Ufuk COŞKUN
Resmi ideoloji egemenliğini hala elinde bulunduran Türkiye Cumhuriyet tarihinin en tekelci partisi CHP, son yıllarda deyim yerindeyse bir varlık yokluk mücadelesi veriyor. Bu durumda olan sadece CHP değil elbette ülke muhalefeti içler acısı. Halkın ülkedeki muhalefetin ürettiği siyasete gösterdiği tepki dolayısıyla ilgisizliği partilerin sürekli seçim kaybetmesine ve yenilgi üzerine yenilgi almalarına neden olmakta. Örneğin CHP her defasında hiç umulmadık yollara başvurarak bir çıkış yolu bulmak istiyor, deyim yerindeyse var olduğunu ispat etmeye çalışıyor. Haliyle uzun süredir bir bunalım süreci yaşıyorlar. Bu durum bana ünlü ozan Porphyre Eglantine’nin Yitik yolu arıyorum, bulamadığım yolu, bir orada bir burada diye başlayan Chant du ne’ant’ı (Hiçliğin Türküsü)hatırlattı. Ve buradan yola çıkarak Berdrand Russell’in alaycı bir dille ele aldığı Eglantine’nin öyküsünü.
Hikâyemiz Eglantine’nin çocukluğunda aynaya her baktığında imgesini görememe korkusuyla başlıyor. Eglantine bu korkusunu yenmek ve var olduğunu ispat etmek için kendince bir felsefe geliştirir. Var olduğunu ispat etmek için evvela acı çekmesi gerektiğini düşünür. Bu bakımdan Nazi Almanyası’nda kendini Yahudi diye tanıtarak türlü işkencelere katlanır. İşkenceler dayanılmaz bir hal almaya başlamışken Poe’nin kuzgunu sıçraya sıçraya gelir Mallarmé’nin (Sembolizm akımının öncüsü Fransız şair Stéphane Mallarmé) sesiyle o korkunç tekerlemeyi haykırır: “Acı çekmiyorsun sen; Sen yoksun!”
Eglantine vazgeçmez. Soluğu Rusya’da alır. Orada da Wall Street’den yollanmış bir casus süsü verir kendine. Bu yüzden kışı Beyaz Deniz kıyılarında ağaç kesmekle geçirir. Kış biter bitmez o korkunç ses yine aynı tekerlemeyi haykırır. Porphyre baktı ki olmuyor. Düşüncelerine bir yenisini ekler. Belki der acılarıma bir de utanç eklemeliyim. Bu düşüncesini gerçekleştirmek için bu sefer de Çin’e gider. Orada Kominist Partisi’nin gözde üyelerinden güzel bir Çinli kıza aşık olur.Sonra hakkında sahte belgeler düzenleyerek onu İngiliz hükümetine gizli ajanlık yapmakla suçlar..Neticede korkunç işkencelerden geçen kız Eglantine’nin gözleri önünde öldürülür.Şimdi der Eglantine belki gerçekten acı çekmiş sayılırım.Çünkü çok sevmiştim bu kızı..Der demez o kuş yine gelir ve o malum sözleri tekrar haykırır.Artık buna dayamaz Eglantine ve kuşa söyle bana der var olduğumu ispat etmem için daha ne yapmalıyım? Cevap tek kelime Ara. Aramaya devam et!!Ve sonra her zaman olduğu gibi yok olup gider.
Yeniden arayışlara girdi Porphyre..Bu arada yetenekli bir ozan olduğundan her yerde bilhassa gizli çevrelerden hayranlar topladı.Çin’den dönüşünde şeref üyesi olarak Paris’teki Felsefe Kurultayı’na çağrıldı.Toplantı günü herkes salonda yerini almıştı yanlız ortada başkan yoktu.Porphyre tam sabırsızlanmaya başlamıştı ki birden o kuzgun geldi ve başkana ayrılan yere oturdu. Sonra Porphyre’ye dönerek herkesin duyabileceği bir sesle ona şöyle seslendi. Hey! Senin bir felsefen yok aslında, senin felsefen, düşüncelerin bir hiç! Diye haykırdı. Bu sözleri duyan Porphyre’nin yüreğine öyle bir acı düştü ve öylesine derin bir hüzne kapıldı ki olduğu yere yığılıverdi. Kendine geldiğinde kuşun ağzından ne zamandır özlemini çektiği o sözler döküldü. Yeter, yeter acı çekiyorsun artık; sen varsın! Ama Porphyre o günden beri felsefe üzerine tek bir söz söylemedi. Uyandığında ise rahat bir nefes aldı vs.
Russell’in hikâyesi, ülke muhalefetinin son yıllarda içine düştüğü trajik durumu anlamak için bize bazı ipuçları veriyor gibi.. Türkiye’de en marjinalinden en büyüğüne varana kadar siyasi yelpazede varlık bulan muhalefet partilerin yeni Türkiye’ye dönük ürettikleri dişe dokunur bir siyaset bulunmamaktadır. Bu anlamda bir felsefeler yok aslında. Örneğin CHP’nin kendine has ürettiği, yeni, orjinal ve toplumda bir karşılığı olan felsefesi yok. Acı gerçek bu. Sürekli ajitasyonlarla var olduklarını ispat etmeye çalışan muhalefet zihniyetinin de aslında üretebileceği hiçbir şey yok/kalmadı. Yani yapacak bir şey de yok. Sahip oldukları dar, katı ve yeniliğe mesafeli, tek-tipçi ideolojileri yüzünden yeni Türkiye’de siyaset üretemiyorlar. Yapılacak iş belli; Türkiye’nin önemli düşünürlerinden kıymetli hocam Atilla Yayla’nın bir yazısında da ifade ettiği gibi Türkiye’deki ana muhalefet partisitemel hak ve özgürlüklere ve hukukun hâkimiyetine saygının bulunmadığı ve devletin sınırlı olması gerektiği fikrinin iktidar elitleri arasında hiç ilgi görmediği bir tek parti diktatörlüğünün aracı olarak doğdu. Bazen çizgisini demokrasiye uydurma çabaları sergilediği olduysa da, partinin nitelikleri hiç değişmedi. En iyi bu partinin kendisini feshetmesi. CHP ya bir vakfa veya enstitüye dönüşsün veya tek parti dönemi müzesi olsun. Onun bırakacağı boşlukta gerçekten demokrat sosyal demokratlar güçlü bir siyasî hareket başlatsın.
Bence de en iyisi bu işi bırakmaları. Muhalefetin, şiddete meyilli, vizyonsuz ve ortaokul seviyesi düzeyinde bir dünya okumasıyla yeni Türkiye’ye sunacağı herhangi bir katkısı olmayacaktır. Evet, acı gerçeği yüzlerine haykırmalı. Poe’nin kuzgunu gibi; Ey muhalefet! Senin bir felsefen yok aslında, senin felsefen, düşüncelerin bir hiç!
twitter: sivildemokrat
Yazarlar
-
Metin KarabaşoğluYönetilenlerin özgürlüğü yöneteni de özgürleştirir 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünEleştirelim ama plana da şans tanıyalım… 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolTrump Planı? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞ“Ortaklaşmacı demokrasi” örnekleri: Fransa-Yeni Kaledonya özerk bölgesi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURTrump’ın Gazze Planı’nın alternatifi ne? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİHamas’ı kim silahsızlandıracak? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYABarış ve Demokratik Toplumun İnşası İçin Meclis Adım Atmalı: Yasa Çıkarmalı, Komisyon Öcalan’ı Dinle 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilBeklenen Mesih: Kurtarıcı arayışının toplumsal anatomisi 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanS-400’leri ne yapabiliriz? 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEÖcalan’ın özgürlüğü 1.10.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.06.2019
19.06.2019
14.05.2019
2.05.2019
8.02.2019
22.03.2019
7.02.2019
25.02.2019
21.02.2019
18.02.2019