Ümit Akçay
Geçen hafta, 2023 yılında ekonomideki temel gelişmelerin kısa bir özetini yapmıştım. Bu hafta da, yılın ilk yazısında 2024’te ekonomide olası gelişmeleri ele alacağım. 2024 birbiriyle farklı yönde hareket eden gelişmelerin yaşanacağı bir yıl olacak. Dünya ekonomisindeki gelişmelerden başlayıp Türkiye’ye gelerek kısa bir ufuk turu yapmak istedim.
DÜNYA EKONOMİSİ
Kısa bir hatırlatma ile başlayayım. Küresel ekonomi politik, çoklu kriz konjonktürü tarafından belirleniyor. Merkez ülkelerdeki ekonomik durgunluk ve artan gelir dağılımı eşitsizlikleri, ekolojik krizin farklı görünümleri, giderek artan jeopolitik gerilimler ve ağırlaşan tüm bu sorunlar karşısında yükselen milliyetçi-muhafazakar sağ, çoklu kriz konjonktürünün dört temel özelliği.
2024’teki ekonomik gidişata baktığımızda, küresel ekonomik gündemi merkez ülkelerin faiz indirimleri belirleyecek. ABD’de 2023’te resesyon yaşanmadan ve işsizlik oranı anlamlı bir şekilde artmadan enflasyonun düşüşe geçmesi, büyük oranda enflasyonun enerji maliyetlerindeki artış ve tedarik zincirlerindeki kopukluklar nedeniyle ortaya çıktığını ve bu iki alandaki olumlu gelişmeler sonucunda da gerilediğini ortaya koydu. ABD’de 2024’te ekonomik yavaşlamanın sürmesi ve yılın ikinci yarısında Fed’in faiz indirimlerini gündemine alması bekleniyor.
Avrupa’daki ekonomik durum ABD’den daha kötü. Almanya’da ekonomik daralmanın 2024’te de devam edeceği öngörülüyor. Fed’e paralel bir şekilde AB merkez bankasının da faiz indirimlerine başlayacağı bekleniyor. Çin’de enflasyon değil deflasyon riskinin hakim olduğu 2023 yılında ilginç gelişmeler yaşandı. Çin’de bir ekonomik yavaşlama olacağı beklentisiyle yaşanan sermaye çıkışı, rekor seviyeye varmıştı. Çin için 2024 yılındaki temel belirsizlik, yüksek ekonomik büyüme temposunun sürdürülebilip sürdürülemeyeceği.
Ekolojik kriz, jeopolitik gerilimler ve sağın yükselişi gündemleri açısından ABD’deki başkanlık seçimleri kritik olacak. Trump’ın yeniden başkan seçildiği bir durumda, korumacı ekonomi politikalarının artacağı, NATO’nun yapısında bazı değişimlerin gündeme gelebileceği ve ABD’de Yeni Yeşil Anlaşma başlığında uygulanan sanayi politikalarından vazgeçileceği öngörülüyor. Kısacası, çoklu kriz gündemi 2024’te de devam edecek ve ABD’deki başkanlık seçimleri kritik önemde olacak.
TÜRKİYE’DEKİ GİDİŞAT
2023’ün son TCMB toplantısında parasal sıkılaştırma adımlarının en kısa zamanda tamamlanacağı belirtilmişti. Yani, Ocak ayındaki TCMB toplantısında yapılacak artışla, faiz artışının sonuna gelmiş olacağız. Bundan sonrası enflasyonun gidişatına göre şekillenecek. Yeni bir kur şokunun gelmediği durumda enflasyonun yüzde 40’lar civarına gerileyeceği beklenebilir. Her ne kadar Mehmet Şimşek yönetimi bu enflasyon seviyesini bir başarı olarak belirtse de, Nurettin Nebati yönetiminde de enflasyonun bu düzeye gerilediğini hatırlamamız gerekir.
Bir başka ifadeyle, kur şoklarının 12 aylık seriden çıkması sonrasında baz etkisiyle enflasyon 2024’ün yaz aylarında gerileyecek, ancak bundan sonrası önemli. Zira gerek Nebati yönetimi, gerekse Şimşek yönetimi ücretlerin baskılanmasına dayanan bir politika takip ediyorlar. Bunun sonucunda oluşan barınma krizi, asgari ücretleşme ve hayat pahalılığı krizi gibi sorunlar çözülmeyecek. Üstüne üstlük, 2024’te ekonomik yavaşlamayla birlikte işsizliğin artmaya başlayacağı beklenebilir.
Bu olumsuz görünüm karşısında, Şimşek yönetiminin en büyük şansı, 2024 yılında küresel finansal çevrimlerin genişleme aşamasına geçme ihtimalinin artmasıdır. Bir başka ifadeyle ABD ve AB’de faiz indirimlerinin başlamasının, yüksek getiri arayışında olan yatırım fonlarının aralarında Türkiye’nin de olduğu ülkelere yönelmesine neden olması bekleniyor. Bu sayede, 2024’ün ikinci yarısında Türkiye’ye sermaye girişlerinin artması umuluyor.
Kısacası, Türkiye ekonomisi açısından karşıt yönlü hareket edecek gelişmeler mevcut . Bir yandan ekonomik yavaşlama, işsizlik artışı, barınma ve hayat pahalılığı krizi geniş toplum kesimlerinin belini bükerken, diğer yandan sermaye girişleri sayesinde ödemeler dengesi krizi riskinin azalacağı beklenebilir.
2024’te sermaye girişlerinin nasıl yönetileceği hususu, bir başka tartışma konusu olacak. Zira sermaye girişleri sürdükçe, bir yandan TCMB rezerv biriktirerek, diğer yandan da TL’nin belirli bir oranda değersizleştiği bir döviz politikası izleyebilir. Ancak bu politika, özellikle küçük ve orta ölçekli sermaye kesimleri ve ihracatçılar açısından giderek yürümesi daha zor bir patika yaratacaktır. Bu durumda, tıpkı daha önceki faiz artış döngülerinde gördüğümüz gibi, faiz artışlarının siyasi sınırına ulaşılması söz konusu olacaktır. Bunun, yani iktidar bloğu içindeki gerilimlerin nasıl yönetileceği konusu, 2024’ün temel gündemlerinden biri olacak.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
6.03.2025
27.02.2025
20.02.2025
13.02.2025
7.02.2025
31.01.2025
23.01.2025
16.01.2025
9.01.2025
2.01.2025