Yalçın AKDOĞAN

Yalçın AKDOĞAN
Yalçın AKDOĞAN
Star GAZETESİ Tüm Yazıları
Barzani ve BDP
24.02.2012
2417

BDP heyetinin Kuzey Irak ziyaretinden ilginç mesajlar yansıyor. Hatırlanacağı üzere Mesut Barzani BDP'lilerin yüzüne bakarak, PKK'nın silahlı mücadeleyi durdurması ve sorunun çözümü için artık siyaset ve diyaloğu tercih ettiğini göstermesi gerektiğini söylemişti.

Sürekli Kandil'i ile İmralı'yı muhatap gösteren ve PKK'nın Devrimci Halk Savaşı konsepti çerçevesinde terörü tırmandırma stratejisine karşı duramayan BDP acaba bu çağrıyı nasıl anlamlandırmıştır?

PKK-KCK'ya 'yanlış yoldasınız' denmesini kendisine karşı bir eleştiri olarak mı algılamıştır, yoksa kendi söyleyemediklerini söyleyen bir 'ağabey'in önlerini açması olarak mı görmüştür? Yani bir karşıtlık olarak mı, bir yol açma olarak mı yorumlamıştır?

BDP'nin terör ve şiddeti eleştirip demokratik siyasetin tek yol olduğuna dair güçlü vurgular yapması çok alışık olduğumuz bir durum değil. Oysa herkes biliyor ki, BDP bu yolda yürümek için var, yoksa PKK'nın savaş naralarına Ankara'da meşruiyet sağlamaya çalışmak için değil.

BDP içindeki bazı siyasetçiler PKK'nın stratejilerini de, tehdit ve eylemlerini de çok olumlamıyor, ama bir bütünün zayıf parçası olarak farklı bir söylem de geliştiremiyor. Sürekli İmralı'dan güç devşirme arayışı sadece Öcalan'a aktörlük kazandırmayı amaçlamıyor, aynı zamanda İmralı'dan aldıkları güçle Kandil'e karşı konumlarını geliştirme çabasını da yansıtıyor. Öcalan'dan böyle bir kanal bulamayan BDP'nin şimdi Barzani üzerinden elini güçlendirme arayışında olduğu da düşünülebilir.

Barzani ise hem BDP ve Kürt gruplarla ilişkisinin yanlış anlaşılmamasını istiyor hem de Türkiye ile yakınlaşmasının farklı yerlere çekilmemesine gayret ediyor.

Bir dönem PKK ile savaşan Barzani, açıktan Türkiye ile PKK'ya karşı askeri operasyon işbirliğine girerek 'Kürdü Kürde kırdırma politikası'na alet olduğu izlenimi vermek istemiyor. Bu yüzden "Artık kesinlikle Kürt kendi kardeşinin kanına girmeyecektir ve Kürt Kürdü öldürmeyecektir. Birbirine karşı savaşmayacaktır" vurgusu yapıyor.

Ama kendisi de görüyor ki, PKK'nın yöntemiyle netice almak mümkün değil. Terör, bölgeyi istikrarsızlaştıran ve uluslararası güçlerin yönlendirmesine açık hale getiren bir olgu... Bu yüzden açıktan şiddet ve teröre karşı pozisyon alıyor. Bir yandan operasyonel işbirliğinden kaçınıyor ama diğer yandan Türkiye ile işbirliği geliştirmenin tek çıkar yolları olduğu görüyor. Barzani'nin Türkiye'yi karşısına alma ihtimali sözkonusu değil. PKK'nın yeniden terörü tırmandırması halinde Kuzey Irak Yönetimi'nin zorda kalacağını ve Türkiye'nin kararlı ve kızgın tutumunun nelere mal olabileceğini çok biliyor.

Bölgesel gelişmeler Kuzey Irak yönetimini Türkiye ile daha sıkı işbirliğine itiyor. İran-Suriye-Irak denkleminde Türkiye'nin konumu Kuzey Irak için hayati derecede önem taşıyor.Barzani bir yandan Kürtlerin hamisi rolünü pekiştirmeye çalışıyor, diğer yandan PKK üzerinden kendi alanının daralmasını ve kendi yerel menfaatlerinin heba olmasını engellemeye çalışıyor. Neticede terörü tırmandıran PKK'nın Kuzey Irak'taki varlığı, Türkiye'nin müdahalesi için haklılık payı oluşturuyor. Ayrıca Barzani PKK'nın güçlenmesini, İran, Irak ve Suriye'deki hareketleri manipüle etmesini de kendi alanının daralması, kendi inisiyatifinin zayıflaması olarak görüyor.

Türkiye'nin birlik ve bütünlüğü için etkili sözler söyleyemeyen ve toplumsal ayrışmayı tetikleyecek tahrikkar söylemlerden kaçınmayan Demirtaş ise Kuzey Irak'taki yapılması istenen Konferansın Kürdistan'ın birliği için tarihi önemde olduğunu vurguluyor.

Barzani'nin son çıkışları ise PKK tarafından hiç de olumlu algılanmıyor. Barzani'nin PKK'nın Öcalan'la görüşmeleri heba ettiği söylemi de örgüt tarafından yerden yere vurulmuştu.

Ümit ederiz, Barzani'nin siyaset ve demokrasi çağrısı siyasi aktörlerce doğru algılanır.

Yorum Yap

Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.

Yazarlar