Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN
Yalçın AKDOĞAN
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
Silahın değil siyasetin konuşması veya Kandil-BDP ilişkisi
27.03.2013
2523

 Abdullah Öcalan'ın Nevruz'daki mesajının ana fikri 'silahlar sussun, fikirler konuşsun'du. 'Demokrasi'nin, 'siyasetin', 'fikrin' geçerli olacağının vurgulandığı yeni dönemde ilk konuşan elinde silah olan adam oldu.

Murat Karayılan, Öcalan'ın 'demokratik siyaset' çağrısının arkasında olduğunu söylemekle birlikte siyasetçiyi yani BDP'yi silkelemeyi ihmal etmedi. BDP'li Demirtaş'ın meseleye yüzeysel yaklaştığını, süreci derinliğiyle kavrayamadığını söyledi.

Hem Apo'nun silahlı mücadelenin bittiğine yönelik söyleminin arkasında olduğunu vurguladı, hem de BDP üzerinden 'silahlı mücadelenin sonlanması'nın basit bir olay olmadığını ifade etti. Adeta 'kızım sana söylüyorum, gelinim sen anla' kabilinden laflar etti; yine kolay olanı, yani siyasetçiye yüklenmeyi seçti.

Öncelikle şunu vurgulamak gerekir: 'Demokratik siyaset öne çıkmalı, zaman demokrasi ve siyaset zamanı' vurgusu yapılmışken demokratik siyasetin aktörünü küçümsemek, siyasetçiye buyurgan şekilde tepeden bakmak, yeni dönemin ruhuna uygun düşmez.

Yeni dönemde belirleyici olan silahlı güç mü, siyasi güç mü olacak?

Eğer siyasi güç olacaksa siyaset kurumunun temsilcilerinin şamar oğlanına çevrilmemesi gerekir.

Aslında Kandil'in BDP üzerinde ahkam kestiği bu durum çok da şaşırtıcı değil. 'Dağdan mektup geldi, şu isimler aday olacak' diyen bir anlayışın siyasetçiye böyle bakması sürpriz olmaz, çünkü siyasetçi kendisini seçen irade olarak halkı değil Kandil'i görüyor; Kandil de onları halkın temsilcisi değil kendi lütufta bulunduğu adamlar gibi algılıyor. Kandil kendisinin külfeti, BDP'nin ise nimeti üstlendiğini düşünüyor olsa gerek ki, sık sık konum hatırlatması yapıyor.

Silahın devre dışı kalması ve sürecin normalleşmesi gerçek siyasi gücü, gerçek siyasi temsili ve gerçek siyasi anlamı ortaya çıkaracaktır. Belirleyici irade halk olduğunda had bildiren, sınır çizen de sadece halk olur…

Silahların bırakılması veya çekilme gibi doğrudan PKK'yı ilgilendiren konularda Kandil'in ne dediği elbette önemi görülebilir. BDP de defalarca bu konuda bir yaptırım gücü olmadığını ifade ederek Kandil'ce 'tanımlanan' rolünü kabullendiğini ortaya koymuştur.

'Silah'la ilgili belirli konularda BDP etkisizliğini kabul etse de, Kandil'e kıyasla kendisini 'etkisiz eleman' gibi konumlandırmamalıdır.

Yeni dönemin dinamiklerini doğru anlamak herkes için şarttır. Siyasetin ve demokrasinin özgül ağırlığını hepimizin koruması ve artırmaya çalışması gerekir.

Bu durumun kaçınılmaz bir parçası da geçmişin olumsuzluklarından dersler çıkarabilmek ve geçmişe yönelik eleştirel yaklaşabilmektir.

Bu konuda en geride kalan partinin CHP olduğu da söylenebilir.

Tarihle, geçmişle hesaplaşmadan, sorgulamadan, yüzleşmeden kronik meseleler aşılamaz. AK Parti bu yüzleşmeyi ve sorgulamayı yaparken CHP ne kendi geçmişiyle yüzleşebiliyor, ne de Türkiye'nin geçmişine yönelik bir sorgulama içine girebiliyor. Bu yüzden de değişemiyor, statükoculuktan kurtulamıyor.

Çözüm sürecinden siyaset kurumunun topyekün güçlü bir şekilde çıkabilmesi için öncelikle siyasetçilerin demokrasiye ve siyasete güç vermesi, özgüvenle hareket etmesi gerekir.

 

YASİN DOĞAN

Yeni Şafak

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar