Yalçın AKDOĞAN
AK Parti kurulduğu günden bu yana bir kısım kumpaslarla, tertip ve tezgahlarla karşı karşıya kalıyor. Darbeci ve vesayetçi anlayış, tüm sivil iktidarların başına ördüğü çuvalları AK Parti'ye karşı da örmeye çalıştı. Devlet içindeki veya dışındaki çeteler, doğrudan milli iradeye ve onun temsilcisi iktidara karşı adı konulmamış bir savaş başlattı. Hukuksuzluğun her türlüsü, kirli oyunların enva-i çeşidi devreye konuldu. Milletin desteğini arkasına alan AK Parti büyük bir siyasi irade ortaya koyarak bu oyunları boşa çıkardı. Başlatılan yargı süreçleri oynanan oyunların günyüzüne çıkartılmasında tarihi önemdeydi. O günlerde yazdığım bir yazıya 'Türkiye hukuki hesaplaşmayı başardı' başlığını atarken şu vurguları yapmıştım: 'Ergenekon davası Türk demokrasisinin geleceği açısından bir dönüm noktasıdır. Darbe teşebbüsü iddialarının yargı konusu olması ve cezalandırılması tarihi bir olaydır ve Türkiye bunu başarmıştır. Bu dava 27 Mayıs'tan, 12 Mart'tan, 12 Eylül'den, 28 Şubat'tan, 27 Nisan'dan süzülüp gelen bir müdahale ruhundan hesap sorulmasıdır'.
AK Parti devam eden davaların bir kısmında ya doğrudan müdahil olmuştur ya da siyasi pozisyon olarak süreçlerin önemini vurgulamıştır. Ancak bu süreçlerde AK Parti'nin de eleştirdiği hususlar olmuştur. Başbakanımız uzun tutukluluk hallerini, bir kısım tutuklamaların yersizliğini, halka halka devam eden dalgaların ülkeye zarar verebileceğini söylemiştir. Bu noktada iki hususu vurgulamamız gerekir:
1. Darbeci ve vesayetçi anlayışla mücadeleye AK Parti her zaman destek olmuştur.
2. Yanlış gördüğü uygulamaları o günlerde açıkça eleştirmiş ve sorgulamıştır.
2012 Mayıs ayında Başbakan Erdoğan şu ifadelerde bulundu: 'Ancak böyle bir dalga, iki dalga, üç dalga, dört dalga filan bunlar toplumun huzurunu da doğrusu kaçırıyor. Bundan bizler de ciddi manada rahatsızız. Yani atılması gereken adımlar atılır, biter, geçer. Ama bu dalgalar böyle arka arkaya geldikçe o dalgalarda kusura bakmasınlar ülke boğulur' dedi.
İlker Başbuğ ile ilgili ise şunları söylemişti: '2 yıl Genelkurmay Başkanı olarak beraber çalıştığımız mesai arkadaşımdır. Burada tutuklu değil de tutuksuz yargılama olması her zaman belirttiğimiz üzere bizim arzumuzdur ve süratle bu noktada neticelenmesi şahsım ve partimin arzusudur. Bu şekildeki yolu isabetli bir yol olarak görüyoruz.'
Benim kumpas sözüme atfen, bir kısım dava isimleri sayılarak, bunlara yönelik 'asılsız, mesnetsiz, boş, uydurma' gibi sözler söylüyormuşum gibi bir hava estirildi. Oysa buradaki kasıt çok açıktır.
Ülkenin milli kurumlarını yıpratmaya veya karalamaya yönelik kampanya, tertip veya faaliyetler çeşitli vesilelerle ve farklı araçlar kullanılarak gündeme gelebiliyor. Özellikle son dönemde iki yanlış birden yapılıyor. Hem yanlış yapan kişiler değil doğrudan kurumların şahs-ı manevisini zedeleyen ve ülkeye toptan kaybettiren yaklaşımlar öne çıkıyor, hem de suçluluğu ispat edilmeyen kişilerin itibarını zedeleyen yaklaşımlar organize bir kampanyaya dönüşüyor ve adeta bir kumpas görüntüsü oluşuyor. Medya üzerinden yürütülen itibarsızlaştırma faaliyetleri yargısız infaz anlamına geliyor. Yürütülen operasyonların usule uygunluğuyla ilgili bir çok tartışma yürüyor.
Bu tartışmalar çerçevesinde acaba bu yanlışlıklar nereye kadar uzanıyor sorusu gündeme geliyor.
Bizim de önem verdiğimiz daha önceki dava süreçlerinde de tartışılan çok konu oldu. Uzun tutukluluklar, erken saatlerde gerçekleşen gözaltılar, kaçma riski bulunmayan önemli makamlardaki kişilerin tutuklu yargılanması, emir verenle emir alanların aynı kefeye konulması, sahte delil iddiaları vs... Tüm bunlar farklı düzeylerde eleştirildi, tartışma konusu yapıldı.
Başta Ergenekon davası olmak üzere darbeci anlayışla mücadeleye önem veren bir çok çevre 'acaba kurunun yanında yaş da mı yanıyor' gibi sorulardan etkilendi.
'Hem yanlış yapanların üzerine gidilmeli, hem de sapla saman birbirine karıştırılmamalı' görüşü genel bir hissiyat haline geldi.
Adaletin tecelli etmesini istemek, suçluyu cezalandırmayı, masumu ise ayırt etmeyi gerektirir. Kamu vicdanını tatmin etmek önemli bir gerekliliktir. Meseleye siyah/beyaz mantığıyla yaklaşmak, kategorik davranmak veya toptancı hareket etmek her durumda yanlıştır.
Siyasetçi kamu vicdanının sesidir ve algılar üzerinden yorum yapabilir. Hukuk ise somut ve nesnel olgularla hareket eder.
Muhalefetin 'kumpasa izin verdiniz, ortak oldunuz' türü çıkışları da, 'herşey yalan mıydı' gibi yorumlar da büyük haksızlıktır.
YASİN DOĞAN
Yeni Şafak
Yazarlar
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
22.05.2019
17.05.2019
8.05.2019
2.05.2019
1.05.2019
19.04.2019
17.04.2019
12.04.2019
11.04.2019
4.02.2019