Yıldıray OĞUR
PKK hareketinin üç ana karar merkezi var. Yıllardır sesi duyulmayan Öcalan, Kandil ve Türkiye’de pek de dikkate alınmayan Avrupa.
Avrupa deyince aklımıza sadece Türkiye’den Avrupa’ya gidenler ya da göçmen Kürtler gelmesin.
PKK’nın 30-40 yıldır Avrupa’da televizyonları, dernekleri, grupları var. Ve bunlar özellikle örgütün finansmanında, dünyayla ilişkilerinde, siyaset üretiminde etkinler.
Ama daha da önemlisi PKK’nın Avrupa sorumluluğu örgüt içinde önemli pozisyonlardan biri.
Şimdi PKK’nın başında olan Cemil Bayık, üst düzey yöneticilerinden Mustafa Karasu, Suriye’deki YPG’nin başında olan Mazlum Kobani 80’ler, 90’larda Almanya ve Belçika’da örgütün temsilcisi olarak yaşamışlardı.
Hala Avrupa ile Kandil arasında bu atama trafiği sürüyor.
1 Eylül 1999 yılında Öcalan, PKK’ya silah bırakma çağrısı yapınca, örgüt adını Avrupa’da KADEK olarak değiştirmiş, KADEK’in merkezi de Brüksel olmuştu. 2003 yılında KADEK yerine Kongra Gel kuruldu.
Avrupa’daki PKK kadroları örgüt içindeki en şahin kanat. Çünkü bölgeden ve Türkiye’den, Türkiye merkezli gündemden kopuklar, dengeleri gözetme kaygıları düşük, rahatlar, o yüzden daha sert söylemleri savunabiliyor ve zamanla bunu içselleştiriyorlar.
Bu Avrupa kanadının sesi Almanya’da yayımlanan Yeni Özgür Politika gazetesi.
Tuhaf bir şekilde Türkiye, Bahçeli’nin elini konuşurken bu gazete, pazartesi günü (14 Ekim) Öcalan’ın “Kürt sorunu ve demokratik ulus çözümü” adlı eski bir kitabındaki bir yazısı yeniden yayınladı.
Yazıda ilginç bir bölüm var:
“Başlangıçta İsrail, ABD ve AB’nin desteğiyle işbaşına getirilen AKP hükümetlerinin PKK’yi tecrit ve tasfiye etmek amacıyla İran ve Suriye devletleriyle geliştirdiği ittifak tersine sonuçlar doğurmaya başlamış; İsrail, ABD ve AB ülkelerinin tepkisine ve TC’yi eksen kaydırmakla suçlamalarına dönüşmüştür. Gelinen aşamada Kürt sorunu bağlamında Türkiye, İran ve Suriye hükümetlerinin anti-Kürt ittifakına karşılık ABD, AB, İsrail ve Kürtler bloğu oluşmaya başlamıştır. Neredeyse Ortadoğu’yu temelinden dönüştürecek olan bu ittifak bloklarının her ikisinin de hedefinde PKK-KCK vardır.”
Aslında Öcalan’dan seçilmiş bu eski yazı, özellikle Avrupa’da güçlü olan Kürt milliyetçileri ve daha şahin fikirleri savunan PKK kadroları arasında sosyal medyada da görünür olan bir eğilimi yansıtıyor.
Özetle diyorlar ki; “İsrail bölgede güçleniyor, İran’ın etkisini azaltıyor, Türkiye ve diğer Arap ülkeleri de İsrail’e bir şey diyemiyor. Çünkü İsrail’in arkasında ABD ve bazı Avrupa ülkeleri net biçimde duruyor. O halde bölgedeki yeni kurucu güç İsrail-ABD olacak. O zaman biz niye boş yere Filistincilik yapıp, bu fırsatı tepiyor. Bölgenin karışmasından, İsrail’e yakın durarak Kürtler ya da PKK karlı çıkabilir.”
Bu harp zengini fırsatçılığının müşterisi çok. Özellikle Avrupa’da İsrail propagandasının etkili olduğu Batı gündemi içinde yaşayan Kürtler arasında Türkiye’de yaşayan Kürtlerden daha fazla müşterisi var.
Bu tartışmalara cevap yine Özgür Politika’nın Avrupa’da yaşayan önemli yazarlarından, eski TKP yöneticisi Veysi Sarısözen’den geldi.
Sarısözen, kibarca böyle düşünenleri uyardı:
“Bana öyle geliyor ki, PKK ve onunla kardeş partiler bu yeni durumda yeni bir stratejinin zorunluluğunu görmekteler…. fakat Kürdistan şimdiki sömürgeci devletlerden kıyaslanmaz ölçüde kuvvetli batılı kapitalist modernite güçlerinin egemenliğine girerse, Kürt halkı bağımsızlık ve özgürlük yolunda çok daha ağır koşullarda mücadele etmek zorunda kalacaktır. Kürdistan’ın İsrail ve NATO egemenliğinde bir uydu devlete dönüşmesi ise ilk fırsatta onu yeniden bölüşmek isteyen bölgesel emperyalist devletlerin saldırısıyla yeni savaşların hedefi haline getirecektir.”
İlginç bir şekilde geçen hafta PKK’nın lider kadrosundan Mustafa Karasu da verdiği röportajda İsrail’e tavsiyeler de bulundu:
“İsrail’in etkinlik kurması, İran’ın sınırlanması Ortadoğu’daki sorunları çözmeyecektir. İsrail politikalarının, ABD’nin ve bölge ulus devletlerinin sorunları çözmesi mümkün değildir. Dolayısıyla, devletlerin sorunları çözmediği, hatta daha da ağırlaştırdığı Ortadoğu’da, halkların daha fazla devrede olacağı bir döneme girilecektir. Şu açıktır ki; İsrail de sürekli dış destek ve askeri gücüne dayanarak bir bölge politikası yürütemez. Bu açıdan İsrail’in de politika değiştirmek zorunda kalacağı açıktır. Zaten İbrahimi Anlaşma ile bu yönlü bir adım atılmıştı. İsrail, varlığını ancak bir bölgesel anlaşma ve bölge halklarıyla demokratik ilişki çerçevesinde güvenceye alabilir. Bu açıdan bir daha belirtelim, İsrail-Filistin sorununun çözümü, demokratik ulus ve her topluluğun kendi yönetim iradesine sahip olduğu demokratik konfederalizmle gelişecek ve kalıcılaşabilecektir. Bunun dışında çözüm yoktur. Yoksa sürekli düşmanlık, gerilim ve çatışma sürer. Ancak bir çözümün kaçınılmaz olarak kendisini dayattığı da açıktır.”
Bu savaşı, kaosu fırsata çevirme fikri ilk kez ortaya atılmıyor.
PKK, 40 yıldır bu coğrafyada en başta dış politik denklemleri kullanarak varlığını koruyan bir örgüt.
Önce Sovyet desteğiyle Suriye’de Türkiye’ye karşı desteklendi. 2003’den sonra ABD işgalinin ardından Kandil’e yerleşti, savaş nedeniyle rahat ve çok sayıda silah buldu.
2010’lardan sonra da İran’ın Türkiye’ye karşı husumetine sırtını dayadı.
2013’den sonra Suriye’de yine bu denklemler içinde üçüncü yol taktiğiyle bir anda devletçik sahibi, aynı anda ABD ve Rusya’nın müttefiki oluverdi.
Bu fırsatları değerlendirme fikri, 2015’de Çözüm Süreci’ni çökertmişti.
Peki, şimdiki açılımın altını da oyabilir mi?
İsrail’in etki gücünün Kandil’e ya da Suriye’ye kadar uzanması ancak bir İran-İsrail savaşını İsrail’in karada kazanmasıyla ya da İran’da rejimin çökmesi, İsrail’in Suriye’ye girmesiyle mümkün.
Bunun dışındaki ihtimallerde İsrail, bir ittifak ortağı olarak Kürtlere ve PKK’ya coğrafi ve siyasi olarak hala uzakta.
ABD’nin İsrail ile ittifak haline bunu yapması ise Türkiye’yi tamamen gözden çıkarması anlamına gelir. Bırakın ABD’yi, İsrail’in bile bölgede Türkiye’yi PKK’ya ya da Suriye’deki YPG’ye destek vererek kendisine düşman etmeyi göze alması için ortada somut ve acil bir sebep yok. Bu büyük bir çılgınlık olur.
Bölgedeki İran etkisinin azalmasını fırsata çevirmek de ancak ABD’nin bölgeden çekilme takvimiyle paralel ilerleyebilecek bir fırsat olabilir.
Bu da 5 Kasım’daki ABD seçimleriyle doğrudan bağlantılı bir fırsatçılık.
ABD, 2025’de Irak’tan çekilecek. Yani Suriye’den de çekilecek.
Trump gelirse bu çekilme daha hızlı ve radikal olabilir.
Peki bu takvim yaklaşırken ABD bir kere daha Suriye’deki müttefiki Kürtleri ateşler içinde bırakarak çekilir mi?
ABD, Türkiye’de zannedildiği gibi Rojava’da Türkiye’ye karşı Kürdistan kurmaya çalışmıyor tam tersine çok uzun süredir Suriye’deki YPG ile Türkiye’nin arasını yapmaya çalışıyor.
NATO müttefiki Türkiye ile IŞİD’e karşı müttefiki YPG’nin arasını düzeltip kafasını rahatlatmak istiyor.
Türkiye haklı olarak “YPG, PKK aynı” diyor. ABD, o zaman adını değiştirip SDG yapalım, içine daha fazla Arap katalım diyerek solüsyonu değiştiriyor.
Hatta bir süre Mazlum Kobani, PKK’dan daha bağımsız hareket etme sinyalleri de verdi ama daha sonra örgüt onun yükselene karizmasını çizip, uyardı.
ABD yönetimi çekilme takvimi ve seçimler yaklaşırken yeni çabalar içine girmiş durumda.
ABD’de Pentagon ve Dışişleri’nin hazırlıklarını Haziran ayında Amberin Zaman’ın Al Monitor’deki haberinden okumuştuk:
“Al-Monitor'a konuşan ve müzakereler hakkında bilgi sahibi olan kaynaklara göre Pentagon, İslam Devleti'ne (IŞİD) karşı mücadelede Suriyeli Kürt müttefiklerinin Suriye rejimiyle ortak hareket etmesini öngören bir plan hazırladı ve bu plan, ABD'nin Suriye politikasının Dışişleri Bakanlığı'nda devam eden ve önemli bir NATO müttefiki olan Türkiye'nin de katkısının istendiği yeni bir gözden geçirme sürecinin parçası.”
Türkiye’de Bahçeli’nin uzanan elinin tam böyle bir ara durumda gelmesi herhalde tesadüf değildi.
Türkiye de ABD’nin çekilmesi ve İran’ın etkisinin zayıflamasıyla ortaya çıkacak bu kaosu, araf hali fırsata çevirmek istemiş olabilir.
Türkiye, PKK’ya Öcalan üzerinden kendi teklifini sunuyor.
Muhtemelen bu teklifin içinde Suriye ve Türkiye arasındaki anlaşma da var.
PKK’nın Türkiye’ye karşı savaşı bitirmesinin PKK açısından en büyük kazanımı iddia edildiği gibi Öcalan’ın serbest kalması değil, Türkiye’nin SDG ve YPG’yi bir muhatap olarak kabul etmesi olabilir.
Suriye’deki barış, yeni anayasa, yeni düzen görüşmelerinde SDG-YPG Türkiye’nin akreditasyonuyla masada, müzakerelerde yer alabilir.
Peki, Kandil ve Avrupa’daki PKK’lılar buna ikna olur mu, yoksa bölgedeki kaostan fırsatçılık, harp zenginliği kumarı mı onları heyecanlandırıyor?
Muhtemelen şu anda bu tartışmalar yapılıyor. Avrupa kanadının yine Türkiye’nin açılımına karşı pozisyon alacağını tahmin etmek zor değil.
Gazetelere yansıyanlar bunun izlerini taşıyor.
Yani Bahçeli’nin uzanan elinin bölgenin her yanında uzanan boyutları var.
Bir sonraki adım için muhtemelen herkes 5 Kasım ABD seçimlerinin sonucunu bekliyor.
Çünkü Kürt sorunu artık sadece bir iç değil, bir dış sorun.
Yazarlar
-
Fehmi KORUGazetecilik bir kez daha tartışılıyor 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİÖzgür Özel’e saldırı aydınlatıldı mı şimdi? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan TAHMAZYeni Çözüm Süreci: Hakikatle yüzleşme 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUKrallar ve ulus-devletler 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçayArjantin’in çıkmazı: Şok terapi, bağımlılık ve ABD’nin gölgesi 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRMHP’li Yıldız’ın KON’u AK Partili Miroğlu’nun Roja Welat’ı… 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolDış politikada rasyonel zemin 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanJet motoru sıkıntısı: Tek geciken Kaan değil 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasKendi uçağımızı kendimiz yaparken 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
nevzat cingirtNeden Yazmıyorsun? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan TuğalKirk ve ICE vakaları ile faşizme doğru mu? 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciAsgari ücret 30.000 TL 30.09.2025 Tüm Yazıları
-
Yıldıray OĞURKomisyon Suriye’yi, Suriye İsrail’i, İsrail Trump’ı…. 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞSİYASETÇİ ZENGİNLEŞİRKEN VATANDAŞ FAKİRLEŞİYOR, NEDEN? 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bahadır ÖZGÜRTÜSİAD isyan etmişti: Ciner’e kayyumun gerekçesi o madde! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYATürkiye’nin Demokratikleşmesi ve Kürt Sorununun Çözümü: Ciddiyetin Tarihsel Zorunluluğu... 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRZeytinlik yasasından Akbelen ve İliç'e; enerji ve maden hikâyesinde kaybolan gelecek 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TEZKANGazetecilik can çekişiyor! 29.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇZaferden hapishaneye 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal CAN“Trump’ın verdiği meşruiyet” notları 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKSüreç Suriye’yi, Suriye süreci bekliyor. Peki bu kısırdöngü nasıl aşılacak? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunYazmak, ciddi bir iştir 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluTrump’a neler verdik, neler alacağız! 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sezin ÖNEYMutlakiyetçiler ve Cumhuriyetçiler 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEYargı CHP’ye çalışıyor 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİTrump-Erdoğan görüşmesine hile karıştı mı? 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Akın ÖZÇERSarkozy’nin tarihi mahkûmiyeti 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUErdoğan’ın tercihleri 28.09.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuBoeing - Gazze ilişkisi nedir? 26.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANAlev rengi hüznüyle sonbahar… 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Metin KarabaşoğluHerkes sözünden sorumludur; 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNYetersiz bakiye! 25.09.2025 Tüm Yazıları
-
Fikret BilaŞimdi de Mansur Yavaş hedefte 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanBüyük Türkiye hayali böyle bir hayal miydi? 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Doğu ErgilFanatizm ve inancın siyasallaşması 24.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENKasabın bıçağını bileyen adam 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞBayrampaşa ve maskeli balo 23.09.2025 Tüm Yazıları
-
Berrin SönmezGonca Kuriş’in kemiklerini, sevenlerin yüreğini sızlattılar 21.09.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraCumhuriyet-Halk-Parti 20.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRYANARDAĞ ÖZÜR DİLEMELİ 17.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçArşivden | 12 Eylülcüler nasıl bir ülke hayal etmişti? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ata UÇUMTERÖRSÜZ TÜRKİYE’YE GEÇİŞ SÜRECİ! 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
DOĞAN ÖZGÜDENPogromlar, darbeler, acılar ayı Eylül.. 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye’nin en iyi/kötü dönemi hangisiydi? 14.09.2025 Tüm Yazıları
-
Nevzat CİNGİRTBir 12 Eylül Sabahı 12.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat YETKİNÖcalan, Erdoğan’a “Seni yine başkan yaptırırız” sözü mü veriyor? 11.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünSuriye’nin diğer dertleri… 10.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mehveş EVİN2016 belediye ablukaları ve 2025 darbesi 9.09.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNMesele CHP Değil! 8.09.2025 Tüm Yazıları
-
Abdurrahman DilipakPalantir ve "Tech. Republic" 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞCassandra Çığlığı* 7.09.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBİR ÖĞRETMEN YETİŞTİRME HİKAYESİ 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Sedat KAYAAçlığı yönetemeyenler aç hayvanlarla uğraşıyor: Ülke yangın yeri 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Şeyhmus DİKENBarışı dilerken 6.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENRojava: Beklentiler, Gelişmeler, Olasılıklar 5.09.2025 Tüm Yazıları
-
İlnur ÇEVİKParti kapatma! Kayyum veya emanetçi ata yeter… 4.09.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi EgilmezHangisi doğru? 3.09.2025 Tüm Yazıları
-
Galip DALAYKüresel Güney Neden Çin’den Vazgeçmiyor 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Baskın ORANTürkiye’de ve Yunanistan’da Aleviler – Yeni Bir Tablo 1.09.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEMete Tunçay 25.08.2025 Tüm Yazıları
-
Abdulmenaf KIRANÇÖZÜM NASIL GELİR! 20.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANBilge ve bilgin Mete Tunçay 19.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYPutin, Trump’ı parmağında oynatmaya devam ediyor 17.08.2025 Tüm Yazıları
-
Gülçin AVŞARSorumluktan kaçmak umuttan kaçmaktır 12.08.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AlbayrakKadife eldiven zamanı 10.08.2025 Tüm Yazıları
-
Zeki ALPTEKİNÜretici Güçlerin Gelişiminin Motorlarından Biri Olarak Toplumsal-Sınıfsal Mücadeleler 9.08.2025 Tüm Yazıları
-
Cemile BayraktarŞeffaf, açık ve çoğulcu 7.08.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞZora girmiş bir anlatı: “ABD emperyalizminin değişmez stratejik hedefi bağımsız Kürt devleti” 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Berat ÖZİPEKEzberler bozulurken mağduriyetler de son bulmalı 1.08.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet AKAYAnkara, CHP, Çözüm Süreci ve Şam Arasındaki Tıkanıklık: 29.07.2025 Tüm Yazıları
-
Abdullah KıranYeni süreç ve Suriye denklemi 27.07.2025 Tüm Yazıları
-
Taner AKÇAMAcaba Kürt sorununun önündeki engel “Atatürk miti” mi? 14.07.2025 Tüm Yazıları
-
KEMAL GÖKTAŞDemirtaş’a Kobane mahkumiyeti: Gerekçedeki “10 kusurlu hareket” 28.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hikmet MUTİAsoyşeytit Pres ' den Cemşit K.nın canlı PKK kongre izlenimleri... 13.05.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet ÖZTÜRKÇetin Uygur bir kitaba sığar mı? 10.05.2025 Tüm Yazıları
-
Yüksel TAŞKINİktidar milli iradeyi “tapulu arazisi” sandığı için büyük bir bedel ödeyecek 22.04.2025 Tüm Yazıları
-
Ayhan ONGUNDEMOKRATİK EĞİTİM MÜCADELESİNE ADANMIŞ YAŞAMLAR 21.04.2025 Tüm Yazıları
-
Nuray MERTVeda ediyorum 15.04.2025 Tüm Yazıları
-
Pelin CENGİZTrump’ın yeni vergileri diye yazılır, ‘post modern merkantilizm’ diye okunur 7.04.2025 Tüm Yazıları
-
Cennet USLUİktidar neden umduğunu bulamadı? 2.04.2025 Tüm Yazıları
-
Hayko BAĞDATSokaklarda yükselen ses 28.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selva Demiralpİmamoğlu krizi ve ekonomik yansımaları 20.03.2025 Tüm Yazıları
-
Selami GÜREL“Adı belirsiz” süreç hızlı ilerliyor 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Halil BERKTAYPKK ve Türk solcuları (4) “Dağlarında gerilla var memleketimin” 16.03.2025 Tüm Yazıları
-
Etyen MAHÇUPYANKürt ‘açılımı’nın nedeni Suriye değil, Türkiye! 15.03.2025 Tüm Yazıları
-
Haluk YurtseverKaosta 'hegemonya' arayışı 11.03.2025 Tüm Yazıları
-
Arzu YILMAZHodri Meydan 10.03.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın ÜnalParti ve iktidar 25.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KIVANÇİç duvarlar 10.02.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet İNSELOtoriter Nasyonal-Kapitalizmin Yeni Eşiği: II. Trump Devri 5.02.2025 Tüm Yazıları
-
İhsan DAĞIİmamoğlu nasıl kurtulur? 1.02.2025 Tüm Yazıları
-
Kemal ÖZTÜRKKürt meselesindeki psikolojik bariyerler 17.01.2025 Tüm Yazıları
-
Seyfettin GürselEkonomik büyümede iyimser olunabilir mi? 13.01.2025 Tüm Yazıları
-
Münir AKTOLGABATI’DAN FARKLI BİR ÖRNEK OLARAK TÜRKİYE’DE VE ARAP ÜLKELERİNDE DEVRİMCİ DÖNÜŞÜM DİYALEKTİĞİ... 16.12.2024 Tüm Yazıları
-
Necati KURBÜYÜK TÖS BOYKOTU 15.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cenk DoğanÜRETİCİLERE İLK OLARAK KOOPERATİF LAZIM 4.12.2024 Tüm Yazıları
-
Cevat KORKMAZFiller ve Çimen... 22.11.2024 Tüm Yazıları
-
Tuncer KÖSEOĞLUTamirhanelere giden toplar… 4.11.2024 Tüm Yazıları
-
Ayşe HÜRDevletin Muhteşem Örgütlenmesi: 6-7 Eylül 1955 Pogromu 9.09.2024 Tüm Yazıları
-
Ferhat KENTEL“Maarif” marifetiyle yeni “makbul vatandaş” kurma çabaları 26.07.2024 Tüm Yazıları
-
Banu Güven“Bozkurt” Almanya’da sahaya indi 4.07.2024 Tüm Yazıları
-
İBRAHİM Ö. KABOĞLUDevlet ve yürütme kaç başlı? 27.06.2024 Tüm Yazıları
-
Gürbüz ÖZALTINLICHP’nin normalleşme politikası Erdoğan’a mı yarar? 21.06.2024 Tüm Yazıları
-
Oya BAYDARBir yazamama yazısı 14.06.2024 Tüm Yazıları
-
Bayram ZİLANAK Parti’de değişim gecikiyor mu? 4.06.2024 Tüm Yazıları
-
Soli ÖzelBetül Tanbay'ın gözünden "Gezi"nin tarihi 30.05.2024 Tüm Yazıları
-
Reha RUHAVİOĞLUTürkiye’de Kürtçenin Durumu: Gidişat, İmkânlar ve Fırsatlar 18.05.2024 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
28.09.2025
22.09.2025
20.09.2025
17.09.2025
10.09.2025
8.09.2025
6.09.2025
3.09.2025
2.09.2025
30.08.2025