktidarını taşıyabilir, ama ya sonra?..
Dün ‘’bölücülük’’ olarak tanımlanan şeyler bugün ‘’KCK’’ olarak cezalandırılıyor. Özünde değişen bir şey yok. Bir farkla ki; bugün yeni olan, uluslararası ilişkilerin AKP iktidarına, bölgesindeki gelişmelere dönük yüklemiş olduğu yeni misyonla birlikte, sözkonusu baskıcı politikanın, hem Kürt halkının örgütlü kesimlerini ve hem de ülkedeki her türlü demokratik örgütlenmeyi hedef haline getirecek bir düzeye çıkartılmış olmasıdır.
KCK’nin bir paralel devlet kurma amaçlı olduğu söylemi, ‘’ bölücülük’’ söyleminin eskisi gibi prim yapmadığı bir dönemde, örgütlü halk kesimlerinin tasfiye edilmesine yönelik bir arayışın sonucu olduğu artık görülmelidir.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
11.12.2014
12.09.2014
2.04.2014
15.11.2013
29.07.2013
19.07.2012
8.07.2012
7.06.2012
7.02.2012
19.01.2012