Ümit KIVANÇ
İsrail’in, eğer durdurulamazsa tam teşkilatlı soykırım ve tehcire dönüşecek hamlesi, dünyayı hayatî bir soruya karşı karşıya bırakıyor. Belki şöyle ifade etmek daha doğru: Ne yazık ki hâlâ pek az insanın gerçek boyutlarıyla farkına vardığı büyük sorudan kaçış olamayacağını gösteriyor. Hayatî meselenin farkında olanlarımızın gücü, seslerini her tarafa duyurmaya yetmiyor. Sesi duyup kulak kabartanlar ne edeceğini bilemiyor. Hep birlikte uçuruma sürüklendiğimizi az buçuk hissedenler, her şey bugün bildiğimiz şekilde sürecekmiş gibi davranmayı tercih ediyor. Müstakbel felaketlerle ilişkileri, metro istasyonunda bizimle birlikte bekleyen gergedanın varlığına hiç takılmayıp hangi vagona bineceğini merak etmeyi andırıyor.
İsrail’in halen Gazze ve Batı Şeria’da sürdürdüğü operasyon, düpedüz soykırım girişimi ve apaçık tehcir. Soykırım tanımını istediğiniz kadar gevşetin, yapılan eylemi kapsamasın diye eğin bükün, belirli bir insan grubuna aidiyeti topluca öldürme sebebi saymaya dayalı bir harekât, soykırımdır. İlle hafifletme peşindeysek, “henüz başlangıcı” diyebiliriz. Bu mevzuda gaza gelmemek ve -bizde sık sık yapıldığı üzre- bu önemli kavramı uluorta kullanmamak için olağanüstü dikkatli davrandığıma sizi temin ederim, muhterem okurlar. “Başlangıcı” da deseniz suç hafiflemiyor.
ŞÜPHE YARATAN İKİ OLGU
Burada çoğumuzu şüpheye düşüren iki olgu var: İlki, İsrail’in -Nazilerin Yahudilere yaptığı gibi- topyekûn imha peşinde koşar gözükmeyişi; ikincisi de Gazze’deki katliamın kendisine karşı girişilmiş saldırıya karşılık niteliğinde oluşu. Ancak bunlar soykırım teşhisinde tereddütü haklı kılmıyor.
Soykırım, işlenen suçun niteliğine, yani niyet, hedef ve icraat bütünlüğüne dair bir yargı ve tanım. DAİŞ Ezidi’leri yok etmeye kalkıştı, fakat amacına ulaşamadan engellendi diye yaptığı işin soykırım olmadığını kimse iddia edemez. Hedef buydu, becerilemedi. İsrail’inkinde bundan farklı bir yan bulunduğu, Filistinliler Kuzey Kutbu’na yerleştirilse gidip onları yeryüzünden silmek için harekete geçmeyeceği ileri sürülebilir. Tabiî bu söylenir söylenmez çoğumuzun aklına düşen, yolunu bulup İsrail’e yönelik herhangi bir eylem yapacak ilk Filistinli’nin sahneye çıkışıyla birlikte İsrail jetlerinin buzulları paramparça edeceğidir. Bu durumda, İsrail devletinin, kendine yer açmak için yurdundan ettiği Filistinliler diye bir insan grubunun yaşamasına ancak belli koşullarda izin verdiği-vereceği öne sürülebilir ki, bu soykırım teşhisini güçlendirmekten başka sonuç vermez. Nitekim “kendini savunma hakkı” olarak önümüze konan sahtekârlık malzemesinin hâlihazırda kazandığı öz bu. İğdiş edilmiş bu hakkın icabı olarak yürütülen katliam ve imha harekâtı, hakka hak sahibinin verdiği içeriğin canlı tasviri. İsrail devletininki bir Apartheid rejimiydi, şu anda yürüttüğü de soykırım. Bu yargıya karşı yapılabilecek güncel savunma şundan ileri gidemez: “Canım, bebekleri öldürmedik ki, hastanenin elektriğini kestik!”
İkinci maddede işimiz daha kolay: İsrail’i yöneten faşistler, harekâtı uğradıkları saldırıya karşılık olarak yaptıklarını ileri sürüyorlar. Ne neyin karşılığıdır? Hamas’ın akla vicdana sığmaz eylemine karşılık, zaten onyıllardır türlü eziyet ederek canından bezdirdiğin insanları çoluk çocuk katletmek nasıl karşılık sayılabilir? Bir ayda on bir bin kişi öldürmeyi de, işte, savaş koşullarının sonucu vesaire, sıradan hadise mi saymalıyız? “Canım, biz insanları öldürmedik ki, binayı bombaladık; onlar yıkıntının altında kalmış. E, gidin dedik, gitmemişler!” Bu inkâr zaten suçu kanıtlıyor. Tıpkı “aralarında Hamas militanları var” bahanesinin topluca katletmeyi meşrulaştırsın diye arsızca tekrarlanması gibi.
'İNTİKAM' MOTİFİ
Bazıları, İsrail’in giriştiği işin “intikam harekâtı” kimliğine büründüğünü ileri sürüyorlar. Bu eleştirel hüküm, ne kadar gerçek payı barındırırsa barındırsın, asıl büyük suçu örtme tehlikesi yaratıyor. Çünkü hedefi gizliyor. İsrail’in, Filistinlilerden öldürebildiği kadarını öldürüp gerisini çöle sürmeyi öngören bir etnik temizlik planını uyguladığı gözlerden kaçırılabiliyor. Sanki onca insanı öfkeden gözü dönmüşlükten ötürü katlediyorlarsa anlayış gösterilmesi gerekecek. Sırf Batı Şeria’da fırsat bu fırsat ordu eşliğinde harekete geçen paramiliter “yerleşimci” çetelerinin yarattığı sistematik terör, yürütülen harekâtta “Hamas’ı ezme” unsurunun hiç de belirleyici olmadığının kanıtı. Batı Şeria’da yüz elli civarında Filistinli öldürüldü, her gün bir-iki köy saldırıya uğruyor, yağmalanıyor, yakılıyor, Filistinli köylüler göçe zorlanıyor.
Kaldı ki, İsrailli faşistlerin etnik temizlik harekâtı, intikam harekâtı olduğu kabul edilse bile büyük suç. Hem de insanlığa karşı suç. Ancak burada da harekâtın gelişigüzel katliam ve yakma yıkma eylemlerinden ibaret görülmesini engelleyen, nitelik belirleyici bir gerçek var: İsrail devleti adına birinci dereceden birçok yetkili, evlerini yıktıkları, yurtlarını yaşanmaz hale getirdikleri, topluca öldürdükleri, yıkıntılar altında yaralı bıraktıkları, göçe zorladıkları, her şeyi sadece yakma yıkma yok etme eylemi olarak değil aynı zamanda aşağılama, onur kırma süreci olarak yaşattıkları insanları kendileriyle eşit görmediklerini, hattâ insan olarak görmediklerini açıkça ifade ettiler. “İnsanımsı hayvanlar”, daha ilk gün savunma bakanınca telaffuz edildi, Gazze’de “masum sivil” diye kimsenin bulunmadığı sık sık tekrarlanıyor, “İkinci Nakba’yı yürütüyoruz” diyen hükümet üyesi bile çıktı. Bunlar delildir.
Peki “dünya”, bütün bunlar karşısında ne halt ediyor? Mevzuya geliyoruz.
İSRAİL’İN 'TEZ SUNUMU'
Denebilecektir ki, İsrail zaten kendini uluslararası hukukla şununla bununla bağlı görmüyor, sınır ihlal ediyor, başka ülkelerin topraklarını bombalayabiliyor, zaten Apartheid ve işgal-ilhak rejimi uyguluyor, insanlık dışı baskı pratikleriyle Filistinlilere hayatı zindan ediyor; dolayısıyla, hernekadar bu defa aşırıya kaçtıysa da hukuktan muafiyet konumunda yeni bir şey yok.
Halbuki var. Şu anda göz yumulan, hasıraltı edilen tekil eylemler değil, adı üstünde, soykırım ve tehcir sözkonusu. Ve bunlar demokrasi ve insan hakları bakımından gelişmiş devletlerin yalnız göz yummasından, hasıraltı etmesinden yararlanılarak değil, onların açık desteğiyle yapılıyor. Üstelik “yeni bir şey yok”ta da meselenin koskocamanı var! Fakat şimdi göz yumma riyakârlığı, açıkça sahip çıkma küstahlığına dönüşüyor.
Cansız çocuk bedenlerinin zorlukla seçilebildiği toz duman içerisinde silikleşiyor, bunların varlığını gösterdiği olgu. Ancak önümüze dikilmiş duruyor. Çarpıp kafamızı gözümüzü yardık, hâlâ yokmuş gibi davranıyoruz. Size soruyorum, ey bilmişler, ey dünyayı çözmüşler, hayatın sırrına ermişler, ey maksatlı şuursuzlar, ey gafiller: Eskisini mumla aratacak bir insanlık durumuna mı geçiliyor?
Bunu fazla okkalı buldunuz. Peki, ayağımızı yere basarak alan daraltalım: Hukuksuz uluslararası ortama mı geçiliyor? Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi’nin imtiyazı kurumlaştıran vetolu yapısı başlıbaşına şikâyet konusu ve apaçık insanlık suçlarını önlemeye yetmezken, o yapının yerle bir edilmiş Gazze mahallelerine benzer halinin bile yoktan iyi olduğu mu düşünülecek? Tek veya iki kutuplu bir güçler hiyerarşisine bile tâbi olmayan, ölçütsüz, hukuksuz uluslararası ortam, bugüne kadar İsrail’in mutlak şekilde yararlandığı imtiyazın peşine düşmüş çok sayıda bölgesel-yerel zorbanın zayıfları ezerek itiştiği tepiştiği bir kanlı cesetli dumanlı tozlu yıkıntılar âlemine mi dönecek?
İsrail, kendine tanınmış mutlak serbestlik alanında, uluslararası hukukun görece sağlam zamanlarında sayısız defalar dayatılmış net kararları takmaksızın eyleyebilmesiyle, böyle bir konumun pekâlâ mümkün olduğunu her türlü zorbanın aklına sokmuştu. Şimdi yürüttüğü soykırım ve etnik temizlik harekâtını istediği yere vardırabilirse, âdetâ jüri önünde tezini savunup kabul ettirmiş gibi olacak. Jüri de kanka zaten, biliyorsunuz.
İsrail’in gözü kapalı destekçisi haline gelmiş Batılı siyasetçilerin, vicdansızlığı bir yana, akılsızca da olan tavırlarının gerisinde, biraz huzursuzluk da yatıyor anladığım kadarıyla: Filistinlilerin onyıllardır hangi insanlık dışı koşullarda yaşatıldığı, nelere sırt çevrildiği, göz yumulduğu ortaya dökülüyor şimdi. Bu yüzden, Filistinlilerin kendilerine yaşatılanları bir şekilde hak ettiklerini imâ etme adiliği pek revaçta.
Korkutucu olan, bugün fırsatçı, ilkesiz, çapsız küçük insanlardan meydana gelen Batılı siyaset kadrosunun boyaların dökülmesi gibi dertlerinin bulunmaması ihtimali. Göçmen akınını durdurmaya takılmış kalmış bu kadro, yer yer farkında olmadan, ancak çoğu yerde basbayağı bilinçle, dünyayı ikiye bölecek “tedbir”ler peşinde. Gerçekten, somut olarak ikiye bölmekten sözediyorum. Siyasetin, aşılmaz duvarların ardında sürdürülecek ayrıcalıklı yaşamı dışarı atılmışlardan korumaya indirgendiği beyaz polis devletleri midir Avrupa’nın, diyelim Kanada’nın, Avusturalya’nın istikbali? İsrail’in soykırımcı faşistleri de böyle bir medeniyet tasavvuruna dahil, anlaşılan. Filistinliler de karakafa, doğal olarak.
KÜRESEL MUHALEFET
Hukuksuzluktan ancak başkalarını ezecek güce sahip olan ve gücünü başkasını ezmekte kullanmaktan çekinmeyen alçaklar yararlanır. Dolayısıyla, uluslararası düzen, devletlerin ve egemenlerin iştigal alanı olarak gözükse de aslen adalet-eşitlik derdi olanların mecburî faaliyet alanı. O halde dönüp kendimize bakalım.
Felaketler bazen çarelerin daha berrak görünmesini sağlarlar. Dünya tarihinde ilk kez, küresel muhalefet var. Zaman zaman yeryüzünün çeşitli yerlerinde yayılan ortak hissiyat veya tepkiler görülmemiş şey değil. Ancak bugünün farkı, küresel muhaliflerin haberleşebiliyor, fikriyat-hissiyat paylaşabiliyor -dolayısıyla plan program, eylem de paylaşabilecek- oluşu. Devletler kendi alanlarında uluslararası eşitsizlik sisteminin bölge sorumluları olarak üstlerine düşen ezme, bastırma, haysiyet kırma operasyonlarını yürütecekler ve şüphesiz kendi asıp kesme sınırları içindeki muhaliflerin başkalarıyla ilişkisini kesmeye özellikle gayret edeceklerdir. İklim krizi gibi küresel olgular yeryüzü çapında adaletçi, eşitlikçi bir muhalif akıma zemin yarattı, bu zemin genişliyor. İsrail’in katliam harekâtına karşı gösterilen kitlesel tepkiler, uluslararası ortak muhalefet zemininin ve ortak değerlerin doğrudan siyasî alana kolaylıkla yayılabildiğini gösteriyor.
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
31.01.2025
30.12.2024
24.12.2024
15.12.2024
1.12.2024
15.11.2024
21.10.2024
7.10.2024
22.09.2024
5.07.2024