Ufuk COŞKUN
Türk Kur’an-ı! Milli iman! Türkçe ezan! Türkçe hutbe! Türkçe namaz! Kısacası milli bir din ve milli ibadet..Tüm bunlar tek parti döneminin dine milli bir boyut kazandırarak İslamiyet’i millileştirme çabalarının birer ürünleri olarak karşımıza çıkıyor..Ulus devletçi rejimin dini bile milleştirdiği bir dönemde kuşkusuz eğitim başta olmak üzere toplumsal hayatı kuşatan hemen tüm alanların millileştirilmesi kaçınılmazdı..”Eğitimin milli, laik ve tek okul esasına dayanmış olması ilkemizdir” denilerek temelleri atılan eğitim,“Kuvvetli cumhuriyetçi, milliyetçi ve laik vatandan yetiştirmek tahsilin her derecesi için mecburi ihtimam noktasıdır” şeklinde geliştirilerek resmi ideoloji yanlısı, itaatkar bireyler yetiştirme yönünde önemli bir rol oynamaktaydı.Tarih, coğrafya, müzik, resim ve din derslerinin bile milli bir perspektifle ele alındığı ve öğrencilere öğretilmeye çalışıldığı bir eğitim zihniyeti geliştirildi.İlaveten andımız, milli güvenlik dersleri, nöbetçi öğrenci ve öğretmenlik, resmi geçit törenleri, rahat hazır-ol şeklinde askeri komutlarla öğrencileri hizaya sokan bir takım militarist okul ritüelleri de bu zihniyetin içerisinde kendini buldu.Kısacası cumhuriyet eğitim anlayışı okulları üst olarak kullanarak kendi ideolojilerine itaatkar, tekçi düşünceye endeksli bireyler yetiştirmek istedi.Üzülerek ifade etmeliyim ki bu eğitim zihniyeti 2014 yılı itibariyle hala diriliğini muhafaza etmektedir.
Hatırlatmakta fayda var bugün dünya 19.yüzyıla göre çok değişti. Sosyal, siyasal, ekonomik, felsefi ve bilimsel düşünce alanlarında çok ciddi kırılmalar ve paradigma değişiklikleri yaşandı. Bugün teknolojik gelişmeler baş döndürüyor. Her gün milyonlarca insanın girip çıktığı sosyal paylaşım ağları ise neredeyse hayatımızın vazgeçilmezleri arasında. İlginç ama bugün Türkiye’de eğitim bilimi hala “milli” bir mesele olarak ele alınmakta ve eğitimin dayandığı tüm kanunlar da eğitimi dar bir alana hapsetmekte. Bu bakımdan böyle bir dünyada eğitimin başına “milli” getirilmesi her şeyden evvel eğitim bilimine yapılmış bir saygısızlıktır. Bugün eğitim denilince sarf edilen; masa, sıra, akıllı tahta, tablet, süt, kitap defter dağıtımını ayrıca idareci ve öğretmen atamaları gibi yüzeysel sorunları eğitim sorunları olarak algılamıyorum. Yani bu tür sorunlar içinden çıkılmaz, halledilemez sorunlar değildir. Bugün ben, eğitim sendikaları başta olmak üzere, bakanlığın, gazeteci eğitimci yazarların hatta büyük oranda öğretmenlerin ilgi alanına girmediği asla dillendirmedikleri devlet tekelinde zorunlu bir faaliyet olarak yürütülen tekçi, resmi ideolojiye itaatkâr bireyler yetiştirme misyonunu devam ettiren bir eğitim zihniyetini temel sorun olarak ele alıyorum. Örneğin eğitim hayatını tanzim eden Milli Eğitim Temel Kanunu bunlardan sadece biridir. İnceleyelim.
1973 yılında kabul edilen ve hala yürürlükte olan 1739 sayılı Milli Eğitim Temel Kanunu; Madde 2 – Türk Milli Eğitiminin genel amacı, Türk Milletinin bütün fertlerini,1.
Atatürk inkılap ve ilkelerine ve Anayasada ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine bağlı..şeklinde devam eder..Madde10’da ise Eğitim sistemimizin her derece ve türü ile ilgili ders programlarının hazırlanıp uygulanmasında ve her türlü eğitim faaliyetlerinde Atatürk inkılâp ve ilkeleri ve Anayasada ifadesini bulmuş olan Atatürk milliyetçiliği temel olarak alınır”der. Dünya siyaset literatüründe Atatürk milliyetçiliği gibi kişiye özel bir milliyetçilik türü var mıdır? Ayrıca eğitim biliminin tek bir görüş ve model çerçevesinde dizayn edilmesi birbirinden farklı ilgi ve yeteneklere sahip öğrencileri tatmin edebilir mi?
“Demokrasi Eğitimi” başlığı altında ifade edilenlerde bir gariplik var, okuyalım..
“Güçlü ve istikrarlı, hür ve demokratik bir toplum düzeninin gerçekleşmesi ve devamı için vatandaşların sahip olmaları gereken demokrasi bilincinin, yurt yönetimine ait bilgi, anlayış ve davranışlarla sorumluluk duygusunun ve manevî değerlere saygının, her türlü eğitim çalışmalarında öğrencilere kazandırılıp geliştirilmesine çalışılır; ancak, eğitim kurumlarında Anayasa’da ifadesini bulan Atatürk milliyetçiliğine aykırı siyasî ve ideolojik telkinler yapılmasına ve bu nitelikteki günlük siyasî olay ve tartışmalara karışılmasına hiçbir şekilde meydan verilmez.”
Burada “ancak” denildikten sonra ifade edilenlerin demokrasiyle bağdaşır bir yanı bulunmakta mıdır?Daha vahimini yazayım;“Türk millî eğitiminde lâiklik esastır. Din kültürü ve ahlâk bilgisi öğretimi ilköğretim okulları ile lise ve dengi okullarda okutulan zorunlu dersler arasında yer alır” deniliyor.Din dersleri zorunlu okutulur ifadesinin de laiklikle bağdaşır bir yanı olup olmadığını sizlere bırakıyorum. Bu kanunun revize edilme zamanının gelip gelmediğini de bakanlığa soruyorum.
Tamam, hakkını yemiyorum.AK Parti eğitim alanında -benim gibi düşünen çok az sayıda insan dışında- sivil örgütlerin bile dile getirmeye cesaret edemediği bazı alanlarda ciddi reformlar yaptı. Örneğin andımız, milli güvenlik dersleri, seçmeli dersler,4+4+4 reformu, başörtüsü serbestliği gibi.Buna rağmen AK Parti’nin bugün en zayıf kaldığı alan eğitimdir.Çünkü eğitimi hala bir özgürlük meselesi olarak ele almıyorlar. Birkaç sorum var sadece.2023’e hedef yapan yeni Türkiye’ye 1924 model bir eğitim anlayışı yakışıyor mu? Eğitim, CHP zihniyetinin tekelinden ne zaman çıkacak? Zorunlu, devlet tekelinde vücut bulan Tevhid-i Tedrisatçı eğitimi ne zaman masaya yatıracağız? Kemalist eğitim yeni Türkiye’nin inşasında nasıl bir rol oynar? 7 Bin müdür için eğitimde kıyım yapıldı diye yeri göğü inleten sendikalar milyonlarca çocuğu kıyımdan geçiren eğitim sistemini ne zaman eleştirmeye başlayacaklar? Andımızı kaldıran hükümet öğretmen andını, nöbetçi öğrenciliğini ve inkılâp tarihi derslerini ne zaman kaldıracak? Eğitimde ailenin rolü, eğitimde yerelleşme, alternatif eğitim modelleri, bağımsız özel okullaşma gibi meseleler bakanlığın, sendikaların ve eğitimcilerin gündemine ne zaman girecek? Çok sorum var sorulacak ancak yıllardır ben soruyorum ben cevaplıyorum…
twitter.com/sivildemokrat
Yazarlar
-
Mustafa KaraalioğluÇözüm sürecinin CHP’si daha merkezde 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÖzel ve CHP’ye dair son gözlemler 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURAK Parti üzerine doktora yapmış bir CHP lideri…. 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerPATRON KİM? 15.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNECumhurbaşkanı adayını suç örgütü liderine dönüştürmek mümkün mü? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİREN“Boğazımdan tek kuruş geçmedi” 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRBakın Şahan'ı şikayet eden kimmiş? Her balkona havuz yapan müteahhit savcıya koştu! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye’de ‘altın oran’ nedir? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİddianamenin ruhu siyasi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZBir iddianameden fazlası: CHP’yi dizayn girişimi 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolCHP nereye? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel'le kahvaltı: CHP nereye böyle? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçCHP hakkında kapatma davası açılır mı? Yok artık, daha neler! 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBir “yalanlama” yalanı: CHP üyeliği ve Kanada’ya iltica meselesinde gerçekler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU‘Masumiyet karinesi’ mi, o da ne ki? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERDemokrat Kral’ın anıları 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİKemalizm’in dindarlarca rehabilitasyonu 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciBir iddia-nağme 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBelediyenin açıklaması gerçekleri gizliyor mu? 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraMemnuniyetsizler 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünBaşarılı bir diplomasi örneği… 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYAEnternasyonalizm ve Demokratik Toplum Çağrısı... 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYeşil sarıklı hocalar bize böyle anlatmamışlardı 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞÖcalan 70’lerde mi kalmış? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAkdeniz’den Hazar’a hizalananlar ve Colani’nin Beyaz Saray günü 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKürtler davete icabet ediyorlar 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞİŞ CİNAYETLERİ VE CİNAYET EKONOMİSİ… 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasDüşmanımız kimdir bizim? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSosyalist yükseliş dağınık ama yine de oligarşiye bir darbe 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRAK Parti’nin 23 yılı: Kitle partisinden devlet partisine, siyaset dilinden güvenlik diline bir dönüş 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRHSK neden suskun? 11.11.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilModernlik, gelenek ve Türkiye’nin zihinsel coğrafyası 9.11.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKBaşkanlık monarşisi (presidential monarchy) meselesi: Teorik bir izah 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanEğer tuz da koktuysa ne yapmalı? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTZohran Mamdani Türkiye’de neye denk düşer? 8.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞSelahattin Demirtaş’ın yazısı, zihnimiz ve zihniyet labirenti 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpFiyat istikrarı mı, finansal istikrar mı? 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Önerisiz veya bizzat öneriyle eleştiri” 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselVahim bir gelişme: İşgücü piyasasında daralma 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezMor-yeşil ekonomi: Ara dönem fırsat yaratabilir 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KUR3 MART 1924 YASALARI 3.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayTrump, Fed ve para politikası: Sol, merkez bankası konusunda neyi savunmalı? 2.11.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRSÜREÇ VE "DİLİN KEMİĞİ"! 31.10.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMenzile doğru bir adım daha 28.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKDünyanın araf dönemine denk gelen Türkiye’nin çözümü 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇİki din, iki tanrı tasavvuru 23.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENAK Parti 2.0’a Hazır Mıyız? 17.10.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYBaşkalarının acısı… 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezGüvenli Liman: Altın ve Gümüş 14.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaSüreç yönetmenin sorumluluğu 11.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarSosyal medya çürümüşlüğü 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları




































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019