Devlet politikalarına, hükümetin icraatına elbette "aktif bir Cumhurbaşkanı" olarak karışacak... Bunda bir zorluk da yok... Kendi seçtiği, itimat ettiği bir Başbakan ve hükümet var icraatın başında... "29 Ekim resepsiyonu"ndaki gibi uzlaştırıcı, bir araya getirici, tüm Türkiye renklerini kucaklayıcı bir tavrını tam alkışlarken, yok "Berke teröristlerin maşasıymış da" bilmem neymiş de...  Bi ohhh diyemiyoruz yahu... Tut ki Berke teröristlerin maşası değil, hatta terörist olsun... Bir çocuktu o ve çocuk yaşta öldü... Polis kurşunuyla... Bunun gerisi adli ve idari makamların sorumluluğunda... Polisin suçu ne olursa olsun, bir insanı öldürme hakkı ne zamandan beri var... Kendi hayatı tehlikedeyken bile "suçluyu/zanlıyı" tesirsiz hale getirecek yetenekte olmalı kolluk kuvvetleri... Şimdi çıkıp da "o zaten terörist maşasıydı" diyerek bir çocuk ölümünü mazur görmek anlamına gelecek ifadeler, tüm Türkiye'yi kucaklamak durumunda olan bir kişiye yakışmıyor...

Üstelik, son provokatif kalkışmalarda kolluk kuvvetleri geçmişten ders çıkarmışçasına, olgun hareket etmişken, talancıları, ortalığı yakıp yıkanları hiç bir ölüm vakasına bulaşmadan tesirsiz hale getirmişken, geçmiş yaraları kaşımak kimsenin işine yaramaz...

Tam da son kargaşanın sinirleri gerdiği, toplumdaki hassasiyetlerin tekrar olumsuz olarak kaşındığı bir ortamda, hükümet ve bizzat Başbakan ortalığı yatıştırıp olayları siyasi platforma çekme çabaları içindeyken, bi sus be uzun adam...