Yıldıray OĞUR
10 Ağustos 2010 günü İzmir Emniyet Müdürlüğü’ne (daha sonra yurt dışındaki bir IP adresinden gönderildiği anlaşılan) bir email gelir. Fuhuş başlıklı mailde daha önce de sabıkası olan isimler, Rus ve Türk escort kadınların içinde olduğu 15 kişi fuhuş ve insan ticareti yapmakla suçlanmaktadır. Polis ve savcılık kimden geldiğini bile araştırmadığı ihbar mailinin üzerine soruşturma başlatır. Bu 15 isim hakkında “fuhuş faaliyetini telefon üzerinden gerçekleştirdikleri ile ilgili istihbari bilgiler” gereğince mahkemeden dinleme kararları çıkartılır ve örgüt suçu tespit edilip dosya Özel Yetkili Mahkeme’ye paslanır. Hepsi bir ay içinde olur.
Telefonları dinlenenlerden biri “açık kimliği tespit edilmeyen” notu düşülen Seçil Koşar’dır. Tespit edilememiştir çünkü Seçil Koşar diye biri yoktur. Seçil Koşar adına dinleme kararı çıkarılan telefon ise S.K. adlı başka bir kadına aittir. Seçil Koşar davaya ad ve soyadı aynı harflerle başlayan S. K.’yı ekleyebilmek için uydurulmuş hayali bir isim, bir atlama taşıdır.
Dört aylık dinlemeden sonra tuhaf bir şey olur. Örgüt lideri olarak geçen fuhuş, insan ticareti sabıkası olan iki isim ve escort kızlar hakkında dinleme kararı kaldırılır. Ama bir isim hakkında dinleme devam eder. Doğru tahmin; S.K.
Soruşturmanın rengi o andan itibaren değişmeye başlar. S.K.'nın özel bir ilişki yaşadığı O.S. birden soruşturmaya dahil edilir. Onun üzerinden de Marmaris’te görevli askerler. Onlardan biri emekli bir Albay’dır. O emekli Albay üzerinden yanında çalıştığı yat işletmecisi B.Ö. soruşturmaya dahil oluverir.
Bırakın S.K.’yı, O.S.'nin bile B.Ö.’yle tek bir telefon görüşmesi yoktur. Dava dosyası taşların üzerinden atlaya atlaya büyümekte, esas amaca doğru yürümektedir. Bu arada ihbar mektubundan dördüncü ilişki zincirinde varılmış B.Ö.’yü unutmayın. Az sonra büyük bir casusluk şebekesinin lideri ilan edilecek.
Sonra daha da tuhaf bir şey olur. Soruşturmaya hiçbir gerekçe göstermeden N.K. adlı asker erkek arkadaşları olan bir üniversite öğrencisi de eklenir. Tabii ona dokunan bütün askerler de.
Soruşturmanın üzerinden bir yıl geçmiştir. Artık baştaki atlama taşı olarak kullanılan sabıkalı fuhuş çetesine ihtiyaç kalmamıştır. Soruşturmanın sebebi olan fuhuş çetesinin dosyası ana dosyadan ayrılıverir.
İlk ihbar mektubundan itibaren iki yıl geçmiş, dosyadaki şüpheli sayısı 45’e çıkmıştır. 45 kişinin iki yıl boyunca telefonları dinlenmiş, Marmaris ve İstanbul’a gidilip şüpheliler fiziki olarak takip edilmiştir. Ama iki yıl sonunda 45 şüpheli hakkında somut hiçbir delile ulaşılamamıştır.
Bu arada N.K.’nın telefon kayıtları istenir. Bir hafta gibi bir zamanda kayıtlar gelir, incelenir ve dosyanın seyrini değiştiren karar verilir: Bu artık bir fuhuş soruşturması değil, söz konusu olan TCK’nın Devlet Sırlarına Karşı Suçlar ve Casusluk başlığı altında incelenmesi gereken bir suçtur.
Ve sıra gelir aranan o delilin bulunmasına. 8 Mayıs 2012 tarihinde İzmir Başsavcısı, dosyaya Cumhuriyet Savcısı Zafer Kılınç’ı atar. Kılınç, bir gün içinde iki yıllık dosyaya Matrix’teki Neo’nun kung fu öğrenme hızında hâkim olur bir telefon görüşmesini gerekçe gösterip “gecikmesinde sakınca bulunan hal değerlendirilmesi” yaparak marina işletmecisi olan B.Ö.’nün evleri ve iş yerleri hakkında arama kararı çıkartır. Aranan evlerden biri iş adamının bulunmadığı Sapanca’daki çiftliğidir. Aramaya kanunlara aykırı olarak davanın sahibi İzmir polisi de katılır. Aranmayla ilgili iki farklı tutanak vardır. Tutanaklardan birine göre evden suç unsuru olarak sadece antika silahlar çıkmıştır. İkinci tutanakta aramaya katılan polis sayısı, aramanın saati her şey farklıdır. Ne tesadüf ki aranan delil İzmir polisinin aradığı tek bölümde, yine ne tesadüf ki kilitli kasaların olduğu evin kütüphanesinin bir rafından çıkar. Kütüphane rafına öylece bırakılmış iki flaş bellek ve iki hard disk içinden çıkan Pandora adlı dijital belgelerden devlet sırrı olan dokümanlar, savcıya göre bir casusluk örgütü şemasının olduğu bilgiler çıkmıştır. O belgeler çoğu asker yüzlerce kişinin başını yakar. B.Ö.’nün parmak izi alınması talebi aylarca reddedilir, arama sırasında polis kamerası ise nedense bazı anlarda arıza yapmıştır.
Pandora adlı bu dijital bilgilerin çıktığı bir diğer adres ise daha tuhaf. Hakkında 49 kez bir hafta uzatılan dinleme kararları olmasına rağmen N.K.’nın hiç yaşamadığı (anne ve babası boşanmış olduğu için) görme özürlü babasının evi. Pandora adlı belgelere göre arkadaşlarının “bir askerle evlenmek istiyordu” dediği, üniversite öğrencisi N.K. casusluk örgütünün liderlerinden biridir.
Yine ne büyük tesadüftür ki aynı dijital belge, askerî alan dışında yaşayan, İzmir polisinin aradığı, aramaya evde ikamet edenlerin katılmadığı ya da geç katıldığı, yine ne tesadüf ki önceden mahkemelerden teknik yetersizlik yüzünden dijital verilerin yedeklerinin sanıklara teslim edilmeme kararı alınmış 10 sanığın evinden daha çıkar. Yine parmak izi talepleri reddedilir, delil torbaları kanunsuz olarak açılır, vb… Bu belgelerin çıkmadığı diğer 347 sanığın suçu ise o dijital dokümanlarda adlarının bilgisayarı açmasını bilen herkesin üretebileceği bir belgede geçmesidir.
Aralarında amiral ve generallerin de olduğu 316’sı muvazzaf ve emekli asker, 357 sanıklı Askerî Casusluk Davası işte böyle başladı.
18-20 aylarını tutuklu geçiren, bütün kariyerleri ellerinden alınan, neredeyse tasfiye edilen sadece askerler değil. Aralarında şimdiki İçişleri Bakanı Efkan Âlâ’nın da olduğu 400’ü üst düzey bürokratın da adı Pandora adlı belgelerde geçtiği için dava dosyasına girdi. Haklarında idari işlem yapılanlar oldu. Çoğu asker 2500 kişi hakkında ise fişleme yapıldı. Özel hayatları deşifre edildi, daha PKK’ya, Kıbrıslı Rumlara istihbarat satmakla suçlandılar.
15 ay süren yargılamadan sonra mahkeme bütün sanıkların fuhuş ve askeri casusluk suçlarından beraatine karar verdi. 44 sanığa “Örgüt üyeliği, örgüte yardım, devletin gizli belgelerini temin etmek, özel hayatın gizliliğini ihlal etmek, haberleşmenin gizliliğini ihlal, kişisel verileri hukuka aykırı olarak kaydetmek” suçlarından cezalar verdi. Fuhuş diye başlayan, casusluk diye devam eden davadan geriye kala kala bu suçlar kaldı.
Aralık 2013’te Yargıtay 9. Ceza Dairesi, temyiz incelemesini tamamladı. 43 sanık hakkında verilen mahkûmiyet ve beraat kararlarını onadı. Balyoz da karar veren daire, Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı’nın 13 sanık için “Dijital verilerde suçlar sabit değil. Bilgisayar kullanıcı adlarının başkaları tarafından oluşturulması mümkündür” görüşüyle bozma talebini dikkate almadı. Aralarında amirallerin, TUBİTAK yöneticilerinin olduğu sanıklar 2 yılla 17 yıl arasında değişen hapis cezaları aldılar. Ordudan ihraç edilenler, terfileri yananlar oldu. Medyatik fotoğraflar, büyük iddialarla servis edilen casusluk dosyası böylece sessizce kapandı.
Geçen haftaya kadar. Geçen hafta ilginç bir şey oldu ve bu soruşturmayı başlatan İzmir Emniyeti’ndeki polis amiri son paralel devlet tasfiyeleriyle birlikte görevinden alındı. İddia casusluk dosyasında askıya alınan o 400 üst düzey bürokrata yönelik bir soruşturma ve gözaltı için düğmeye basılmak üzere olduğu…
Davada yargılanan bir asker sanığın mahkemedeki savunmasında kullandığı bir ifade bu aralar oldukça popüler: Milli orduya kumpas...
Dava dosyalarını okumadan, kategorik olarak yeniden yargılanmalara karşı çıkanlara önemle duyurulur…
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mücahit BİLİCİModern katil 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Gökhan BACIKTürkiye ne yapmalı? 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Aydın SelcenDemokrasiye giderken cumhuriyetten olmak 17.06.2025 Tüm Yazıları
-
Bekir AĞIRDIRMHP’nin yeni anayasa hamlesi, köklü bir rejim düzenlemesini mi işaret ediyor? CHP ne yapmalı? 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat BELGEDaha kötüsü her zaman mümkün 16.06.2025 Tüm Yazıları
-
Eser KARAKAŞSiyasetin (ve biraz da ceplerin) finansmanı, yasalar, AKP ve CHP 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Vahap COŞKUNÖzgür Özel’in İmtihanı 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mesut YEĞENBaas’tan ve İslamcılıktan Sonra 15.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali TürerBOŞ UMUT, SONU HÜSRAN 12.06.2025 Tüm Yazıları
-
Taha AkyolHer 4 liranın 3’ü faize! 11.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ahmet TAŞGETİRENAKP ahlâkî üstünlük mü kazandı? 10.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlhami IŞIKBarış süreci için en büyük tehlike nasıl Türkiye’nin iç barışının bozulması oldu? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mahfi Egilmezİnsanlar Olmayan Parasını Nerelere Harcıyor? 9.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit KARDAŞBir anayasa inşa süreci deneyimi: Yeni Anayasa Platformu (YAP) 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Murat SevinçEşitlik korkusu ve 12 Eylül darbesinin büyük zaferi 4.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet OcaktanYerli-milli Kur’an meali AK Parti’ye nasip olacak! 2.06.2025 Tüm Yazıları
-
Tanıl BoraSokak 29.05.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KirasErken seçim en geç ne zaman? 29.05.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025