Ufuk COŞKUN
Gezi sürecinden bu yana(öncesi de var) iflah olmaz bir AK Partici olmakla suçlanıyorum… Bir sivil hükumeti desteklemek nasıl suç kabul ediliyorsa! AK Parti’nin sıkı bir militanı olmamdan tutun da Sivil Düşünce’nin parti tarafından desteklendiği ve bize bol paralar akıttığına varana kadar bir yığın iftira hatta hakarete varan sert eleştiriler almaktayım. Öyle ki bana selam verenleri bile arkadaşlıktan men eden insanlar var. Oysa bu anlamda ne AK Partililerden birini tanırım ne bugüne kadar onlardan birilerine çıkar için selam yollamışlığım vardır ne de onlardan bana gelen bir selam olmuştur. Bırakınız para almayı sivil düşünceyi kıt imkânlarla nasıl ayakta tutmaya çalıştığımı ve nasıl geçindiğimi bilen bilir…Bu, lügatinde erdem, haysiyet, şeref, ahlak ve erdem gibi değerleri taşımayanların anlayabileceği bir husus değildir.Bugün AK Parti’yi savunuyorsam eğer bu namusuma, onuruma ve şerefime çok değer verdiğimden ötürüdür.Bu konuya tekrar döneceğim..
Gelelim eleştirilere; Nasıl olur da bir liberal yolsuzluk dosyalarının havada uçuştuğu bir dönemde hükümetin yanında yer alabilirmiş. Tek adam yönetimine doğru giden bu süreçte nasıl olur da otoriteryen uygulamalara ses çıkartmazmışım. Demokrasinin güzelliklerinden olan cemaatlerin, sivil örgütlerin tasfiye edilmeye çalışıldığı bir dönemde nasıl olur da bu tasfiye hareketine ortak oluyormuşum vs vs. Kısacası benim de, kendilerini liberal olarak tanımlayan bir İhsan Dağı ya da Şahin Alpay gibi duruş sergilememi sözümona iktidarın karşısında dik durmam gerektiğini düşünen bazı i liberal arkadaşlar var..Elbette onların istediği gibi bir birey olacak değilim..Bu yüzden eleştirilerini pek umursamıyorum lakin tavrımı da ifade etmek durumundayım..Öncelikle AK Partiyi muktedir, her şeye gücü yeten, otoriter bir parti olarak görmüyorum.
Bana göre AK Parti ülkenin asıl sahibi konumundaki sol-sosyalist, Kemalist CHP ile Türk milliyetçisi MHP’nin tüm engellemelerine rağmen ülkede esen sert resmi ideoloji eksenli anlayışın kırılmasında aktif rol oynamıştır… Birçok eksiklikleri olmasına rağmen sivil hayata dönük ciddi reformlar yapan bir partidir. Eğitimin ana sorunlarına dönük olmasa da Milli Güvenlik derslerinin, andın ve bazı militarist uygulamaların kaldırmasını, başörtü serbestliğini ve eğitimde özel sektör teşvikini olumlu buluyorum. Bilhassa son bir yıldır ülkede kanın durmasında oynadığı rol inkâr edilemez. Son olarak Avrupa Yerel Yönetimler Özerklik Şartı’ndaki çekinceleri kaldıracak olmasını da destekliyorum. Ne var ki ‘Devletin asli fonksiyonları olan adalet, eğitim, sağlık ve güvenlik dışındaki tüm hizmetlerin mahalli yönetimlerce yerine getirilmesi gereklidir’ ifadesinde yer eden sağlık ve eğitim sektörlerinin özelleştirilmesini gerekli buluyorum. Eğitimin devlet tekelinden kurtulması gerektiğini ve büyük ölçüde topluma bırakılmasını düşünüyorum..
Asıl mevzuya gelelim;
Gezi’nin daha ilk günlerinde sol, sosyalist, Kemalist kesimlerin niyetinin saf çevre duyarlılığı olmadığını bunun sivil iktidara yönelik bir operasyon olduğunu savunmuştum. Gezi’de dönen dolapları sırf sol, Kemalist kesimler var diye eleştirmedim bu girişimi sivil iktidara yönelik bir yıkma teşebbüsü olarak gördüğüm için başka bir deyişle kendime olan saygımdan ötürü her aklıselimin koyması gereken bir tavır ortaya koydum. Şimdi işin içinde cemaat var diye geri çekilecek değilim. Dershaneler gündeme oturduğu günden beri yaşanılan hadiselerin de bir devirme operasyonu olduğunu görüyor ve buna yönelik bir tavır ortaya koyuyorum. Bu operasyonlar AK Parti’ye değil Mavi Parti’ye olsa da değişen bir şey olmayacaktı.17 Aralık’tan bu yana cemaatin tavrındaki belirgin değişiklik, tır baskınları, gözlerimizin önünde kurulan ittifaklar, Halk Bank baskını, beddualar, CHP liderinin kahraman ilan edilmesi, barış sürecinin bozulmasına yönelik girişimler vs. tüm bunlar meselenin ne dershane ne de yolsuzluk operasyonu olduğu konusunda beni ikna etti.Kaldı ki bir hukuk devletinde yolsuzlukla mücadele bu denli farklı mecralara evrilmez..
Diğer taraftan ben, bizim gibi ülkelerde cemaatlerin ve sivil örgütlerin cicili bicili kurumlar olduğunu düşünenlerden değilim. Keşke öyle olsalardı. Öyle olmalarını çok isterdim. Kendi okullarını kurmalarını, iktidar partisini insan hakları ve özgürlükler konusunda sürekli sıkıştırmalarını ve daha fazla özgürlük talep etmelerini beklerdim. Ne yazık ki yaşadığımız tecrübeler göstermektedir ki bu tür sivil görünümlü yapılar iktidara ulaşma organları olarak kullanılmaktadır. Örnek; medyasıyla, gazeteleriyle, yazar-çizerleriyle dünya aleme nam salmış bir cemaatin içine düştüğü vahim durumdur. Cemaatler, sivil örgütler elbette özgür bir toplumun olmazsa olmazıdır.Herkesimden insanın özgürce örgütlenebildiği, dini inançları ve felsefi görüşleri doğrultusunda yayın yapma, ibadet yeri açma, okul kurma gibi temel hakları olmalıdır.Bundan daha güzel ne olabilir.Ne var ki bu haklarını halkın oylarıyla iktidar olmuş bir sivil hükümeti yıkma yönünde kullanmamaları kaydıyla..Bizde yapılan budur.
Nasıl bir Türk olarak “Kürdüm Doğruyum Çalışkanım” adlı Kürt çocukların yaşadığı travmaları konu edinen bir kitap kaleme aldığım için Kürtçülük yapmakla suçlanıyorsam aynı şekilde sivil iktidara ve bunun başarılı başkanına yönelik yapılan devirme planlarında tavrımı sivil iktidardan yana koyduğum için nefretle anılıyorum. Ne var ki böyle düşünenlere üzücü bir haberim var. Ben bu tavrı en vicdani görevlerimden biri saymaktayım. Evet, AK Partiyi hiçbir çıkar beklentisi içerisinde olmadan destekliyorum.Yakasını darbecilerden, gizli yapılanmalardan kurtarana kadar da yanlarındayım.Nasıl ki bir Türk olarak Kürtlerin,bir Sünni olarak Alevilerin ve Ermenilerin yanında durduğum gibi..Hakkı hukuku tehdit altında olan herkim varsa ondan yana olmak erdemliliktir.Elbette AK Parti eleştirilemez bir parti değildir.Birçok konuda eleştirilmeyi hak ediyor.Bilhassa eğitim alanında AK Partiyi en çok eleştiren eğitimcilerden birisi olarak şunu rahatlıkla ifade edebilirim ki eğer eleştirileriniz daha özgür bir ülkede yaşama uğruna samimi önerilerden oluşuyorsa bu en üst düzeyde kabul görüyor ve dikkate anlıyor.Tabii maksadınız üzüm yemekse..
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019