Yıldıray OĞUR
Hrant Dink suikastı davasında savcılık mütalaasını açıkladı. Özetle Savcı Hrant Dink’i Ergenekon’un Trabzon Hücresi’nin öldürdüğüne kanaat getirdiklerini ama bunu ispatlayacak bir delilleri olmadığını söyledi.
O halde şu hikâyeyi okumalı...
Adı Saipir Debzlelvidze. 1972 Çeçenistan’ın başkenti Grozni’de doğdu. Bir yıl sonra babasının inşaat mühendisi olmasından dolayı Dağıstan’a gitti. Beş-altı yıl burada yaşadıktan sonra da yine babasının işinden dolayı ailece Bakü’ye taşındılar. Bakü’de inşaat mühendisliği okudu. Anlattığına göre 1991 yılında St. Petersburg’da Rus ordusunda er olarak askerlik yaparken Rus Genelkurmayı’na bir dilekçe verip Karabağ’da Ermenistan’a karşı gönüllü olarak savaşmak için ordudan ayrıldı. 1994 yılına kadar Azeri cephesinde Ermenilere karşı savaştı. 1994 yılında Çeçenistan savaşı patlak verince bu kez savaşmak için Çeçenistan’a gitti. Bir ay sonra Çeçen direnişçilere silah bulmak için yeniden Azerbaycan’a döndü. Teyyar adlı arkadaşıyla bulduğu uzun namlulu silahları küçük bir kamyon ile Çeçenistan’a götürürken Dağıstan-Çeçenistan sınırında Rus ordusunun kurduğu pusuya düştü. Kaçmayı başardı. Bir ay Dağıstan’da saklandıktan sonra yeniden Bakü’ye döndü. Ticarete atıldı.
1995’te tekstil ticareti için gittiği Sibirya’da iki yıl kaldı. 1996 yılında Sibirya’da yapılan Avrasya Kickboks Kupası’na katılıp şampiyon oldu. 1997 yılında yine ticaret için Ukrayna’ya geçti.
Türkiye’ye ilk kez 1999 yılında turist olarak geldi. Aksaray’da pansiyonlarda kaldı, Laleli’deki bir deri dükkânında tercüman olarak çalıştı.
Hikâyenin bundan sonra biraz karışık.
2001 yılında Laleli’de çalıştığı tekstil firması için Rusya’ya kargo gönderdiği sırada o kargo şirketinde çalışan 45 yaşlarındaki eski bir Azerbaycanlı doktorla tanıştı. Görüşmeye başladılar. 2001’in Ramazan ayında Azeri doktor “Gel hadi biraz gezelim der” ve kendilerini iftar saatinde Kadıköy’de buldular. Azeri doktor “Bizim biraraya geldiğimiz eski bir komutan var burada” deyip onu Kuşdili’nde dışı zırhla kaplı bir ofise götürdü. İçerde altı-yedi kişi daha vardı. Azeri arkadaşı sigara içen eski komutana onu “Kafkasyalı sporcu “diye tanıştırdı.
“Memnun oldum” diyen komutanın adı Muzaffer Tekin’di.
Saipir Debzlelvidze Tekin’in ofisinin müdavimleri arasına girdi. Burada karışık biyografisi Akın Birdal suikastının azmettiricisi Semih Tufan Gülaltay’ın ortağı, güvenlik şirketi sahibi, DYP yöneticisi ve tekvandocu diye özetlenebilecek Mete Yalazangil ve emekli Binbaşı Mehmet Zekeriya Öztürk ile tanıştı. Çeçen Muharrem adını ne zaman ve neden aldığı bilinmiyor.
2007 yılının nisan ya da mayıs ayında Bakırköy’de asayiş aramasında sürekli birlikte olduğu 74 doğumlu Trabzonlu esnaf Tuncay Hacıbektaşoğlu’nun üzerinden ruhsatsız bir silah çıkınca gözaltına alındı. Hacıbektaşoğlu serbest kaldı, pasaportunun süresi bittiği için Debzlelvidze’yi serbest bırakmadılar. Muzaffer Tekin ve Mete Yalazangil devreye girdi.
Saipir Debzlelvidze 23 Ağustos 2007 günü Tuncay Hacıbektaşoğlu ile birlikte Ergenekon soruşturmasında gözaltına alındı. Ergenekon örgütü üyeliğinden tutuksuz yargılanmak üzere serbest bırakılan ikili önce emekli Binbaşı Zekariya Öztürk’ü aradılar. Aralarında şöyle bir konuşma geçti:
Debzlelvidze: Selamualeyküm komutan
Öztürk: Aleykümselam yiğitim benim ya.
Debzlelvidze: Şimdi sen mi diyesen geçmiş olsun ben mi diyem. Bunlar bizi yıpratamazlar abi.”
Öztürk: Boşver onları sen yanımızdakileri böyle seni yapanlan dikkat böyle. Kandıranları şey yapanlan dikkat et oturur konuşuruz yavrucuğum bir ara.
Debzlelvidze: Senle özel işlerim var benim.
Öztürk: Tamam anladım beni seni anladım.
Debzlelvidze: Ya bunaldım artık vallahi.
Öztürk: Bunalmışsındır bunalmışsındır. O şeylere diğer boktan adamları falan şey yapma.
Debzlelvidze: Tamam komutan.
Daha sonra kendisi de Ergenekon soruşturmasından gözaltına alınıp tutuklanan Zekeriya Öztürk savcılıktaki sorgusunda Debzlelvidze’yi tanımadığını söyledi.
Hakkında hazırlanan iddianameye göre “Saipir Debzlelvidze deşifre olmamak için Muharrem (Kod) adını kullanmakta ve Tuncay Hacıbektaşoğlu ile beraber Muzaffer Tekin ve Mete Yalazangil’e bağlı olarak faaliyet göstermektedir.”
Debzlelvidze’nin adını Türkiye birkaç ay önce MİT’in, Danıştay saldırısından iki ay sonra 2007’de Başbakan Erdoğan’a yönelik bir suikast ihbarını “Bilgi Notu” şeklinde Başbakanlığa gönderdiğinin ortaya çıkmasından sonra duydu. Mahkemeye gelen MİT belgesine göre suikastçılardan biri Saipir Debzlelvidze’ydi.
Peki, ne ilgisi var Dağlık Karabağ’da savaşmış, kickboks şampiyonu, “Çeçen Muharrem” diye bilinen Ergenekon sanığı Saipir Debzlelvidze’nin Hrant Dink suikastıyla?
Saipir Debzlelvidze ile ilgili Ergenekon İddianamesi’ndeki sayfalarda yer alan ama gözden kaçmış bir paragrafı birlikte okuyalım:
“19.01.2007 günü kendisini cep telefonundan arayarak kendisinin Taksimde olduğunu Ermeni Soykırımını protesto etmek için burada bulundukların söylediğini, kendisinin de Muzaffer TEKİN’e böyle olaylara katılmayacağını söyleyerek telefonu kapattığını.”
19.01.2007. Yani 19 Ocak 2007. Yani Hrant Dink’in öldürüldüğü gün.
Bu ne anlama geliyor bilmiyorum. O gün Taksim’de böyle bir Ermeni Soykırımı protestosu olup olmadığıyla ilgili yaptığım taramada da pek bir şey bulamadım.
Zaten tam da savcının işi bu izleri sürmek değil mi?
Bu arada bir hatırlatma; Saipir Debzlelvidze galiba kaçak. Bu yüzden henüz Ergenekon davasında da savunmasını yapmadı.
Kolay gelsin Savcı Bey...
Yazarlar
-
Yıldıray OĞURSessizlik neden en büyük tehdittir? 25.06.2025 Tüm Yazıları
-
İbrahim KahveciHer şey yolunda ise bu fahiş faiz nedir? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehmi KORUSaldırılarla İran’a ‘‘Ölümlerden ölüm beğen’’ denildi 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
İsmet BerkanFatih Altaylı’yı hapse atacağız diye hukuku dibine kadar zorladılar 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mümtazer TÜRKÖNEDış Cephe ateş altında iken İç Cephe ne durumda? 24.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Ali ALÇINKAYA"Masada Milyonlar Var;"Barış, Özgürlük ve Demokratik Toplum İçin Örgütlenmeliyiz 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Alper GÖRMÜŞDoğru, ülke güvenliği demokrasisiz de sağlanabilir fakat bunu durmaksızın tekrarlamakta bir sorun va 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cihan AKTAŞTahran bir kez daha bombalanırken 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mustafa KaraalioğluYeryüzü artık bir Vahşi Batı… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BULAÇSavaşın meşruiyeti ve ahlaki üstünlük meselesi 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
İlker DEMİRİDAMCI İRAN, SOYKIRIMCI İSRAİL DEVLETİ Mİ? 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet TIRAŞUCUBE SİSTEM CEHENNEMİ… 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Fehim TAŞTEKİNİran'ın zor seçimi: Topyekûn savaş ya da taksitle ölüm 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akdoğan ÖzkanWashington’un İran takıntısının şifreleri 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet Y. YılmazFıkra gibi ülke ama gel de gül! 23.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hakan AKSAYRusya, Suriye’den sonra İran’ı da kaybedebilir 22.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ali BAYRAMOĞLUKürt meselesinde CHP’nin yakın dönem öyküsü 21.06.2025 Tüm Yazıları
-
Figen ÇalıkuşuÖcalan İsrail için ne dedi? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Çiğdem TOKERZeytin ağaçları ve şirketokrasi 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mehmet ALTANBasın Tarihi: Neo-Mussoli’nin “Havuz Medyası” 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cafer SolgunDevlet “devletimiz” olur mu? 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Hasan Bülent KAHRAMANTürkiye için bir fırsat: CHP’de yeni kuşak siyaseti 20.06.2025 Tüm Yazıları
-
Erol KATIRCIOĞLUYeni milliyetçilik ve Öcalan 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Akif BEKİBahçeli'ye muhalefet ikna oldu da ortağı olmadı mı? 19.06.2025 Tüm Yazıları
-
Mensur AkgünOyun içinde oyun… 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Ümit AkçaySıcak yaz 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Elif ÇAKIRNihai hedef Türkiye mi? 18.06.2025 Tüm Yazıları
-
Cansu ÇamlıbelCHP Grup Başkanvekili Gökhan Günaydın: CHP anayasa değişikliği masasına oturmayacak, öyle bir komisy 18.06.2025 Tüm Yazıları
Yorum yazarak yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan yorumlardan Marmara Yerel Haber (marmarayerelhaber.com) hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yazarın Diğer Yazıları
21.06.2025
18.06.2025
16.06.2025
15.06.2025
11.06.2025
8.06.2025
4.06.2025
2.06.2025
1.06.2025
26.05.2025