Vahap COŞKUN
"Faşist yönetim", "diktatör", "otoriter rejim" vb. kavramlar çok rahat kullanılıyor, bu kavramlar üzerinden yapılan eleştiriler doğru olmadığı gibi yararlı sonuçlar da doğurmuyor
Türkiye, Gezi Parkı olayları sebebiyle 20 zorlu gün yaşadı. Toplumsal gerginlik yükseldi. Toplumsal fay hatları hareketlendi; mezhebi ve kültürel alandaki kırıklıklar derinleşti. İnatlaşmaya ve karşısındakine diz çöktürmeye dayalı siyaset dili, toplumda tamiri zor bölünmelere yol açtı. Birbirlerine karşı duran ve patlamak için sadece küçük bir aleve ihtiyaç duyan kitleler var sokaklarda. Uzlaşma ve diyalog telkinleri değil, çatışma çağrıları revaçta.
Sürdürülebilir bir hal değil bu. Herkes şapkasını önüne koymalı. Kendisini mutlak haklı görüp diğer tarafı şeytanlaştırmak, bir tarafın militanlığına soyunanların yüreğini soğutabilir ama çözüme bir katkı sunmaz. Herkes, süreç içinde yaptıklarını soğukkanlı bir şekilde gözden geçirmeli, yanlışlarıyla yüzleşmeli ve toplumsal bünyemizde meydana gelen hasarların nasıl onarılacağı üzerinde yoğunlaşmalı.
Bu noktada en önemli görev, siyasi iktidara düşüyor. AKP , iki tür siyaset izleyebilir. Birincisinde oluşan gergin atmosferi devam ettirip kitlesini kenetleyerek ve seçimlere “AKP ve karşıtları” algısını körükleyerek gidebilir. İkincisinde ise Gezi sonrası içte ve dışta AKP’ye karşı oluşan olumsuz havayı dağıtmak için bir demokratikleşme programını devreye sokabilir.
İlk tercih, oy bazında AKP’ye bir getiri sağlayabilir ama temel siyasi konularda AKP’nin siyaset yürütmesini güçleştirir. Bu itibarla bundan uzak durmakta fayda var. İkinci tercih ise, gerginliği bitirmez ama alt seviyelere çeker. Bir demokratikleşme siyaseti, bugün itibarıyla AKP’ye üç noktada nefes aldırır.
AKP’nin otoriterliği
İlki, gerek içeride bazı kesimlerde ve gerekse dışarıda AKP’nin otoriter bir siyasete yöneldiği daha çok dile getirilir oldu. “Cesedimizi çiğnemeden Anayasadan Türk kelimesini çıkaramazsın, değiştirilemez maddelerin noktasına dokunamazsın” diyen CHP , Erdoğan’ı “diktatör” ilan etti. The Economist, sırıtan bir oryantalizmle, Erdoğan’ı kaftanlar içinde resmetti. Dış basında hemen her gün, Erdoğan’ın İslamcı (veya neo-İslamcı) damarının kabardığını, özgürlüklerin gittikçe zayıfladığını belirten makaleler yayımlandı, yayımlanıyor. İçeride, Erdoğan’ın arkasındaki çoğunluk gücüne dayanarak faşizme doğru hızla yol aldığını belirtenler var.
Türkiye’nin demokrasisi matah değil, AKP’nin de çok büyük hataları var. Tamam. Ama “faşist yönetim”, “diktatör”, “otoriter rejim” vb. kavramlar çok rahat kullanılıyor, bu kavramlar üzerinden yapılan eleştiriler doğru olmadığı gibi yararlı sonuçlar da doğurmuyor. Bununla birlikte bu eleştirilere muhatap olan bir iktidarın yapması gereken, demokratikleşmeye hız vermektir. Zira başta ifade özgürlüğü, toplantı ve gösteri yürüyüşü düzenleme hakkı gibi hak ve özgürlükleri genişletmek, bu tür eleştirilerin altını boşaltır.
Hayat tarzına müdahale
İkincisi, Türkiye’de başta Kemalistler ve Aleviler olmak üzere çeşitli gruplar, AKP iktidarında yaşam tarzlarının tehdit altında olduğu (veya olacağı) endişesi yaşıyorlar. AKP’nin yavaş yavaş devletin tüm kademelerinde tek söz sahibi haline geldiğini, yeterince güçlü olduğunu hissettiği anda kendilerine bir yaşam biçimi dayatmasında bulunacağını düşünüyorlar. AKP de, çoğu kez kullandığı dille (“ayyaşlar”, “gitsinler evlerinde içsinler, tıksırıncaya kadar içiyorlar”, “kucakta oturan kızlar”) bu algıyı perçinliyor.
Genelde bu endişe dile getirildiğinde AKP’li yöneticilerin cevabı, “Bugüne kadar kimin hayatına müdahale ettik?” şeklinde oluyor. Ancak bu tavır, endişeleri izale etmiyor. Hayat tarzı endişesi, dudak bükülecek, küçümsenecek bir sorun değildir, önemli bir sorundur. Siyasi iktidar bu sorunun üstesinden gelmek için, bir taraftan farklı hayat biçimlerine müdahale anlamına gelebilecek pratiklerden ve kendi “iyi” anlayışını topluma dayatmaktan kaçınmalı, diğer taraftan da yapacağı düzenlemelerle insanlara yaşam biçimlerinin güvence altında olduğunu hissettirmelidir. Farklı toplumsal kesimlerin demokratik taleplerini karşılayan bir demokratikleşme programı, bu hissin oluşmasında birincil derecede etkin bir rol oynayacaktır. Bu bağlamda, özellikle Alevi vatandaşlarımızın meşru taleplerinin bir an önce karşılanması hayati derecede önemlidir.
Kürt meselesi
Üçüncüsü, Türkiye, Kürt meselesinin çözümünde tarihi bir fırsatın eşiğinde. Barış süreci, şu ana kadar tökezlemeden ilerledi ve önemli mesafeler kaydetti. Bunda PKK’nin ve BDP’nin uyguladığı siyasetin hakkını teslim etmek gerekir. Öcalan, bir taraftan bütün mesajlarında Türkiye’nin birliğinden ve demokratik siyasetten yana olduklarını belirtti ve böylece “bölünme” iddialarını boşa çıkarttı. Bir taraftan da PKK’ye kendi çözüm çerçevesini kabul ettirdi. Böylece PKK, önce çatışmasızlık ilan etti ve pratikte “silah bırakma” kadar büyük bir değeri olan “geri çekilme” sürecini başlattı. Haziran ayı sonu itibarıyla çekilmenin tümüyle tamamlanması bekleniyor.
BDP, süreç boyunca -bir iki istisna hariç- sorumlu bir dil kullandı. İmralı-Kandil-Avrupa arasında mekik dokuyarak ve tabanını ikna ederek bütün bir hareketin süreç etrafında birliğini sağladı. BDP’nin Gezi siyaseti de, son derece müspetti. BDP yönetimi, meşru taleplere sahip çıktı, polis şiddetini ve antidemokratik uygulamaları en sert şekilde eleştirdi ama (muhtemelen çok büyük baskı altında olsa da) tabanını da sahaya salmadı. Böylelikle hem tabanının polisle ve ulusalcı gruplarla çatışması ihtimalini ortadan kaldırdı hem de müzakereleri yürüttüğü hükümetin daha güç bir pozisyona düşmesini engelledi.
Aynı dil
Dolayısıyla PKK ve BDP, süreç içinde üzerlerine düşeni yaptılar, yapmaya devam ediyorlar. Hükümetin, bu noktada söylemde ve eylemde demokratik bir çizgi tutturarak, süreci derinleştirmesi gerekiyor. Fabrika ayarlarına geri dönmenin ve “bölücübaşı”, “bölücü örgüt”, “teröristler” gibi sıfatları kullanmanın bir gereği yok. Yapılması lazım gelen, öncelikle TCK, TMK, Siyasi Partiler Yasası, Seçim Yasası gibi kanunlarda var olan antidemokratik hükümleri ayıklamak olmalı.
Böylesi bir demokratikleşme siyaseti, hem Türkiye’de genel olarak demokrasinin tahkim edilmesini sağlayacak hem de barış sürecinin bir üst aşamaya geçmesinin imkânlarını yaratacaktır. Hükümet, ivedilikle çabalarını buna yoğunlaştırmalı, demokratikleşmeyi seçim sonrasına bırakma gibi bir yanlışa düşmemeli.
http://www.radikal.com.tr/radikal2/demokratik_reform_ihtiyaci-1138498
Yazarlar
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA2026’ya Girerken; Barış, Demokratik Toplum ve Enternasyonal Özgürlük Yürüyüşü... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciOkudukça yoksullaşan bir ülkeyiz 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKErken Cumhuriyet dönemi eleştirileri: Revizyonizm mi, Türk usülü “woke” mu? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ocaktan2026’da deliler çağına karşı bir umut ışığı yanar mı? 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURHavf ve reca arasında yeni bir yıla... 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolKara bir yıl 2025 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEBölücüler ve Ülkücüler 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİVicdansız senenin kelimesi dijital vicdanmış 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünGemini’ye göre 2026’da Türkiye… 31.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNAfrika Boynuzu’ndaki oyun: İsrail kime şah çekti? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUÇözüm için mücadele demokrasi için mücadeledir 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORU2026: Beklentiler, beklentiler… 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞBarış Akademisyenleri'nin göreve iadesine istinaf engeli: Daire, Danıştay kararına direndi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENNasıl anılmak isterdiniz? 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZTürkiye’ye özgü sürecin muhasebesi 30.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir fotoğraf karesinden çok daha ötesi... 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçLeyla Zana ve Gözde Şeker ne yaptı? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞYENİ YILDA DA KURU EKMEK BİZİ BEKLİYOR… 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞUlus devlet, milli egemenlik, çevre, insan hakları, uyuşturucu ve Venezuela 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANİktidar medyası infilak etti 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRUyuşturucu dosyasındaki sürpriz isim! "Cumhurbaşkanımızın tensipleri ile…" 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRTürkiye'de davaların portresine kısa bir bakış: Hâlâ en güçlü ortak talep neden adalet? 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇER23 yılın en kötüsü 29.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRAN11. YARGI PAKETİ, YENİ ADALETSİZLİK VE EŞİTSİZLİKLER YARATTI 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRaporların Gösterdiği 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN2025 giderken 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇALRTÜK ve basın özgürlüğüne geçit yok… 28.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUÜlke siyasetin neresinde, hangi evresinde? 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanKararsızlığın Erdemi: Kesinliğin Gölgesinde Düşünmek 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraYılın Kelimesi 27.12.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuSuriye, güvenlik ve 15 milyon bağımlı… 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTİslamcılık Öldü mü? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTAN100 Bin Dolar Kazanan “Yeni Yoksul” Mu? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalSovyetler ve Bookchin 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yetvart DANZİKYANLeyla Zana vakası bir gösterge. Ama neyin? 26.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa Karaalioğlu‘Entegre strateji’ varsa, niye tek yönünü görüyoruz? 25.12.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilGüvenlikten kimliğe, inkârdan yurttaşlığa 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanKomisyonda uzlaşma çıkmazsa süreç yine de ilerler mi? 24.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİSekülerleşme sorunu veya Müslümanlar nasıl modernleşecek? 23.12.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEYüzdük yüzdük 22.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayPax Americana sonrası Almanya: Yeşil dönüşümden askeri Keynesçiliğe 21.12.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasAK Parti hariç herkes CHP 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNKüfürbazlar ve ötesi 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarThank you Ahmed 19.12.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselPara politikasında sınav zamanı 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakNüfusumuz dibe vururken! 18.12.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN"O Yıl", hangi yıl? 15.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin Sönmezİktidar politikası ters mi tepiyor, tersine mi işletiliyor? 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldız ÖNENGüney Amerika’da büyüyen gölge 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞEntelektüel üretimin kaybı-Rejimin vesayeti-Siyasetin iflası 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRBu durumda AİHM yetkilileri de Trump’tan yardım istesin… 13.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezOrta sınıf nereye gitti? 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKANBahis oynayan bakan kim?.. CASUS KİM?.. 12.12.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇHakim sınıfın iki zümresi 11.12.2025 Tüm Yazıları
-
Selva DemiralpHissedilemeyen büyümenin anatomisi 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞCHP programı halka ne vadediyor? Nasıl bir parlamenter sistem? 9.12.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKİmralı için CHP’yi sıkıştırmaya gerek var mı? 5.12.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYTürkiye İçin Irak Peşmergeleri Sorun Olmuyor da Rojava neden Sorun! 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRPOLEMİK SENDROMDA 4.12.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrta Doğu, Trump Amerika’sına Uyum Sağlıyor 3.12.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKEve siyaset için dönüş öncesi bir mıntıka temizliği gerek 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Zekeriya KurşunDağıstan Cumhuriyeti ve Ayna Gamzatova 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYŞu meşhur “İznik Konsili” 1.12.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMABD’de bir şeyler oluyor: Nick Fuentes 30.11.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaAK Parti çekingen 26.11.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİCHP modernizmi ve faşizmi... 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerÇÖZÜM, BARIŞ VE KARDEŞLİK GETİRECEK Mİ? 23.11.2025 Tüm Yazıları
-
Necati KURÇOCUK HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ 19.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNEmeğin Sosyolojisi ve Kapitalizmin Geleceği: Marx vs. Marx 16.11.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDEN"Arananlar" zulmü ne zaman son bulacak? 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİmamoğlu'na istenen 23 asırlık tarihi ceza: Roma İmparatorluğu kurulduğunda hapse girseydi hala ceza 14.11.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNYerel yönetimlerle işbirliği kültür politikası için hayati 13.11.2025 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZÇÖZÜM SÜRECİ KOMİSYON VE EKMEN 12.11.2025 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİKeşke… 4.11.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKemalizm mi daha ‘iyi’, (Yeni) İttihatçılık mı? (3) 25.10.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMAN‘Parlak gelecek’ ve sol gelecek... 12.10.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğluİnsanların devletlerle savaşı 9.10.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKTrump’ın dünyasına hoşgeldiniz… 3.10.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları



































































































Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.10.2025
8.09.2025
3.09.2025
27.08.2025
23.08.2025
19.08.2025
14.08.2025
5.08.2025
29.07.2025
22.07.2025