Yıldıray OĞUR
AK Parti kurucusu, gazeteci-yazar Ayşe Böhürler, AK Parti listelerinden Kayseri’den seçilecek sıradan aday.
Türkiye siyaseti için iyi bir haber bu.
Geçen akşam Habertürk’e çıkan Böhürler şöyle dedi:
“28 Şubat’ı yaşamış birisi olarak Kılıçdaroğlu’na ve temsil ettiği zihniyete hakkımı helal etmiyorum. Bu insanlarla aynı masada ortak olarak oturmayı içine sindirenler olabilir, hazmedebiliyorlarsa herkesin vicdanı kendine…Ben başörtülü biri olarak hakkımı helal etmiyorum. Kılıçdaroğlu’na ve o zihniyete hakkımı helal etmiyorum. Ben AK Parti kurucusu oldum diye, ‘başörtülü biri parti kurucusu olamaz’ diyerek AYM dava açtı. Ben ‘başörtülü hâkim olabilir dedim’ diye bunu parti kapatma davası gerekçesinin içine koydular. Bunu söyleyenler sonuçta Kılıçdaroğlu’ydu. Başörtülülerin Meclis’e girmesine engel olan da Kılıçdaroğlu’ydu…Başörtülü avukatlar baroya dahil edilmedi. Başörtülü avukatların önü daha son 10 yılda doğru düzgün açıldı. Çünkü karşımızda Kılıçdaroğlu ve benzerleri vardı.”
Türkiye Cumhuriyeti’nin 100 yıllık tarihinin en utanç verici ayrımcılıklarından biri olan başörtüsü yasaklarının mağduru olmuş bir insanın hakkını helal etmemek için yüzlerce haklı sebebi olabilir.
Fakat, herhalde siyasi rekabetin hararetinden kaynaklanan bir dalgınlıkla bu suçlamaların muhatabı biraz karışmış.
Kılıçdaroğlu’nu pek çok şeyle suçlamak mümkün.
Ama 28 Şubat’la suçlamak biraz tuhaf olabilir.
Çünkü 28 Şubat 1997’de Kemal Kılıçdaroğlu, Refah Partili bakan Necati Çelik’e bağlı olan SSK’nın genel müdürüydü.
Genel müdürlüğü sırasında, MGK kararlarını takip eden Başbakanlık genelgelerini diğer tüm bürokratlar gibi uygulamak dışında 28 Şubatçılık yaptığına, insanları fişlediğine dair elde bir veri yok.
Tam aksine; 28 Şubat davası dosyalarından çıkan, 28 Şubat kararlarını uygulamaktan sorumlu Başbakanlık Uygulamayı Takip ve Değerlendirme Merkezi’nin bir fişleme belgesine göre SSK Genel Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, “SSK Genel Müdürlüğü’nde bölücü kadrolaşma” başlığıyla fişlenmişti.

Kılıçdaroğlu bu 28 Şubat fişlenmesi iddiası yüzünden dava açtı ve iki yıl önce de artık Başbakanlık kalmadığı için Cumhurbaşkanlığı’ndan 50 bin TL tazminat kazandı.
Yani Kemal Kılıçdaroğlu resmi bir 28 Şubat mağduru.
Tabii ki 2002’den sonra önce CHP milletvekili, ardından CHP’nin grup başkanvekillerinden biri olarak şimdi AK Partililerin hararetle andığı Baykal’ın liderliğindeki partinin başörtüsü, laiklik politikalarının bir parçası oldu.
Özellikle 2008’de Meclis’ten geçen başörtüsüne özgürlük getiren yasayı AYM’ye götüren üç CHP grup başkanvekilinden biriydi.

Ama iki yıl sonra 2010’da CHP genel başkanı olduğunda başka bir siyasi çizgi izlemeye başladı.
Üniversitelerde başörtüsü özgürlüğünü destekleyen bir açıklama yapıp ortamı yumuşatmış, bunun ardından YÖK üniversitelere başörtüsüne izin veren bir talimat göndermiş ve böylece üniversitelerde başörtüsünün önü açılmıştı.
CHP bu normalleşmeye itiraz etmeyerek destek vermişti.
Kılıçdaroğlu’nun bu tavrına CHP içinden de sert tepkiler gelmiş, hatta bu tartışmadan kısa bir süre sonra Kılıçdaroğlu’nun seçilmesinde önemli rol oynayan Önder Sav CHP yönetiminden tasfiye olmuştu.

Peki, Kılıçdaroğlu’nu başörtülü milletvekillerinin Meclis’e girmesine engel olmakla suçlamak mümkün mü?
Meclis’te başörtüsü krizi 1999’da Merve Kavakçı’nın Meclis’e girmesiyle yaşandı. Kılıçdaroğlu bu sırada da hala SSK Genel Müdürü’ydü.
31 Ekim 2013 yılında Meclis’e ilk başörtülü milletvekilleri girerken, Kılıçdaroğlu CHP genel başkanıydı, partisini başörtülü milletvekillerinin Meclis’e girmesine itiraz etmemeye ikna etmişti.
Akşener’in yönettiği oturuma başörtülü vekiller girmiş, CHP adına Muharrem İnce çıkıp konuşmuş, çıkışta partilileri yemeğe götüren Kılıçdaroğlu da “Bugün çok mutluyum. Meclis’te konuşan milletvekillerimize teşekkür ediyorum” demişti.

Gerisi malum.
2019’dan itibaren CHP’nin toplantılarında ve verdiği röportajlarda CHP’nin başörtüsü konusunda hata yaptığını söyledi, özeleştiri yaptı, helalleşme siyasetine başladı, 28 Şubat mağduru bir öğretmeni helalleşmek için ziyaret etti.

En son da medyasını ve partisini karşısına aldı ve CHP Meclis’e başörtüsüne güvence verecek kanun teklifi önerisi verdi.
Böhürler’in hakkını helal etmediği Kılıçdaroğlu’nun başörtüsü karnesi böyle.
Peki, ya 14 Mayıs’tan sonra muhtemelen birlikte aynı sıralarda oturacağı bazı yeni AK Partililerin karnesi?
Örneğin AK Parti’nin İstanbul birinci bölge altıncı sıradan adayı Hulki Cevizoğlu’nunki?
80’lerde Hürriyet’in Ankara bürosunda gazeteciliğe başlayan ve Özal’a yakın bir gazeteci olarak nam salan Cevizoğlu, özel televizyonların açılmasıyla başlayan çok sesli ortamda Ceviz Kabuğu programıyla ünlü olmuştu.
Ama 1990’ların ortalarından itibaren o da Refah korkusuyla ulusalcı, laikçi, Kemalist bir çizgiye savruldu.
28 Şubat’ta darbeye en çok yaklaşılan gün olan 11 Haziran 1997 günü Genelkurmay’da komutanların Refahyol iktidarını “Gerekirse silah kullanırız” diye tehdit ettiği irtica brifingini izleyen isimlerden biriydi.

Brifing bir basın toplantısı değildi; önceki gün savcı ve hakimlerin, daha sonra üniversite rektörlerinin ve sivil toplum örgütlerinin katıldığı brifingler zaman zaman katılımcıların söylenenleri alkışladığı bir boy gösterisiydi.

Cevizoğlu, o günlerde yaptığı Ceviz Kabuğu programlarıyla da 28 Şubat havasına katkı yapmıştı.
1998’in Ocak ayında postmodern darbe daha sıcakken çıkardığı “28 Şubat – Bir hükümet nasıl devrildi?” kitabında bu anti-Refahyol pozisyonunu sürdürmüştü.
Tankın üzerinde otomatik silahının namlusu bir minareye doğrulmuş bir asker fotoğrafının yer aldığı kitabın kapağında şöyle yazıyordu:
“Ordu nasıl konuşur?”, “Neyi nasıl söyler”, “Eyleminin ipuçları ve yaptırımı nelerdir?”

2001’de emekli general Erol Özkasnak, onun programına bağlanarak “postmodern darbe” yi sahiplenmişti.
2007’de 28 Şubat’ın 10. Yıldönümünde yazdığı yazıda bile bu fikirleri çok değişmiş görünmüyordu:
“Aslında buna ne kadar 10. yılı denebilir, bilmiyorum. Çünkü, bir şeyin yıldönümünün geçerli olabilmesi için onun “var” olması gerekir, “devam ediyor” olması gerekir, “uygulanabilir” olması gerekir, “sahipleniliyor” olması gerekir, vs. Oysa, 10 yıl sonra 28 Şubat kararları için bunlar ne kadar geçerlidir?.. Üstelik “Bin yıl süreceği” iddia edilmesine rağmen.. Bilindiği gibi, 28 Şubat postmodern darbesi, irticanın “birinci tehdit” olarak algılanarak, iktidardaki Refahyol Hükümeti’nin düşürülmesi ile sonuçlanmıştı.1997’de PKK tehdidinin bile önüne geçerek “birinci tehdit” olduğu bizzat Genelkurmay tarafından açıklanmıştı.10 yıl sonra geldiğimiz noktaya bakınız: 8 yıllık zorunlu ilköğretimin dışında uygulanan hiçbir şey yok. 28 Şubat’ın Refahyol İktidarını devirdikten sonra, “işbaşına getirdiği hükümet” bile bu kararlara sahip çıkmadı. Bugün, ortada hiçbir izi kalmayan 28 Şubat’ın, bu yüzden 10. yılı da olamaz.
Olsa olsa “dedikoduları” olur. Zaten o da yapılıyor… 1997’de Genelkurmay’daki ünlü “irtica brifingi”nin sonunda yapılan vurgu aynen şöyleydi: “Bu noktadan hareketle; Atatürk’ün kurduğu modern ve laik Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin nitelikleri değişmeyecek, değiştirilmeyecektir. Bunlar;
– Tek Millet,
– Tek Vatan,
– Tek Devlet,
– Tek Dil,
– Tek Bayrak olarak ifade edilmektedir.”
Bugün Türkiye’nin geldiği noktada, Türkiye Cumhuriyeti yasalarına uymak zorunda olan DTP adlı sözde siyasi partinin Diyarbakır İl Başkanı, “Kerkük’e yapılan saldırıyı Diyarbakır’a yapılmış sayarız!” diyebiliyor. Hani nerede “Tek Millet” ilkesi? Hani nerede “Tek Vatan” ilkesi?”
28 Şubat’ın ardından ikinci büyük laiklik ve başörtüsü krizi olan 2007 Cumhurbaşkanlığı krizi sırasında da gazetecilik sınırlarını aşan bir aktivizm içinde mücadele etmişti.
Sabih Kanadoğlu, bir makaleyle duyurduğu 367 içtihadını ilk kez Ceviz Kabuğu’nda anlatmıştı.
27 Nisan gecesi Genelkurmay e-muhtıra verirken Ceviz Kabuğu’nda yine Sabih Kanadoğlu vardı:
“Bir makale yazarak, Türkiye’nin siyasi kaderini değiştiren” Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, 29 Aralık 2006 tarihinde katıldığı Ceviz Kabuğu programında “367 olmazsa rejim krizi çıkar” uyarısında bulunmuştu.
Kanadoğlu, 27 Nisan 2007 tarihindeki son Ceviz Kabuğu’nda ise yine çok önemli hukuki uyarılarda bulundu. Cumhurbaşkanı seçilenin milletvekilliği Anayasa’nın 110. maddesine göre hemen düşüyor. Bu durumda, Abdullah Gül seçilirse, kendisini anında yargı önünde bulacak. Şimdi buna da “post modern zorlama” diye bakanlar olabilir, tıpkı 4 ay önceki açıklamasına baktıkları gibi. Ancak, üstün nitelikli bir hukukçu olan Kanadoğlu’nun açıklamalarına pek çok Anayasa Hukukçusu tam destek veriyor.”
Kanaltürk’te program yapan Cevizoğlu, türbanlı first lady istemeyenlerin buluştuğu Cumhuriyet Mitingleri’nin de ateşli bir savunucusuydu:
“Cumhurbaşkanlığı ile ilgili hafta sonu Cumhuriyet’in (ve Mustafa Kemal’in) başkenti Ankara’da tarihin en büyük mitingi yapıldı. Tandoğan alanını, Anıtkabir’i ve tüm çevre yolları dolduran yüzbinlerce (milyonu aşkın) Türk, “Çankaya’ya Mustafa Kemal ilkelerine –özde- bağlı biri gelsin” mesajı verdi. Ancak, “cumhurun” mesajı, “cumhurbaşkanı adayları” ve AKP tarafından algılanmadı ve algılanmak istenmiyor. Şimdi çıkıp diyorlar ki, “Başkası da çıkar daha büyük toplulukla miting yapar!..” İnatlaşmaya bakınız.. Toplumu germe çabalarına bakınız. İnatla cumhurbaşkanı olunur mu? Şimdi, “Biz de daha büyük miting yaparız” diyenlere sormak lazım: Saysanız kaç kişi gelir?.”

“Anayasa ve hukukun ne dediği tartışılırken, halkın ne dediği çok kesin ve net. Halk Abdullah Gül’ü Çankaya’da görmek istemiyor. Son Ceviz Kabuğu programında, her zamanki gibi bir izleyici anketi yaptık. İzleyicilerimize “Abdullah Gül’ün cumhurbaşkanı olmasını istiyor musunuz?” diye sorduk. Bir haber programında görülmemiş büyük bir rekor kırıldı ve 100 bine yakın (Tamamı 98 bin 262) oy geldi. Halkın yüzde 90’ı “Hayır” dedi. Cumhur’a rağmen, Cumhur’un başkanı olmanın mümkün olmadığı İstanbul Çağlayan merkezli mitingde de görülmedi mi?..
Milyonlarca insan ne dedi, duyan var mı?”
Sadece programları ve yazılarıyla bu başörtüsü karşıtı laiklik gösterilerine destek vermekle kalmamış, Manisa ve Samsun’daki Cumhuriyet Mitingleri’nde bizzat kürsüye çıkıp AK Parti iktidarı karşıtı, laik, ulusalcı ateşli konuşmalar da yapmıştı.
Ama bununla da yetinmemiş, mitinglerin bu rüzgarını arkasına alarak 22 Temmuz 2007 genel seçimlerinde Ankara birinci bölgeden bağımsız milletvekili adayı oldu:
“Biliyorsunuz, uzun yıllardır sizlerle birlikte büyük bir mücadele veriyorduk.Amaç, Mustafa Kemal Atatürk’ün ilkelerini yaşatmak ve ülkemizin sömürgeleşmesini engellemekti. Milyonlarca insanın toplandığı mitingler de bunun için yapılmıştı. Milyonlarca Türk, “tehlikenin farkındayız”, “gerekeni yapın” derken, bu mesajların parti genel başkanları tarafından anlaşılmadığını –esefle- gördüm.
Şimdi hepsi önünüze gelip, oy isteyecekler. Tüm partilerin genel başkanlarına açıkça sorunuz:
1- AB’ye kesin olarak karşı mısın, değil misin?
2- Erdoğan, Gül, Arınç dışında bir başka AKP’linin Cumhurbaşkanı olmasına 23 Temmuz’da evet diyecek misin, demeyecek misin?
3- Çankaya’ya türbanın çıkmasını istiyor musun, istemiyor musun?
4- PKK’nın bitirilmesi için kesin kararlı mısın, yoksa iki tane fazla milletvekili çıkarmak için bölücülüğü destekleyen kişilere sessizce evet diyecek misin?
Soruları daha da artırabiliriz. Ben bu soruların yanıtlarını, kendi kendime AKP dışındaki partilerin genel başkanlarına sordum. Vicdanımda aldığım yanıt –ne yazık ki- beni doyurmadı. Ülkem için üzüldüm. İşte bu yüzden bağımsız olarak milletvekilliğine aday oldum…”
Az farkla vekilliği kaybetti. ODTÜ yurtlarında ikinci çıktı.
Sonra gazeteciliğe ve siyasete birlikte devam etti.
Önce Ecevit’in istişare heyetinde girdi, sonra Ecevit’in ölümünden sonra Rahşan Ecevit’in kurduğu Demokratik Sol Halk Partisi’nin kurucu genel başkanı oldu.
Birkaç ay sonra istifa etti.
Cevizoğlu’nun o yıllarda büyük bir derdi vardı: Türban:
“Kur’an’ı Kerim’de başörtüsünün olduğu konusunda din bilimciler birleşemedi. “Hımar” sözcüğü, takva örtüsüdür, ya da cinsel organların örtülmesi anlamına gelir deyip, kanıt gösterenler var. Bu tartışma ilahiyatçılar arasında sürüp giderken, Yargıtay Onursal Cumhuriyet Başsavcısı Sabih Kanadoğlu, “Türbanın üniversitelerde serbest bırakılmasının, Cumhuriyet devrimlerini yok etme çalışması” olduğunu vurguluyor. Kanadoğlu, yapılacak anayasa değişikliğinin buna imkan veremeyeceğini de açıklıyor… Cumhuriyeti kuran Mustafa Kemal Atatürk, 1926’da, “din üzerinden siyaset yapmanın vatan hainliği olduğuna” ilişkin bir yasa çıkarmıştı. Bugün ise, “avantaj” olarak görülüyor!.”

Tvlere çıkardığı konuklarıyla İslam’da ve Kuran’da türban olmadığını ispatlamaya çalışıyor, başörtüsü yasakçılıklarını hararetle destekliyordu.
Bu konuda CHP’yi ve MHP’yi sert dille eleştiren yazılar yazdı:
“Kitl
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CANSiyasi gündem notları: Üç süreç nerede kesişir veya nerede kopar? 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMRuşen Çakır’ın Abdurrahim Semavi ile Kürt açılımı görüşmesi 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Umur TALUSizin en sevdiğiniz tahakküm hangisi! 27.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZ12 Mayıs, Bahçeli, mecburiyetler 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKYolsuzluklar, barış ve biz 21.05.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYOtoriterlikten Demokrasiye 12.05.2025 Tüm Yazıları
-
Metin Karabaşoğlu‘Türkiye Müslümanları’ kimler oluyor? 11.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Gökçer TahincioğluBilek güreşi yoksa masayı mı kıracak? 28.04.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANRahip Brunson ve öğrenci Rümeysa 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYKopukluk ve “Anadolu Kırılması” 25.04.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan CEMALTerörsüz Türkiye! İyi güzel, peki ya demokratik Türkiye?.. 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARŞizofrenik yurttaşlık 14.04.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNTrump Küreselleşme Sürecini Geriye Döndürebilir mi? 13.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİNBoykot ve sokaklar neden bu kadar korkutuyor? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTCoğrafya kaderimizmiş… 23.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç, umut ve endişeler 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENÖcalan'ın ilk barış çağrısından 27 yıl sonra... 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezCumhur İttifakı'nın ‘muhalefeti dönüştürme görevi…’ 28.02.2025 Tüm Yazıları
-
Doğan AKINAhmet Sever: Eşsiz, kırgın, yalnız… 26.02.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNCHP’ye açılan soruşturmaların ortak hedefi Ekrem İmamoğlu 12.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞPınar Gültekin kararının anatomisi: Bu kararı ailenize izah edebilecek misiniz? 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMDEVLET VE KÜRTLER SORUN DEĞİL KONU! 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKEN“Mesele”yi hayatın içinden çözmek 26.01.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarKürt meselesinin toplumsal boyutu 16.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANErdoğan’ın planı tuttu 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakDevrim 10.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakHakikat’e savaş açan troller! 26.08.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
-
SİBEL HÜRTAŞ31 Mart'ın merkez üssü: Pazarcık ve Elbistan 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANNeden Yeterli Halk Desteği Alamıyoruz! 8.04.2024 Tüm Yazıları
-
Atilla AytemurBingöl Erdumlu Kitabı: Film gibi hayat* 24.01.2024 Tüm Yazıları
-
Zülfü DİCLELİ“Gazze’deki Uzun Savaş” 10.01.2024 Tüm Yazıları
-
Şahin ALPAY"Ergun Abi"ye veda 10.11.2023 Tüm Yazıları
-
Ahmet ALTANYüzyıllık cumhuriyet başarılı mı başarısız mı? 29.10.2023 Tüm Yazıları
-
Levent GültekinDin, insanları kardeş yapar mı? 26.09.2023 Tüm Yazıları
-
Ayhan AKTARŞair Roni Margulies’in ardından… 7.08.2023 Tüm Yazıları
-
Ceyda KaranBiden ve iki cephede birden yenilgi 30.06.2023 Tüm Yazıları
-
Orhan Kemal CENGİZMuhalefetin sınavı asıl şimdi başlıyor 1.06.2023 Tüm Yazıları
-
Roni MARGULIESMutlu bitmiş bir göç öyküsü 20.05.2023 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERYeni Bir Çözüm Süreci Ne Kadar Mümkün? 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Burhanettin DURANTarihi Yol Ayrımındaki Kritik Seçim 6.05.2023 Tüm Yazıları
-
Celal BAŞLANGIÇKendini kurtarmak için Erdoğan, Erdoğan’ı reddedecek! 14.04.2023 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAİNSANLIĞIN ÖLÜMÜ 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Ergun AŞÇIErsagun Hanım 5.03.2023 Tüm Yazıları
-
Uğur Gürses‘Dolambaçlı katlı kur’ yolunda 23.01.2023 Tüm Yazıları
-
Besim F. DellaloğluMesafenin Sosyolojisi 16.12.2022 Tüm Yazıları
-
Hidayet Şefkatli TUKSALKur’an kurslarında yatılı eğitim ve çocukların korunması 15.12.2022 Tüm Yazıları
-
Nergis DemirkayaAltılı Masa ortak yönetim planı: Her partiye bir yardımcı bir bakan 17.11.2022 Tüm Yazıları
-
Nabi YAĞCIŞaşıyorum gerçekten… 24.10.2022 Tüm Yazıları
-
Berin UYARONLAR İÇİN... 12.09.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim UsluSeçmen yolsuzluğu önemsiyor mu? 9.09.2022 Tüm Yazıları
-
Hasan GÜRKAN“SEVMEK YİNE DE BİR SARRAF İŞİDİR, YERYÜZÜ KİTAPLIĞINDA” 18.08.2022 Tüm Yazıları
-
Oktay Cansın EMİRALSAVAŞ VE ZAMAN 7.08.2022 Tüm Yazıları
-
Özgül Üstüner COŞKUNİnceden 5.07.2022 Tüm Yazıları
-
Barış SoydanGıda Komitesi’nin ve enflasyonla mücadelede başarısızlığın acıklı öyküsü 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Namık ÇINARBir toplumun geri kalma inadı 21.06.2022 Tüm Yazıları
-
Mehmet BARLASAnkara’yı sel aldı 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
Melih ALTINOKAna muhalefet lideri Akşener mi olacak? 14.06.2022 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZİKİ MEZAR, İKİ İNSAN ve IRKÇILIK 12.06.2022 Tüm Yazıları
-
Atilla YAYLAKanunlar ve fiyatlar 10.06.2022 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaKılıçdaroğlu’nun adaylığı 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Fatma Bostan ÜNSALBu kez Günah Keçisi SADAT mı? 23.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet İlhanBurhan Sönmez’in İstanbul İstanbul’unda Yerin Altı ve Üstünde Ne Yaşanıyor? 15.05.2022 Tüm Yazıları
-
Kübra ParSessiz İstila belgeseli ve sığınmacı meselesi 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Yavuz BAYDARİmamoğlu olayı ardından: ’Altılı Masa’ bir ortak aday çıkarabilecek mi? 9.05.2022 Tüm Yazıları
-
Ergun BABAHANTürkiye’nin patlamaya hazır yeni kırılma hattı: Suriyeliler 22.04.2022 Tüm Yazıları
-
Kemal BURKAYİSVEÇ DEMOKRASİSİ VE KURAN YAKMA OLAYI… 17.04.2022 Tüm Yazıları
-
Tarık Ziya EkinciGAZETECİ AYDIN ENGİN VEFAT ETTİ 24.03.2022 Tüm Yazıları
-
Cengiz AKTARSavaş notları 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
İbrahim KaragülBu bir Avrupa savaşı ve çok uzun sürecek. -Batı, Türk-Rus savaşı istiyor! 1.03.2022 Tüm Yazıları
-
Aydın ENGİNBir MHP’nin 2. Başbuğ’undan, bir benden 7.02.2022 Tüm Yazıları
-
Nezih DUYGUMete Toksöyle (30 Mart 1954 - 02 Şubat 2022) 3.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet KARDAM28/29 Ocak Karadeniz Katliamı'nın 101. Yılı 1.02.2022 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAKAN“Ya herro ya merro” mu dedi?.. 7.01.2022 Tüm Yazıları
-
Mustafa PAÇAL2022 yılı karamsarlıklarımızı tersine çevirebilir mi? 4.01.2022 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYOrtadoğu’nun ‘Yeni Dönemi’ 9.12.2021 Tüm Yazıları
-
Muharrem SarıkayaOylardaki yükselişin ağırlığı 7.11.2021 Tüm Yazıları
-
Şevki ÇELİKCİKEMAL ARABACI 17.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin GürcanFırat batısı, Suriye, riskler, tespitler: Ufukta bir operasyon mu var? 13.10.2021 Tüm Yazıları
-
Metin MünirErkeğin kadını ezmesi 22.09.2021 Tüm Yazıları
-
Mehmet AcetSon anketler ne diyor? 9.09.2021 Tüm Yazıları
-
M.Latif YILDIZKONYA KATLİAMI VE GAZETECİLİK MESLEĞİ ÜZERİNE 2.08.2021 Tüm Yazıları
-
Yasin AKTAYTaliban’ın inancıyla ters olma arzusu 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Süleyman Seyfi Öğün2023’e doğru Türkiye 26.07.2021 Tüm Yazıları
-
Yusuf KaplanFetih ruhu ve rüyası 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Cem SANCARHanımefendi diyeceksiniz 28.06.2021 Tüm Yazıları
-
Ali AYDINİşsiz Kalan Antikorlar, Lanetli Pay ve Siyaset 17.06.2021 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025